"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kefen aldık döndük mezara

Mustafa ORAL
26 Temmuz 2017, Çarşamba
Geçenlerde Balıkesir’de alışveriş merkezinde çalışan arkadaşımı ziyaret ettim.

Kalabalık dikkatimi çekti. Manzarayı seyretmek için bir köşeye çekildim. Şehre bu kadar uzak olmasına rağmen bu sıcakta insanların,  arı kovanlarını andıran mağazalara akın edişini şaşkınlıkla izledim. Ah ettim, “Bu kadar zahmete değer mi?” dedim. 

Bunları düşünürken acı ile irkildim. Karıncalar ayaklarımı sarmış, “Burası bizim, çek git” der gibi beylik tavırları var. “Hancı, buraların yabancısıyım, fazla kalmayacağım” dedim. Zaten kavga edecek durumda da değildim. Yedi sülâle tetikte bekliyordu. Buldukları çer çöp ne varsa tükenmek bilmeyen bir enerjiyle koloniler halinde az ilerideki evlerine taşıyorlardı. Koca kış bir buğday yettiği halde yığınak yapıyorlardı.

Biraz sonra arı sesleriyle kendime geldim. Ayaklarımın ucunda biten rengarenk çiçeklerin üzerinde keyif çatıyorlardı. Gülümsedim. Karıncalara seslendim. Kitabın ortasından konuşalım ağalar, beyler, dedim. Bakın arıya. Arş ehli. Sizin gibi arz değil. Hırs göstermiyor. Biliyor ki karıncayı rızıksız bırakmayan Allah, arıyı da bırakmıyor. Yere konmuyor. Arzda vakit geçirmiyor.  Tozun toprağın içinde kirlenmiyor. Göklerde kendine taht kurmuş, uçup duruyor.  O diyar senin, bu diyar benim geziyor. Çeşit çeşit çiçeklerden balözü alıyor. Dünyaya meyletmemenin ödülünü alıyor. Ağzından bal damlıyor. Karıncaysa hırsının meyvesini alamıyor. İnsana ibretten başka faydası olmuyor…

ANA RAHMİNDEN GELDİK PAZARA

Sesler yükselmeye başladı. Baktım AVM girişinde kuyruk daha da artmış. Giriş kapısı karınca yuvasına dönmüş. Başka bir dünyanın olduğunu unutanlar. Dünya için dünyada kalacak, ahiret için orada kalacak kadar çalışmak gerektiğini anlayamayanlar. Mağaza vitrinlerine bakmaktan yıldızlarla dopdolu gökleri, gökyüzü vitrinini ıskalayanlar. Başlarını kaldırmadan bilinçsizce sağa sola koşuşturanlar. Hayatı ve ölümü sorgulamadan dünyaya dalanlar. Her şeyleri olsa da hiçbir zaman zengin olamayanlar. En rahat şartlarda yaşasalar da başları beladan kurtulmayanlar. Hayatın sonsuz gerçeğini görmemek için devekuşu gibi başlarını kuma sokanlar. Karınca gibi kumdan evler yapıp azıcık yağmurda, karda, rüzgârda yuvaları yıkılanlar, düzenleri bozulanlar. Ömürleri, umutları pamuk ipliğine bağlı olanlar. Kızmak, kırılmak, küsmek, darılmak için bahaneler arayanlar. Gündüz vitrin seyretmekten kalpleri, gece TV seyretmekten gözleri uyuyanlar. Deli gibi çalışmaktan eşlerinin, çocuklarının, sevdiklerinin, göklerin yüzünü unutanlar. O kadar çalışmanın sonunda öbür dünyaya sadece kefen götürebilenler. Sonsuz dünya için yaratılan varlıklarını üç günlük dünyaya karşılıksız bağışlayanlar. Bazen karınca kadar bile yaşayamadığı halde ömür sermayesini dünya için harcayanlar. Karınca gibi çalışsalar da geçmiş yarasını, gelecek kaygısını unutamayanlar… 

“Keşke” dedim, karınca gibi yer ehli olacağımıza arı gibi gök ehli olabilseydik. Dünyayı petek, kendimizi bal eyleseydik. Semavi olsaydık. Göklere baksaydık. Göklere bakanlarla dost olsaydık. Dünyanın kirli işlerine bulaşmasaydık. Çiçek yiyip, bal verseydik. Bal ehli, hâl ehli olsaydık. Dostların hâlleriyle hâllenseydik, ballarıyla ballansaydık. 

KEFEN ALDIK DÖNDÜK MEZARA  

İnsan sabırsız. Bal alacak çiçeği bilemiyor. Her çiçekten polen almak istiyor, ama iş bal yapmaya geldiğinde çamura yatıyor. Bir gün herkes anlayacak ki, arı sabrı olmadan bal yapılmaz. Derdi bal olanın sabrı dağ olacak…(Mevlana) O halde acıyı bal eylemeli.

İnsan rahatına düşkün, bir eli yağda bir eli balda olsun istiyor. 

İnsan hırslı. Dünya cennet olsun, bağlardan bal, dağlardan yağ aksın istiyor.  Ama öyle bir dünya yok. Dünyalara sahip olsa da huzur bulamıyor. Balı yağa katmak, dünya ile ahireti birlikte düşünmek gerek. Sözü bal tadında dünya ve ahiret üzerine çatmak gerek.

Bahçe olmadan gül, arı olmadan bal olmuyor. Gökyüzü bahçesinde gül, dünya bahçesinde bal olmak, bala ulaşmak için arı gibi semavi olmak gerekiyor.

Bal ve süt varlığın en saf halleridir. Balı arı, sütü koyun, insanı sözü ele verir. Sözün arı gibi olması ihlaslı olmasıyla mümkün. Şimdi şu mağazalarda ballandıra ballandıra ürün satmaya çalışanların sözlerinde aynı güzellik var mı acaba. Yoksa süte su, bala şeker mi kattılar? Sözü bal eylemek gerek. Sözümüz herkese şifa olsa gerek.

Bediüzzaman uhrevî bir adam. Sözünde şifa var. Dünyayla arası iyi değil. Bir eşi olmamış. Bundan mıdır arı gibi dünyayı dolaşmış. Her gittiği yerde arı oğulları bırakmış. Bal tadında petek petek Risaleler yazmış. Her şehirden meyve almış. Van gölünde İşaratü’l-İ’caz, Volga Nehrinde Lem’a, İstanbul Denizinde Mesnevi,  Barla Denizinde Mektubat, Denizli’de Meyve risalesi yazmış. Balıkesir’e hiç gelmemiş, ama balı ve Balıkesirli talebesi İbrahim Ethem’i çok severmiş. İbrahim’e “Sen o civarda çiçek topla, çiçek kalpli insanların kalbine kovanını kur” demiş. 

Bediüzzaman Bitlisli. Orası da balı ile meşhur. Ben Balıkesirliyim. Nedense bal deyince Balıkesir ve Bitlis değil de Barla gelir aklıma. Barla dünyanın en ballı yeridir. Değil mi ki Bediüzzaman gibi bir arıyı Çam Dağından devşirdiği çiçeklerle beslemiştir. 

Üstada memleketinden bal ve peynir hediye edilir. Balı kabul eder, peyniri reddeder. Sebebi sorulunca arıların bal özlerini dağlardan topladığını, bunun için helal olduğunu, ama ineklerin başkalarının tarlalarında otlamış olabileceğini söyler. O Risale-i Nur’u Çam Dağlarından topladığı çiçeklerle arı bir kalple yazmıştır, helaldir, kimseye dokunmaz. 

Sözü balla keselim, buradan Üstada ve Barla’ya selam söyleyelim.

Okunma Sayısı: 4314
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Timuçin AKTEN

    26.7.2017 23:56:04

    Karıncaları öldürmeyin efendiler!!!

  • Ömer Tekin

    26.7.2017 02:01:19

    Elinize dilinize saglik. Rabbim sizden razi olsun!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı