"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yine mi kandırdılar?

Mustafa İSMET
15 Eylül 2015, Salı
Geçenlerde düşünce kuruluşu BİLGESAM kamuoyuna açıkladığı raporunda PKK’nın çözüm sürecinde 2 bin genci dağa çıkardığını belirtti ve ekledi: “PKK çözüm sürecini silâh depolama ve eleman kazanmak için kullandı.”

Sayın Cumhurbaşkanı da geçenlerde katıldığı bir canlı yayında PKK’nın çözüm sürecinde şehirlerde silah stokladığını söylemişti. Sabah gazetesi bir adım ileri giderek sayıda verdi: “PKK şehirlere 80 bin silâh yığdı.”

Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu, PKK için “yıpratıcı saldırılarını arttırabilmek için ciddi bir yığınak yapma teşebbüsüne yöneldiler” diyor.

Çözüm sürecinin önemli aktörlerinden Başbakan Yardımcısı Sayın Yalçın Akdoğan da “örgüt hiçbir sözünde durmadı” diyor.

Bir yurttaş olarak merak ediyorum. Bütün bunlar olurken kamu erkini elinde bulunduranlar kimlerdi? Neredeydi? Ne yaptılar? Sivri dilli bir muhalefet lideri gibi tespitler yapılıyor. “Örgüt şunu yaptı, bunu yaptı.” Devlet olarak sen ne yaptın? Şehirlere 80 bin silâh yığılırken neredeydin?

Örgütün sözünü tutmadığını söyleyenlere sormak lazım sen ne bekliyordun? Örgütün varlık nedenini inkar etmesini mi bekliyordun?

Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala sorumluluğu hükümetin üzerinden atıyor. Hükümete bağlı güvenlik birimlerini işaret ediyor. “PKK bu eylemleri yaparken o zamanda şimdi de güvenlik birimlerinin üzerine düşeni yapması gerekirdi.” Her halde güvenlik birimlerinin üzerine düşeni yapmadıklarını söylüyor. Emniyet teşkilatının başında bir dönem Sayın Ala vardı. Efkan Ala sözlerini “Doğuya, Güneydoğuya gittiğimizde insanlar baskı gördüklerini çok açık bir biçimde söylüyorlar” diye sürdürüyor.

Fıkra gibi değil mi? Türkiye’de çözüm mevkiinde olan insanların bir şeylerden şikâyetçi olması, görev ve sorumluluğu olan insanların, sorumsuz davranışları aynen fıkra gibi.

Gelinen nokta en yetkili ağızlardan “örgüt hiçbir sözünde durmadı”, “silâh stokladı”, “yığınak yaptı” sözlerini duyuyoruz. Yani açık seçik kandırıldık diyorlar. Yine kandırıldık.

Bu “kandırıldık” lafını daha önce de çok duyduk. Paralel yapı ile mücadele adı altında daha önce beraber oldukları insanları linç etmeye kalktıklarında insanlar sormuştu. Siz daha önce bu insanlarla beraber değil miydiniz, “Ne istediler de vermedik” demediniz mi?

O zaman da açık açık ifade edilmişti. “Kandırıldık”. İyi de kardeşim gelen seni kandırıyor, giden seni kandırıyor. Şu anda birilerinin senin kandırmadığını nerden bilelim? Yarın birilerinin seni kandırmayacağının garantisi nedir?

Zamanın sahibi “hakikatbîn aldanmaz” diyor. “Hakikatbînin gözüne hayalin ne haddi var ki hakikat görünsün, aldatsın.” (HAKİKATBÎN – Gerçeği gören, anlayan ve gerçeğe inanan)

İnsanların gerçeklerle yüzleşerek zamanla bazı konularda önemli deneyim kazanacağını ifade için kullanılan bazılarının atasözü diye de nitelendirdiği Rostand’a da atfedilen bir söz vardır. “Taç giyen baş akıllanır.”

Bazı başlara taçların da kâr etmediği anlaşılıyor.

Hz. Üstadın Eşref Edip’e 1952’de verdiği mülâkattan anladığımız gibi gaflet içinde olan büyük kafalar hep olmuştur.

Okunma Sayısı: 2343
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • demokrat

    15.9.2015 16:13:14

    Saf bunlar,hatta saftrik.E bu kadar aptal iseler bizi niye yönetiyorlar;çekip gitsinler...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı