"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Pascal'dan Bediüzzaman'a hikmet

Mustafa ORAL
05 Nisan 2015, Pazar
Ey Allah’ım kalbimi hakim ismi-şerifinle ihya eyle. Hz. Ali

Pascal, derinliğine ve sistemli düşünen insanların felsefeden kurtulamayacağını iddia eder. Hele kelâm gibi din felsefesi alanında düşünce üretenlerin felsefenin dışında kalması Pascal’ın da söylediği gibi mümkün değildir. 

Felsefenin belirlenmiş ilkeleri, kuramları, ölçüleri olduğunu kabul etmek tabiatına zıttır. Sistemli düşünmekle, sistemli felsefe farklı şeylerdir. Şu halde bu söylenenler tabiî felsefe için geçerlidir. Tabiî felsefe serbest düşünmek ve gerekli biçimsel ve anlamsal bağları kurmaktır. 

Felsefeden bahsederken, yüzyıllardır Batı toplumlarına ve nispeten Doğu toplumlarına sancılar yaşatan yığılmalı bilgilerden bahsetmiyoruz. Bilâkis herkesin kendi değer öğretileri içinde oluşturduğu düşünce egzersizlerinden bahsediyoruz. 

Birçok kimse felsefi düşünce ürettiği halde bu şekilde adlandırmadığından başkaları için felsefeci olarak algılanmayabilir. Sokrat’tan önce felsefe vardı. Fakat Sokrat bunu sistemli kuramlar haline getirince felsefe tarihi onunla anılır oldu.

Sokrat, Eflatun, Soren, Sartre, İbn-i Sina, Farabi, Muhyiddin-i Arabi gibi düşünürler ile Risale-i Nur Müellifi Bediüzzaman’ı karşılaştırdığımızda onun da rahatlıkla bir filozof olduğunu söyleyebiliriz. 

Risaledeki bir çok kavram ve argüman felsefe biliminde karşımıza bir ekol olarak çıkar. Fakat Risale bunu bugünkü anlamda felsefe yapmak niyetiyle kullanmadığından ilk elden felsefi çıkarımlar olarak algılanmaz. 

Nursî’nin eserleri hakkında genel kabul görmüş kanı Gazali, Muhyiddin-i Arabi ve Sühreverdi gibi İslâm düşünce tarihinde büyük yeri olan düşünürlerin harmanlanmış halidir. Risale’nin bu kulvardaki rolü tashih, yenileme, yineleme, ekleme ya da çıkarma gayretidir. Nitekim H. Ziya Ülken Nursî’nin Gazali metodunu takip ettiğini söylemiştir ki, yukarıdaki nitelemelerin alanını daraltsa da bir bölümünü göstermesi açısından kayda değerdir.

Nursî’nin tefekkür diyalektiğinin ilkeleri daha çok Eski Said dönemi eseri Muhakemat’tadır. Muhakemat daha sonra yazacağı eserlerin usûl, üslûp ve esası hakkında bir yol haritası olup, yüksek bir dil hassasiyetiyle kaleme alınmıştır. 

Nursî’ye göre felsefe ve hikmet dine ve peygamberliğe yardımcı olduğu kadar verimli ve süreklidir.

Hikmeti, yani yüksek bilgiyi elde eden, felsefeden arzu edilen erdeme ulaşmıştır. Sokrat ve Eflatun bahsedilen düzleme yakındırlar. O kadar ki Necip Fazıl neredeyse Eflatun’a peygamber diyecektir. Nursî de onları kaoslu felsefe yollarında kurtulan nadir kişiler olarak işaretleyecektir.

Nursî hakiki hikmetin Allah’ın marifetini kazanmak olduğunu savunur. Bu bilgiye, hakiki ilim, der. Ona göre bütün varlığın gerçekleri Hakk’ın isim ve işlerinin tezahürü ile sıfatlarının tecellisinden ibarettir.

Peygamberimiz (asm) ‘Şiirin bazısı hikmettir’ der. Yine ‘Kime hikmet verilmişse, ona hayır verilmiştir’ buyurur. Hikmet kâinattaki ilâhi müzikalitenin ritmini yakalamak ve tempo tutmaktır. Bunda da hayır vardır. Kâinatta cari adetullah, sünnetullah ve fıtratullah kanunlarına uyarak kendimizi kâinatın bir parçası olarak algılamamız bu hayrın başlangıcıdır. 

Sokrat hikmeti elde eden asla sürçmez, der. Pisagor felsefeyi, hikmet aramak olarak tarif eder. Kur’ân ise peygamberin insanlığa hikmet, adalet ve kitap vermeye geldiğini söyler. Muhyiddin-i Arabi öldükten sonra bile devam eden bir bilgilenmeden bahseder ki, muhtemelen bu hikmettir.

Eflatun’a göre mükemmel hikmet dört parçadan oluşur: İrfan, adalet, metanet, itidal.

Nursî’ye göre Kur’ân başlıca dört unsura değinir: Tevhid, nübüvvet (peygamberlik), haşir, adalet ve ibadet. 

İsmet Özel “İrfan, adalet, metanet ve itidal riayet ettiğimiz ilkeler olduğu sürece doğru istikameti tutturmak üzere yola girdiğimizin teminatı haline gelir.’ der.

İnsan irfan ile “yaptığını hatasız yapma” gayreti içine girer.  Arifler, Peygamberimizin (asm) irfanına mazhardırlar. Bediüzzaman çağdaş ariftir.

Allah peygamberleri adaleti yaymak üzere göndermiştir. Adalet bireysel, kamusal ve evrensel ölçekte denkliktir. 

Eflatun metaneti tehlikelerden korunmak için yapılan faaliyet olarak görür. Nursî buna, “sabır”, der. 

Ona göre üç tür sabır vardır: Günahlara, ibadetlere, musîbetlere sabır. 

Erdemli yaşamanın estetiği için, arzuların teskin edilmesi hikmetin dördüncü parçası olan itidalle mümkündür.

“Mü’minin ferasetinden korkun. O baktığı zaman Allah’ın nuruyla bakar”, diyen Peygamberimizin (asm) hadisini, nesneleri ve olguları vahyin nuruyla, ilhamın ışığıyla sorguladığımızda; hikmetin ana unsurları ve saç ayağı olan erdeme, ruhsal yetkinliğe ve kulluğun estetik (takva) ve astetik  (zahidlik) boyutuna ulaşabiliriz.

Okunma Sayısı: 2195
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı