"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barla Denizi’nde kuş sesleri

Mustafa ORAL
22 Mayıs 2016, Pazar
Dünya mânevî bir buhran geçiriyor. İnsanlık mânevî bir yangın yaşıyor. Şükür ki İslâm az ötede çağlardır bir alternatif olarak hazır kıt’a bekliyor.

İslâm’a ilgi giderek artıyor. Risale-i Nur gibi asrın idrakine uygun söylemlerin yaygınlaşması İslâm’a girenlerin sayısını çoğaltıyor. Bununla beraber arayışlarını deneme-yanılma yöntemleri ile sürdürenler de var. Bu gruptaki kişiler katılma eğiliminde oldukları dinleri kutsal mekânlarında belli bir süre yaşayarak karar veriyorlar. İslâm’a ilgi duyan bazı gayrimüslimler İslâm’ın dünyalarında nasıl bir değişiklik yaşatacağını test etmek için İstanbul’a geliyor. Camilerde namaz kılıyorlar. Oruç tutuyorlar. Ben de Floransalı (İtalya) bir aileye bir süre rehberlik etmiş, Beyazid Camii’ne götürmüştüm. Şadırvanda abdest alanları şaşkınlıkla seyretmişlerdi. 

Avrupalı için İslâm İstanbul. Türkiye dışında Risale-i Nur ile Müslüman olanlar için ise İslâm ilk önce Barla. Burkina Faso’daki Risale-i Nur derslerine katılan simsiyah/habeşi gençlerin “Barla aşkı”nı dinlerken gözyaşlarına boğulmuştum. Barla’ya geleceklermiş, Bediüzzaman’ı ve Risalelerin yazıldığı yerleri ziyaret edeceklermiş. Anadan olma değil, sonradan olma Nur Talebesi, diye bunlara denir her halde. Sahip oldukları şeyin kıymetini biliyorlar. 

Ben de anadan olma değil sonradan olma, kabul buyururlarsa çakma bir Nur Şakirdiyim. Barla’da ya da Risale-i Nur’ların okunduğu bir evde dünyaya gelseydim yine de bu kadar sever miydim Barla’yı? Risaleler ile değil de başka eserlerle İslâm’ı tanısaydım, yani Barla’yı hiç tanımasaydım yine de sever miydim bu kadar Ravza’yı? Neyse…

Şimdi Barla yollarındayım. Kalbimde biraz Floransalı ailenin, çokça Burkina Fasolu gençlerin heyecanı var. Nur’ları tanıyalı 25 yıl oldu. Belki 25 kez gittim Barla’ya. Her seferinde bir ilki yaşıyor gibi heyecan içindeyim. Florensalı ablaya benzeyen üç minik Penguenim Meyra, Verda ve Azra’da da Barla’yı ilk kez görecek olmanın heyecanı zirve yapmış.

Barla’da daha önce bir kez gecelemiştim. Başka da nasip olmadı. Günü birlik gidip, geldim. Bu sefer 2 gece yatılı kalabileceğiz. Barla Risale-i Nur’ların doğum yeri. 130 parça eserin 120’si burada yazılmış. Buradan yayılan Nur’lar dünyanın dört bir yanına yayılmış, Burkinalı simsiyah gençlerin kalplerini de, yüzlerini de ağartmış. Risalelerle dünyamı bir nebze kurtardıktan sonra başkalarının da dünyalarını kurtarmak, yeryüzünde Rabbimiz için secde edilmeyen bir karış toprak, Peygamberimizin (asm) ve Risale-i Nur Müellifi Bediüzzaman’ın adını duymayan bir kulak kalmayıncaya kadar koşmaya vakfetmeye çalışıyorum kendimi. Bunun için Üstad Barla’da nasıl yaşadı, Nur’ları Barla Sıddıkları ile hangi ruh haliyle yazdığını anlayabilmek için 2 gün boyunca Üstadla ve Barla Sıddıklarıyla yatıp kalkmak, bilhassa Sıddık Süleyman’ı rüyalarımda görmek istiyorum.     

İşte Barla’ya vardık. Yıllardır hayal ettiğim şey gerçekleşti. Barla’da iki gece kalabileceğiz. Üç gün Barla Lâhikası’nı Barla Sıddıklarının ruhaniyatları ile dolaşacağız. 

Sıddık Süleymanlar, Muhacir Hafız Ahmetler, Şamlı Hafız Tevfikler, Mustafa ve Abdullah Çavuşlar Üstad’dan hatıralar çalan eski bir plak gibi Barla sokaklarını şenlendiriyorlar. Barla’ya maya olmuşlar, hayat veriyorlar.

Bak, şurası Cennet Bahçesi. Buralar Cennet yurdudur. Buralar Sıddık Süleyman’dan sorulur. Üstad bu bahçeden giriş yapmış Barla’ya; dünya evine… Bir sürgün gibi değil âşık bir gelin gibi gelmiş. İşte bahçedeki şu çeşmeden almış abdestini. Cennetlik adam vesselâm. Suyun kaynağını biliyor. Bu su Cennetten, Süleyman’ın Cennet Bahçesinden geliyor. Hızır’ın ayak bastığı yer yeşerirmiş; Üstadın oturduğu yer Cennet bahçelerinden bir bahçeye dönüvermiş. Şimdi Sıddık Süleyman bir güneş gibi ansızın çıkıverse karşıma? Bir süre sonra 60 yaşlarında tanımadığım biri çıkıyor karşıma. Hasretle sarılıyor. “Tebrik ederim. Konuşman güzeldi. Sıddık Süleyman’ı güzel anlattın. Ben oğlu Mehmet Kervancı” diyor. Sıddık Süleyman “Kendim gelemedim. Bizim oğlanı gönderiverdim” demiş sanki. Sanki içime güneş doğdu. Sanki içim Cennetle doldu. 

Okunma Sayısı: 2126
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı