"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Âlem-i İslâmın mütemerriz noktasına tekraren arz ediyorum... (1)

Mustafa ÖZBEK
17 Ocak 2017, Salı
1908 tarihinde 2. Meşrûtiyetin ilânı zamanında en çok konuşulan mesele; nasıl bir meclis veya nasıl bir parlamenter sistem tesis edileceği hususunda idi. Değişik fikirler neticesinde, malûm meclis kuruldu. Fazla da uzun sürmedi.

Bediüzzaman Hazretleri, nasıl bir yönetim sistemi olacağı hususunda daha 2. Meşrûtiyetin başlarında Jön Türklere muazzam bir sistematik yapıyı teklif etti. Başta Jön Türkler bu fikri kabul etmedi. Ancak gelişen olaylar sürekli feshedilen meclislerle devlet idaresinin sürekli akamete uğraması ve devam eden Balkan Savaşı ve 1. Dünya Savaşı’ndaki mevcut sistemin başarısız olması neticesinde Bediüzzaman Hazretleri’nin ne kadar haklı olduğunu acı tecrübelerle ispat etti.

Jön Türkler ilk teklifin ardından 12 yıl sonra Bediüzzaman Hazretleri’nin fikrini kabul ettiklerinde de iş işten geçmiş ve meclis Sultan Vahdettin tarafından 11 Nisan 1920’de fesholunmuştu.

Üzerinden yaklaşık 108 yıl geçmesine rağmen parlamenter veya demokratik sistem tartışmaları halen sürüyor.

Üstad Hz.lerinin bu muhteşem ve hayranlık uyandıran sistem fikri halen tazeliğini koruyor. Biz de Üstad Hz.lerinin ifadesiyle “âlem-i İslâmın mütemerkiz noktasına tekraren arz ediyoruz”

Ümid edilir ki; Avrupa Ülkeleri, tek parlamento, tek para, tek sınır ve hizmet serbestisi ilkelerini kabul ederek aralarındaki sınırları kaldırmışken, Amerika Kıt’ası Lafta Birliği ile kısmen de olsa birliğini tesis ederken, Asya Kıt’ası’nda hususan çelik ve doğal gaz meselesinde yavaş yavaş da olsa birliğin ehemmiyeti görülüp uygulanırken bize de bir ders olur.

Evet herkes hususan Müslüman ülkelerinin bir ve birlikte hareket etmesini ister, lâkin; nasıl olacağı sorusuna, kimse kesin ve net bir cevap veremez. İşte Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, bu noktada, adeta bütün suallere mukni bir cevap ve ders veriyor.

Toplumların, ırkların ve bölgelerin yapısına göre kanunların değiştiği, artık doktrinde kabul edilen bir vakıadır. Bu sebeple, Amerika’daki eyaletlerin kanunlarının bir kısmının diğerinden farklı olduğunu, bir bölgeye veya ülkeye gayet güzel ve tam uyan bir kanunun başka ülkede uygulanamadığını, acı tecrübelerle Dünya öğrenmiş bulundu.

Yüzyıla yakındır, 1896 İtalyan Zenardelli Ceza Kanunu’nun Türkiye’de uygulanmaya başlamasının ardından aslında pek de bize uygun olmadığını, Alman Borçlar Kanunu’nun ülkemizde uygulanmasının da aynı başarısız neticeyi verdiğini maalesef çok çok acı tecrübelerle öğrenmiş olduk.

Bu gün, Dünya’da eğitim sistemindeki başarı derecemiz, aile hayatımız, dürüst ve temiz ticaret ile sosyal hayatımızdaki mutluluk endeksindeki sıramız bu durumu açıklamaya yeterlidir. Müslüman ülkelerinin durumunu anlatmaya insanın dili bile varmıyor.. Neredeyse fırsatını bulsa, bütün Müslüman ülkelerde hayatını idame ettirenler, ilk fırsatta Avrupa veya Amerika’ya gidip yaşamak istiyor. Günümüzde zirveye tırmanan ve Uluslararası düzenlemelerle sınırlandırılmaya çalışılan mülteci krizleri, bunun en büyük izahını tek başına yapıyor. Madem İslâmiyet güzeldir, neden bütün Müslümanlar, Müslüman olmayan ülkelere gitmek istiyor suali karşısında başımız önümüze eğiliyor ve derin teessüratımız lisanı halimizden anlaşılıyor.

Konu çok uzun olmasına ve önünde lastikli kanunlarla tartışılması dahi suç gibi gösterilen konular olduğundan fazla uzatmadan sözü Bediüzzaman Hz.lerine bırakalım.

Bediüzzaman Hazretleri, Sünûhat isimli eserinde “Bidayet-i Hürriyette şu fikri Jön Türklere teklif ettim, kabul etmediler. On iki sene sonra tekrar teklif ettim, kabul ettiler. Lâkin Meclis feshedildi. Şimdi âlem-i İslâmın mütemerkiz noktasına tekraren arz ediyorum.” diyerek söze başlar. (Eski Dönem Eserleri Yeni Asya Neşriyat s. 484)

Devamında gerekçelerini izah ederek “Saltanat ve hilâfet gayr-ı münfek, müttehid-i bizzattır.” tesbitiyle aslında hükümetin idaresi ile hilâfetin ayrılmaz oluğunu ifade eder.

Denilebilir ki hilâfet kaldırıldı. Ona da cevabı “Merkez-i Hilâfette tesis olunmazsa, bizzarure başka yerde teşekkül edecektir.” şeklindedir. Ne yazık ki bugün kendini halife ilân edenlerden geçilmemektedir.

“Binaenaleyh, bizim Padişahımız hem sultandır, hem halifedir ve âlem-i İslâm’ın bayrağıdır. Saltanat itibarıyla otuz milyona nezaret ettiği gibi, hilâfet itibarıyla üç yüz milyonun mâbeynindeki rabıta-i nuraniyenin mâkes ve istinatgâh ve medetkârı olmak gerekir. Saltanatı sadâret, hilâfeti meşihat temsil eder.” tesbitinden sonra “Sadâret, meşihat, iki cenahdır. Şu devlet-i İslâmiyenin bu iki cenahı mütesâvi olmazsa, ileri gidilmez. Gidilse de, böyle bir medeniyet-i faside için mukaddesatından insilâh eder.” şeklindeki izahıyla:

Bir padişahın (başkan, devlet başkanı, Cumhurbaşkanı) olmasını ve zaman gösterdi ki bu padişahın hem sultan hem halife ve hem de âlem-i İslâmın bayrağı olduğunu ifade eder.

Ancak burada padişahın sultanlığını “sadâretin (başbakanlık, bakanlar kurulu), halifelik ünvanını da meşihat dairesinin (Yüksek İslâmî heyet, kısmen Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir heyet) temsil etmesi gerektiğini beyan eder.

Ancak en mühim husus her iki heyetin ve meclisin “mütesavi” olmasıdır. Yani denk kuvvetler kabul edilip “kuvvetler ayrılığı ilkesinin tam ve eksiksiz uygulanmasıdır.     

—Devamı yarın—

Okunma Sayısı: 1818
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • atilla

    17.1.2017 08:24:56

    Yüreğine sağlık Mustafa ÖZBEK. Bediüzzaman'ın içtimai görüş ve düşüncelerinin topluma aktarılmasında dünden ziyade bu gün daha çok ihtiyaç olduğu aşikardır. Değişen dünya şartlarına ve sosyal alana uygulanabilir düşüncelere ve toplumun önünü açmaya şiddetle ihtiyaç var..Tebrikler teşekkürler..yazının devamını merakla beklemekteyim

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı