"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hüzünlenme, Allah seninle

Mustafa ORAL
19 Aralık 2018, Çarşamba
Mağara tabiî bir barınaktır.

Zalimlere karşı sığınaktır. Ashab-ı Kehf, Hira ve Erek gibileri asırlarca gönül erlerine menzil olmuştur. Efendimiz (asm) fitnelerden uzaklaşmak için Hira Mağarası’na çekilir. Derin yalnızlıklardan sonra ilk vahiy gelir. Mağara sözün yansıdığı ilk yer olur...

Efendimiz (asm) ve Hz. Ebubekir (ra) gençlik günlerinden itibaren yozlaşan topluma yolunca yol gösterirler. Ne var ki şiddetli baskılara maruz kalırlar. Baskılar dayanılmaz hale gelince, insanlık tarihinin en uzun yolculuğuna çıkarlar. Takipten kurtulmak için Sebir Dağı’na sığınırlar. Dağ kutlu misafirlerinin zarar görmesinden korkup, titrer. “Yâ Resulallah benden ininiz! Korkarım, benim üstümde sizi vururlarsa, Allah beni tâzib eder” der. Çağrı Hira’dan gelir “Bana gel Ya Resulallah!” der. Dağın çağrısına uyup Hira’ya sığınırlar. Bu sır içindir ki o gün bu gündür ehl-i kalb Sebir’de korku, Hira’da emniyet hisseder.

Görüyorsun ya dağ zulmün parçası olmaktan titriyor da dağ gibi adamlar zulmederken, kul hakkına girerken zerrece tınmıyor. Karşıki dağ masumları korumak için “bana gel” diyerek kendini feda ediyor da milyonlarca insan yeryüzündeki haksızlıklar karşısında taş kesiliyor. Yine de korkma O gün Allah onları görmedikleri ordularla destekmiş, üzerlerine sekinet indirmiş, mu’cizeler gerçekleşmişti. Kim bilir Rabbin inayet ederek seni de selâmete erdirir.

Hz. Ebubekir, Efendimiz’e (asm) zarar gelecek diye Sebir gibi titrer. Teskin etmek yol arkadaşına düşer. “Ey Ebu Bekir! İki kişinin üçüncüsü Allah olursa sen ne olacağını zannediyorsun? Korkma, Allah bizimle.” Ah ki korkunun kol gezdiği çağ Ebubekir’ini arıyor.

Sekiz yıl sonra Mekke’yi fethederler. O gün memleketlerinde kalmak yerine hicret yurduna dönerler. Çünkü on yıl önce onlar Mekke’den çıkmaya zorlanırken, Medine “bana gel” demiştir. Bilirim içinde şehrinden sürülmüş peygamberlerin hüznü vardır. Affet, affet ki için güzelleşsin.

Hicret yolcuları Hira’dadırlar, ama bir aradadırlar. Dışarıda Ebucehiller fink atıyordur. Başlarını birazcık eğseler yakayı ele vereceklerdir. Hz. Ebubekir endişelenir. Efendimizin (asm) zarar görmesinden kederlenir. Kendini siper eder. O gün Kur’ân Hz. Ebubekir’i “yol arkadaşı” olarak anar. O günden sonra da Allah dostları arasında “yar-ı gar” (mağara yarı) olarak anılır.

Bilirim kendini çölün ortasındaki mağaracıkta sıkışıp kalmış Hz. Muhammed (asm) ve arkadaşı gibi hissediyorsun. Etrafım Ebucehil’i aratmayan cahillerle dolu diyorsun. Bil ki düşmanlar arasında sahra mağara kadar dar, dostlar arasında mağara sahra kadar geniştir. Hem onları mağarada saklayan, sırlayan seni hiç yalnız bırakır mı?

HİCRETİN HÜZÜNLÜ DURAĞIDIR HİRA  

Kader ağlarını örer, örümcek harekete geçer. Hicret yolcularını korumak için mağara ağzını örer. Bugün sanma ki birileri çorap ördü de başına bunlar geldi. Sadece kader ağını ördü, Mevlâ’n korumak için seni mağaraya hapsetti. Ah ki çok insan var bedenleri sarayda, ama ruhları mağarada. Şükür ki çok insan var bedenleri mağarada olsa da ruhları sarayda. Dünya tehlikelerle dolu sahradır, Rabbimiz sevdiklerini korumak için mağaraya koyuyor. Kaderle kapılarını örüyor. Şükret ki seni mağaralara mahkûm edenlerin kalblerini örümcek bağladı da haberleri yok. Ya senin de kalbini örümcek bağlasaydı. O zaman haksızlık edecek, dünyadaki haksızlıkları görmeyecektin. Girmekten korktuğun mağara belki de senin için en güvenilir yerdir.

Çok küçükler var, büyük işler yapar. Karıncalar Firavun sarayını dağıtır. Sinek Nemrut’un nefesini keser. Ebabiller Ebrehe ordusunu siler. Öte yandan bir karınca safım belli olsun diye ağzında suyla İbrahim (as) için hazırlanan ateşe koşar. Hira’da örümcek ağı Ebucehillerin gözlerini kör ederken, bir çift güvercin hicret yolcuları için kendilerini feda eder. Yumurtaları umut olur. O gün yüreklere milyonlarca yumurta bırakılmıştı. Umudunu yitirme. Firavunlara, Nemrutlara, Ebrehelere, Ebucehillere karşı sevdiklerine karıncaları, sinekleri, ebabilleri, güvercinleri gönderen Rabbin seni yarsız, yardımsız bırakır mı? Hüzünlenme gayrı, Allah seninle.

Okunma Sayısı: 9384
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ali

    20.12.2018 12:58:54

    teşekkürler mustafa bey içimize su serpiyorsun.yeni yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyoruz.ebu cehiller her tarafta .selamlar.

  • Fatih

    19.12.2018 11:34:12

    Peygamber efendimiz in hicrette sığındığı mağara Hira gibi anlatılmış Sevr değil mi idi. Ben mi yanlış okudum yanlış biliyorum.

  • Gündüz Alp-2

    19.12.2018 09:18:45

    Karıncanın toplu-tüfekli orduları yoktu ama orduları olan Firavunun sarayını başına yıktı. Ebabil kuşları minicikti ve gagalarında nohut büyüklüğünde taşlar vardı. Ebrehe ordusu tam silahlı. Darmadağın oldular. Sinek ise bir sıkımlık canı olan küçük mü küçük bir varlık iken Nemrud'un burnundan girip beynine taht kurdu ve tahtını yıktı. Örümcek de elinde dokuma tezgahı olmayan bir usta iken, önce mağaranın sonra Ebucehil'in gözlerine ağlarını kurdu, gözlerini kör etti. Evet bazen küçük şeyler büyük, büyük şeyler de küçük işler yaparlar. "Büyüklük" ise Allah'a (cc) mahsustur. Sen kendini "küçük" bil ve her ne istersen "Büyükten" iste. Bugün hüznün hazan olsa da mevsimler dörttür. Baharı ve yazı da vardır. Selam, dua ve muhabbetle.

  • Müjdat Bayar

    19.12.2018 09:06:50

    Allah razı olsun, hislerimize tercüman olmuşşunuz.

  • Gündüz Alp

    19.12.2018 09:04:39

    Değerli kardeşim Mustafa Bey, her zamanki gibi ümit bahşeden güzel bir yazınızı daha okuduk. Tebrik, teşekkür ve dualar ediyoruz. En karanlık günler de bile Peygamber(as) misal "Ümitvâr olunuz!" diyen Zamanın Bediisi ümit ve inancın mağarasında nasıl baş döndüren hizmetlere imza attığını hepimizi biliyoruz. 2016 Mart ayında gittiğimiz Umre ziyaretinde Hira Sultan Sarayını ziyaret etmek bahtiyarlığı yaşadık. Dağ gibi adamların bile tırmanmakta zorlandığı o dağı ve mağarayı gördük. bir yanda ihtişam öte yanda zahmet. Sonucu ise: Âlemlere rahmet. Günümüzde inananlara -bağışlayın çok özür diyerek yazıyorum- 'ayı' muamelesi yaparak 'inlerine' gireceğinden bahseden dönemin zalimleri, onları evlerine ya da Yusufiye zindanlarına hapse koysa da "ümitvar" olmak inancın gereğidir. Varsın zalimler ve mücrimler düşünsün.

  • Yusuf Alperen

    19.12.2018 08:41:09

    Başkuş seslerinin gür çıktığı, güçlülerin hayat hakkını kendilerinde bulduğu ve mazlumlara hayat hakkı tanımadığı karanlık ve zulüm dolu bir dönemden geçiyoruz. Işıktan ürperen karanlık ruhlar, her yeri karanlığa mahkum etme çabasındalar. Ama başaramayacaklar. Işık elbet bir gün karanlığı boğacak ve mazlumların kışını bahara çevirecek. Ümitvarız.. Hakkı ve hakikati haykıran, mazlumların yanındaki duruşuyla karanlık ruhları ürperten ve heryeri nurun ışığıyla aydınlatmaya çalışan siz değerli Yeni Asya ailesini canı gönülden tebrik ederim. Kaleminize ve yüreğinize sağlık..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı