"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İçimde akan bir zaman var

Mustafa ORAL
15 Kasım 2017, Çarşamba
Zaman hayatı belirleyen en önemli parçadır. Her zamanın bir hükmü ve adamı vardır.

Mevlana, Geylani, Rabbani geçmiş zamanların adamlarıydı.  Bu zamanın adamı Bediüzzaman. O Bediüzzaman’dı, zamanın en güzeliydi. Garibüzzaman’dı, zamanın en garibiydi. İbnüzzaman’dı, zamanın çocuğuydu. 83 yıllık ömrü savaş, sürgün, hapis, göz hapsi  ve imkânsızlıklarla geçmiş olmasına rağmen vaktini dolu dolu geçirerek altı bin sayfalık Nur Külliyatını yazdı.  

O zamana hükmederek Bediüzzaman oldu. Zamanın hâkimiydi, mahkûmu değildi. Asr suresini en güzel yaşayanlardandı.  Talebeleriyle Asr Sûresini ve Asr-ı Saadeti günümüze taşıdı. Sahabeler ömürlerini İslam’a feda etmişlerdi. Hayatlarında boşluk yoktu. Üstad ve talebeleri de sahabeler gibi her anlarını Allah yolunda sarf ettiler.

O “acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki bütün vaktini ona sarf ediyorsun” diyerek zamanı verimli kullanmanın yolunu gösterir. “Öyle bir saatim var ki melek gelse kabul etmem,” diyecek kadar kendine özel anları vardır. Her anı altın değerindedir. Bir-iki saatlik uykudan sonra vaktini telif, okuma, dua, zikir ve ibadetle geçirir. “Mesut o kimsedir ki dünya onu terk etmeden o onu terk eder,” der. “Dünyaya aşk ve alaka pek manasızdır,” deyip ahiret yükünü yüklenir. Vefat ettiğinde serveti ancak bir sepeti dolduracak kadardır.

Namaz ve zaman kardeştir. Namaz zamanı programlamaktır. Bediüzzaman zamanı namaz üzerinden anlatır.  Şarkılar “zaman zaman” derken o “namaz namaz” der.

“Dünyanın bin sene mesud hayatı cennetin bir saatine; cennetin bin senesi, Allah’ın yüzünü görmenin bir saatine karşılık gelmez.” Çünkü dünya cennete, cennet de Allah’ın zatına göre fani hükmündedir. Miraç çok kısa bir zamanda gerçekleşir. Peygamberimiz fani âlemden beka âlemine geçer. Döndüğünde yatağı henüz soğumamıştır. Baki şeylerle meşgul olan fani vaktini bakileştirir. Zaman bereketlenir. “Sizin Rabbiniz katındaki bir gün sizin saymakta olduğunuz bin yıl gibidir”1 ayetinin sırrına erer.

Rabbimiz geceyi örtü, uykuyu dinlenme, gündüzü çalışma zamanı kılmıştır. Gündüz dünya, gece ahirettir. Gündüz dünya, gece ahiret için çalışılır. Kur’ân’da gece (92), gündüzden (57) daha çok anılır. Namaz miraçtır. Miraç gece gerçekleşmiştir. Zaman gece bereketlenir. Zamanın kıymetini bilen bir anda birden fazla zaman ve mekânda bulunabilir. 

ZAMAN İÇİNDE BEDİÜZZAMANLAR, ZÜBEYİRLER, HÜSREVLER

Hasların hayatı Risale-i Nur’a aittir. İman hizmeti için anadan, yardan, serden, dünyadan vaz geçenler ancak bu sırra erebileceklerdir. Zübeyir Gündüzalp bu sırra erenlerdendir. Yirmiyedi yaşında zamanın Sultanı Bediüzzaman’la tanışır. Ondan sonra hayatını hizmete verir. Hayatına hayat ve bereket katar. Üstad’ın kapı eşiğinde yatar. Üstad’ın zamanı kıymetlidir. Zübeyir, deyince yer yerinden oynar. Onun için her daim yanında olmalıdır. Üstad’a ayak uydurmak için uykusundan feragat eder. Gücü yetmeyince uyanık tutan ilaçlar alır. Bu onu kendi miracına götürür. Birçok keşif, keramet ve manevi zevkin adresi haline gelir. Hizmetin her safhasında yer alır. Her yeri, her hasbiyi görür. O gün Üstad vardı bu gün onun nurlu eseri Risale-i Nur. Bu gün Risale-i Nur kâinatlara değişilmez ömrünü Üstadının hayatına değişen Zübeyirleri arıyor. 

Nur Fabrikası sahibi Hafız Ali Üstadıyla hayatında yeni bir sayfa açar. Ondört yıl evinden çıkmadan Nur’ları yazar. Hizmete vakfettiği ömründen çalmaması için una su ekler, yemek diye yer. Veysel Karanileri andıran hayatını Üstadın hayatına katar. Üstad yerine şehiden vefat eder.

Hüsrev Altınbaşak Risale-i Nur’un en bereketli kalemlerindedir. Yıllarca evinden çıkmadan Nur’ları yazar. Büyük Ruhlu Küçük Ali Kuleönü Köyündeki bir odalı evinden kırk senede Risale-i Nur külliyatını on yedi kez yazar.

Hasan Feyzi Yüreğil, Bediüzzaman için yüreğini ortaya koyar. Risale-i Nur’un şahsında tecessüm ettiği Bedüzzaman için ruhunu feda eder: 

Çekilip nur-u hidayet yine zindan olacak 

Yine firkat, yine hasret, yine hüsran olacak 

Yine sen, yaş yerine kan akıtıp ağla gözüm 

 Çünkü hicran dolu kalbim yine hicran olacak 

 Bab-ı feyzinden ırak olmayı asla çekemem 

 Dahi nezrim bu ki canım sana kurban olacak.

Bekir Berk, Üstada talebe olduktan sonra kendini Nur’lara verir. O günlerde muhafazakâr avukat sayısı az, olanlar da korktuğu için üzerine müthiş bir yük biner. Bin beş yüz nur davasında mazlumları savunur. Bazen aynı gün iki şehirde mahkemeye gider. İnsanüstü bir gayretle hepsine yetişir. Yirmi yıl yatsı abdestiyle sabah namazı kılar. Sabahlara kadar savunma yazar, yetişmeyince yolda devam eder. Kamyon kasalarında, eski arabalarla Anadolu’yu karış karış dolaşır. Bir-iki saatlik uykuyla idare eder.  Çok dakiktir.  Verilen söze muhakkak uyulmasını ister. Çünkü yapacak çok hizmet vardır.  

HİZMETTE EVLİLİK AKLINa GELMEZ

Bediüzzaman “Dünyayı ahirete tercih etmek bu zamanın dehşetli musibetidir” diyordu. Bir gün  ‘niçin evlenmediniz?’ diye sorulunca “hizmetten aklıma gelmedi” demişti. 

Üstad, Savlı Hasan Kurt’tan,  Mektubat Risalesini yazmasını ister. Savlı Hasan Ağabey süre bitmek üzereyken akşam karanlığında yazıyı bitirir. “Sabah Isparta’ya giderim, teslim ederim” der. Az sonra kapı çalar. Zübeyir Gündüzalp kapıdadır. “Kardeş, Üstad aşağıda bekliyor. Mektubat’ı istiyor.” Hasan şaşkınlık ve sevinci bir arada yaşar. Üstadı içeri davet eder. Üstad ‘kaybedecek bir dakika bile yok’ diyerek nazikçe reddeder. Hasan’a bu büyük bir ders olur. Üstadı örnek alır, evlenmez. Ömrünü hizmete verir.  Ondan sonra birçok Nur Talebesi Suffa Ashabı ve Üstad gibi evlenmez, hayatlarını hizmete verir. Bir kısmı da uzun seneler evlenmez. Mehmed Feyzi kırk beş, Bayram Yüksel kırkyedi yaşında evlenir. Bayram Yüksel gençliğin imanının alevler içinde yandığını görür. Kaybedecek bir dakikası,  çocukla geçirecek zamanı olmadığını anlar.  Çocuk vermemesi için Rabbine dua eder. Duası kabul olur. 

Biz n’apıyoruz şimdi. “Hadi biraz Risale okuyalım. Zamanı hayırlı işlerle değerlendirelim. Peygamberimize, Sahabelere, Üstada, Zübeyirlere,  Hafız Alilere yakışır yaşayalım” dediğimiz de hemen ipe un sermiyor muyuz?

Okunma Sayısı: 6404
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı