"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kavgamızın şehri Denizli, Kahraman Nazif Çelebi

Mustafa ORAL
10 Mayıs 2017, Çarşamba
Denizli...

Denizli’de deniz var sanılır. İnsan kalbinde iman var sanır. Denizli kalbinde iman var sanır. Denizli denizler içinde gibi günahlarla sarhoş dolaşmaktadır. Aşsızlıktan öldü ölecektir. Aşsızlık değildir insanı öldüren aşksızlıktır. Açlık bahanedir. 

Denizli Ovası susamıştır. Susuzluk ve kansızlık değildir insanı öldüren, kana kana kalbini içeceğin dost yokluğudur.  

Denizli Hapsindekiler karanlıktan öldü, öleceklerdir. Karanlık değildir insanı öldüren, kasvet ve nursuzluktur.

Denizli, Bediüzzaman ve İnebolu Kahramanlarını beklemektedir. 

İnebolu Kahramanları Isparta kahramanlarının candaşıdır. Meliklerin değil meleklerin savaşçılarıdır. Meleklerin arş emriyle akın akın Denizli Hapsine gelirler. 

Zühtü İşeri... Bir eli yağda, bir eli balda. Zengin zindanda nasıl yaşar!  

Hey Zühtü! Hayi Zühtü… Allah’tan gelene ‘gelme’ denir mi hiç? 

Dün Risaleler verilmiş dünyası değişmiştir. Bu gün de başkalarının dünyalarını değiştirmek için gurbetlik ve hapis verilmiştir. 

Bu öyle bir gurbetlik ki Zühtü’yü zühde ve Allah’a erdirmektedir. 

Bu öyle bir hapistir ki Zühtü’yü dünya denilen Züleyha’dan geçirmekte Yusuf denilen Üstada götürmektedir… 

ZİNDANDA AÇAN ZÜHRE: ZÜHTÜ İŞERİ

Zühtü, Denizli Hapsinde hayatının en güzel günlerini yaşar. Ay güneşe bu kadar yakındır. Zühtü, Üstadına ilk kez bu kadar yakındır. Her an yanında olamasa da varlığı huzur vermektedir. Hapiste yokluklar içinde hayat sürmektedir, ama halinden hiç şikâyet etmemektedir. 

Eşi ve beş kızı uzaklarda kalmıştır, ama onların hasretini unutturan Üstadı yanındadır. İşler güçler ortada kalmış, dükkân kapanmıştır, ama Rabbiyle tarihî bir anlaşmaya varmıştır. Malını, nefsini, varlığını Rabbine satmış, karşılığında O’nun rızasını, Üstadının saygısını almıştır. Ne büyük ticaret. 

Dokuz aylık hapiste doksan yıllık manevî ömrü kazandıracak güzellikler yaşar. Mahkeme günlerini iple çeker. Üstadı bir daha, bir daha görecektir. Onikinci mahkeme sabahı İnebolu evliyası İzzet Durgut gene yönetime el koyar. OHAL’i kaldırır. “Rüyamda gördüm. Bu gün tahliye olacağız” diyerek müjdeyi verir.

15 Haziran 1944 tarihinde mahkeme kurulur. Müjde gerçekleşir. Üstad ve talebeleri beraat eder. Beraat kararında Zühtü İşeri “İnebolu, Camii-i Kebir Mahallesinden, Aziz oğlu, 308 doğumlu, 30.11.1943’den beri mevkuf, sabıkasız” şeklinde takdim edilir.  

ÇAĞIN AKINCILARI: ISPARTA KAHRAMANLARI  

Hapis, İnebolu Kahramanlarını daha da bileyler. İsimlerini Üstaddan duydukları Barla Sıddıkları, Sav Salihleri ve Isparta Kahramanları ile tanışırlar. Onlarda Üstadı bulurlar. Kalbini Hafız Ali’de, ruhunu Tahiri Mutlu’da, gönlünü Hüsrev’de görürler. 

Atlastan cepkenli yiğit akıncı Santral Sabri Arseven dünya yükünü çekmektense Risale-i Nur’un yükünü çekmeyi seçmiştir. Tek tüfektir. Dolunaylı gecelerde atının üzerinde ufuklara doğru yol alan bir süvari olarak görünür her yerde. Her seher Barla’daki Yokuşbaşı Çeşmesi’nden Risaleleri yüklenir. Köy köy Nur çeker. Dünyaları versen çekecek gibidir. Dünyayı atının arkasına bağlasan sürükleyecek gibidir. Her Nur Şakirdi’nin gönlünde onun atının ayak izleri ve nal sesleri vardır.  Şamlı Hafız Tevfik’te de aynı izden ve sesten eserler vardır. Sabri’nin kan ve kalem kardeşidir. Yüzünde “Şamlı! Yaz kardeşim. Haşir Risalesi...” sesleri çağıldamaktadır.   

İnebolu Kahramanları için haşir vaktidir. Çağın Akıncıları Isparta Kahramanlarına yetişme vaktidir.  

Asır başkalaşmıştır. İnebolu o bildik İnebolu değildir. Dünya o bildik dünya değildir. Artık daha çok insana ulaşmak gerekmektedir. Nur’ları daha çok kalbe yetiştirmek gerekmektedir. 

Sav yükünü almış gitmektedir. Elbette, bin kalemle Risaleler yazan Savlılara ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa yetişilemeyecektir. İnebolu Kahramanları yetişemeseler de bu yolda öleceklerdir. Gün bu gündür. Savulun, cenk günüdür. Kılıçlar kından, kalemler kalpten çıkarılsın.  

Üstadın ‘Kahraman Ahmet Nazif’i kumandayı alır. Atına biner. Uzaktan bakılınca Nur Postacısı Sabri gibi görünmektedir. ‘Gibi’ dediysek gölgenin gölgesi neyse o kadar işte. Doyulur mu Santral Sabri’ye! Varılır mı hiç eşiğine! Dokunulabilir mi atının üzengisine! Üzengi öpmeye hasrettir İnebolu Kahramanları. Sabri’den gayri kaç kişi girmiştir Geylani’nin defterine, Üstadın duâ listesine…  

Kahraman Nazif  “Belki erişirim Sabri’ye, dokunurum üzengisine” diye sürer atını ileriye. Fakazlılar, Zühtüler, Çelebiler  ‘Tahiri Mutlu, Hüsrev Altınbaşak, Asım…” olur, mevzi alır. 

Nazif, İnebolu’yu lerzeye getiren sesiyle haykırır: Kalemle Nur’ları yazmaya yetişemiyoruz! Manevî cihadda geri kalmayalım! Teksir makinası alalım! Dünyaya Üstadımızı anlatalım!... Amenna. Emrin olur; başım, gözüm üstüne. 

Zühtü herşeyiyle hizmeti omuzlar. Petekler doldukça yeni kovanlar alır. 1955 yılıdır. Hz. Muhammed Mustafa’nın (asm) Cennete gittiği yaşa varmıştır. Son kovan da dolmuştur. İnebolu bala doymuştur. Arıların göç zamanıdır. Zühtü için ballar balını bulma zamanıdır. Hz. Muhammed Mustafa’nın (asm) baldan tatlı kalbine hicret zamanıdır. Cennet bahçelerinden çiçek toplama zamanıdır. Bal arısı gibi Cennete süzülür...

Hastaneüstü Kabristanına varılır. Zühtü’yü kovandan çıkarırlar. Toprağa bırakırlar. Dünya oyun ve oyalanmadır. Oyunun kuralı budur: “Kovanı ilk dolduran Ballar Balına (asm) varacaktır”. 

Kahraman Nazif bir kovana, bir de içinden çıkan kutlu petek Zühtü’ye bakar: Allah’ın izniyle ben bu kovanı dokuz yılda doldururum…

Kahraman Nazif… Sözünün eri Nazif... Zühtü İŞERİ’nin nurdan kardeşi Nazif...    

Sözünde durur. Dokuz yılda kovanı doldurur. 

1964 yılında Zühtü’ye varır: Ben geldim kardeşim; İnebolu Kahramanlarından selâm getirdim. Kovanım doldu. Hamdım, piştim, yandım. Oldum, öldüm yanına vardım. Yanında yerim var mıdır? 

Zühtü gülümser. Kabrini kalbi gibi açar. 

Nazif’i bağrına basar: 

Ne zamandır taş basıyordum gönlüme. Bugün dağların dumanı aralandı, hoş geldin… Ah Nurlar içinde kaldım, sen geldin, hoş geldin... 

“Hoş bulduk kardeşim, hoş bulduk”

Ruhlarına el-Fatiha…

Okunma Sayısı: 3169
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı