"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ağla! Ağlayınca daha güzel oluyorsun…

Mustafa ORAL
30 Mart 2017, Perşembe
Hüzün insanı hem üzer hem de besler.

Rabbimiz sevdiklerini kendine yâr ve yardımcı yapmak için kalbini dünyadan soğutacak dertler verir. Dalgalar misali ruhunda med-cezirler yaşatır. Ruh bazen geri çekilir, bazen kabına sığmaz taşar. Geri çekilmeyen taşmaz, boşalmayan dolmaz. Bir destidir ruh boşalmadıkça dolmaz. Bir destidir ruh, dert çekilmedikçe durulmaz. Dert kardır; gün gelir hüzün tadında destide erir.  

Hüzün Peygamberlere, en çok da sevilen kullara yakışır. Yusuf (as) hüzün peygamberiydi. Kardeşleri kuyuya, Züleyha’sı zindana atmıştı. Üç kuruşa köle pazarında satılmıştı. Kendini satan (!) kardeşlerini, Züleyha’sını, dostlarını hoş görmüştü. Bilirim, şimdilerde içinde Yusuf’unu kaybetmiş bir Yakup (as), kardeşlerinin ve sevdiklerinin vefasızlığına uğramış bir Yusuf ağlar. Bil ki, Mısır’ın sultanlığına giden yol kuyudan, köle pazarından nihayet zindandan geçer. Yusuf zindanı medreseye çevirmişti. Bil ki her insanın içinde bir Yusuf yatar ve her zindanın yolu saraya çıkar. O gün yakındır. Sen geleceksin diye saray erkânı harıl harıl çalışıyor. Kardeşlerin ve Züleyha’n özür dilemek için divanda bekliyor. 

BOYKOT YILLARINDA HZ. HATİCE (RA) OLAYDIM

Boykot yılları destide geçen zor yıllardı. Desti çatladı. Ruh çekildi. At kişnemez, dil söylemez, kalp hissetmez oldu. Kıtlık, dışlanma arttıkça arttı. Efendimizin (asm) evlâtları İbrahim (ra) ve Abdullah (ra) ‘buraya kadarmış’ deyip ahirete göç etti. Dağların kaldıramayacağı yüklerdi. Mekke yıkılsa yeriydi. Ama o (asm) sabretti. Karşılığında kevser verildi. “Doğrusu sana kin besleyendir soyu kesik olanlar!”1 denildi. 

Boykot yılları bitmiş, biraz rahatlamışlardı. Bu defa da Ebu Talib’in vefatıyla sarsıldı. Üç gün sonra daha şiddetlisini yaşayacaktı. Hayatını kendisine adamış sevdiceği Hatice’si (ra) vefat edecekti. Evlât ve amcanın yanına eş acısı da eklenmişti. Buna yürek dayanır mı? Bittim, denilecek yerde Rabbi ‘yettim’ demiş,  göğsüne genişlik, gönlüne inşirah vermişti. Bir yıl sonra da Mi’raca yükseltmişti. 

Belki sen de boykot yıllarını hatırlatan hâller yaşıyorsun. Evlâdına ekmek, sevdiğine çiçek alamıyorsun. Bil ki boykot yaşanmasa Kevser ve İhşirah verilmez, Mi’raca çıkılmazdı. Bu günler o günlerdir. Sabret. Kevser verilecek, gönlün inşiraha erecek, Mi’raca yükseleceksin.    

SEVR’DE HZ. EBUBEKİR (RA) OLAYDIM  

“Allah’tan başka dost seçecek olsaydım Ebu Bekir’i seçerdim” derdi. O her daim yanındaydı. Hicret günü gizlendikleri Sevr Mağarası Medrese-i Yusufiye olmuştu. Kalblerini birbirine yaslamışlardı. Beraber yürümüşlerdi o dikenli, taşlı hicret yollarında. Beraber ağlamışlardı insanlığın kanayan yaralarına. 

Mekke’de iman ve hicret için söz almıştı. Hz. Ebubekir (ra) icabet etmiş, Cennetle müjdelenmişti. Hicret sözüne vefa etmeyenler Bedir’de kâfir saflarında vefat etmişlerdi. Belki sen de yurdundan sürülmüş Peygamber (asm) hüzünleri içresin. Acılar içinde Sevr’ine çekilmişsin. Hz. Ebubekir (ra) gibi halil (dost), Hz. Hatice (ra) gibi habib (sevgili) hasreti çekmektesin. Hicrete niyet edince yâr, yardımcı olarak Hz. Ebubekir (ra) verilmişti. Sığınılacak mağara, gidilecek yol olmuşlardı birbirlerine. Değil mi ki yoldaş yoldur. Değil mi ki kalbten kalbe yol vardır. Her yol yoldaş, her hicret Ebu Bekir taşır içinde. Allah, yolunda gidenleri yarı yolda bırakmaz. Hüzünlenme, Allah seninle.    

Bir “eş’i” olmadığı için, eşi BENzeri yok.

Üstad sultan olmadı, zindanlarda yaşadı. Bir işi, eşi olmadı, yalnız yaşadı. Olmayınca da oluyor demek ki. Belki de “eşi (hanımı)” olmadığı için “eşi, benzeri” yok. Sultan olmadığı için zulmetmemiştir belki. Sen daha kıymetli misin ki ona verilmeyen şeyleri istiyorsun? Ebubekir’i, Hatice’si olan daha ne ister… Üstad işin, eşin, dostun olsun. Daha ne istiyorsun… 

Denizli Hapsi’ne konuldu. Hz. Ali’ler (ra), Hafız Aliler arkadaşı oldu. Hapse girdiğinin ilk günü Hasan Atıf “Dokuz ay on gün kalacağız” diyerek müjdeyi verdi. Bil ki sıkıntı doğum habercisidir. Her zahmetin bir meyvesi vardır. Hafız Ali’nin ruhunda Meyve Risalesi dünyaya geldi. Meyve Risalesi’ni meyve verdikten sonra vefat etti. Denizli toprağına ekildi. Binlerce sümbül verdi. Dünyanın dört bir yanından kokusu duyulur. Tanzanya’da nazlı nazlı çağıldar, Moğolistan’da tatlı tatlı eser. Sıkıntılar bir karanfil, bir Meyve Risalesi taşır içinde. Üzülme, gün gelecek kalbinde Meyve Risaleleri telif edilecek, karanfiller sümbül verecek. 

 Kastamonu’ya sürüldüğünde Münacat Risalesi’ni yazdı. M. Feyzi gibi zikir arkadaşları buldu. Belki sen de içinde bir sürgün yaşıyorsun. Farkında değilsin; Üstad senin kalbinde münacat yazıyor, Feyzi gibi masumlar okuyor. Kalbin Kâbe’ye, ruhun Ravza’ya, her yanın Barla’ya dönmüş haberin yok… Hatırlıyor musun o şarkıyı? “Haberin… Haberin var mı? /  Terk etmedi sevdan beni…”  Terk etmedi Rabbin ve Üstadın seni…

Hüzünlenme gayrı…

Yaşadıkların bir kâbustu. Allah’tan başkasını kalbine soktun. Allah gayyurdur, kıskançtır. Kendinden başkasının sevilmesini istemez. Seversen sevdiklerini elinden alır. Yetmez, bir de düşman eder. Gayri meşrû muhabbetin cezasını çekersin.  Allah seni yâr seçmiş. Sevdiklerine sevdirmiş, yerdiklerine yerdirmiş. Hüzünlenme artık. O yâr olduktan sonra bütün dünya ağyâr (düşman) olsa ne yazar?

Hayatı sürgün, hapis, işkencelerle geçti. Dünya lezzeti namına bir şey bilmedi. İhtiyar, hasta, garip, fakir olduğu halde hüzünlenmedi. Rabbinden ümidini kesmedi. Kendini yalnız hissetmedi; hatta yalnızlığı seçti. Onca zulme rağmen şikâyet etmedi. Kalblere şifa olacak Risaleler telif etti.

Gönlü zindana dönmüşlerin arkadaşı Yusuflar, Ebubekirler, Bediüzzamanlardır. Onlar hapse düştükten sonra gönüllere düştüler. Gönüller sultanı oldular. Belki sen de zindanlar içre yaşıyorsun. Zindanda olsam, ancak bu kadar olurdu, diyorsun. Unutma, zahmette rahmet vardır. 

Seni anlatabilmek, seni ağlatabilmek

Aşk sevdiğinin kalbine düşmektir. Tohumu toprağa koyarsın devasa ağaç olur. Bir damla suyu anne rahmine koyarsın kocaman insan olur. Güzel bir insanı kalbine koyarsın divane âşık olursun. Evet, vefasızlığa uğradın, belki her şeyini kaybettin, ama Yusuf, Ebubekir, Bediüzzaman misali dostlar kazandın. Yetmez mi? Değil mi ki dost istersen Allah, yâran istersen Kur’ân, mal istersen kanaat yeter. 

Artık her şey geride kaldı. Hayata yeniden başlamanın zamanı. Her musîbetin meyvesi, her hüznün semeresi vardır. Şimdi zahmetleri rahmete çevirme zamanı. Ağlama, demeyeceğim sana! Gözyaşı rahmettir. Ağla. Ağlayınca daha güzel oluyorsun Rabbinin katında. Daha çok seviliyorsun meleklerin ve melekmisal insanların yanında. Derin acılar dilsizdir. Ağla, sesini duyan, gözyaşını silen birileri var hâlâ.  

Okunma Sayısı: 9238
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Leyla

    2.4.2017 00:40:43

    Bu yazinizin ciktisini alip hemen yarin esime cezaevine gonderecegim.Aglamak istiyor fakat onca erkegin icinde aglamak olur mu deyip icine akitiyordu gozyaslarini.....Gondereyim de hep beraber aglassinlar...Allah sizden razi olsun.!

  • Abdullah TUNÇ

    30.3.2017 17:36:11

    Tebrikler sevgili Oral. Kalb haritasındaki yüce dağların dumanlı başlarını rahmet yağmuruna,hüzün gözyaşlarına çeviren bu yazı...Selsebil gibi akan bir pınar...Ve sevda yellerinin serin esintileri... Asrı Saadette,hakiki dostlar arasında gezdiren,bazen hüzünlendiren,bazen ağlatan,gönül pınarını coşkun akıttıran bir berrak su...

  • Khk 672

    30.3.2017 15:07:47

    Inşallah yakın zamanda zahmet lerimiz rahmetle dönüşür. Allah razı olsun

  • Zafer

    30.3.2017 13:46:57

    M.Oral Bey öncelikle yazın için çok teşekkür ederim.Sizi yeni keşfettim. Bundan önce:"İmanın Kadar İmtihanın" başlıklı yazınızı okumuştum. Çok etkilendim ve duygulandım. Bu günden itibaren geriye dönük tüm yazılarınızı okumaya niyet ettim inşaaAllah. Allah sizden razı olsun.Bugünkü yazınızda muhteşemmiş,gönlüme inşirah verdi.Bu akşam malumunuz "Regaip Kandili ".Bu arada Üç Aylarıniz ve Kandiliniz mübarek olsun. Bu gece bizlerde Hz.Yakub (A.S) gibi halimizi tek" Melce ve Mence "olan kimsesizlerin kimsesi Cenab-ı Erhamürrahimine arz edelim.Ve şöyle dua edelim."İnni eşku bensi ve huzni illallah"Yani"Ben sıkıntımı ve hüznümü Allah 'a arz ediyorum ".Herkesin Kandilini tebrik ediyorum.

  • Toygar

    30.3.2017 12:16:45

    Binler tebrik kardeşim. Yazılarınızı pek çok beğenerek okuyoruz. Kalemin hak söylesin her daim! Veminallahittevfik!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı