"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’a yasak koymak suçtur

Mustafa ÖZBEK
11 Nisan 2017, Salı
Risale-i Nur, 1400 yılı aşkın süredir yüzbinlerce tefsir gibi yazılan bir tefsirdir. Zaman yaşlandıkça Kur’ân gençleşiyor gerçeğinin tecessüm etmiş halidir.

O yeni bir yol veya dâvâ değildir, dava içinde burhandır. Kur’ân-ı Kerim’in çağımıza bakan, asri meselelere ışık tutan ayetlerinin tefsiridir. Namazı orijinalinden çıkaranlara, imanın altı şartını beşe dörde indirenlere, sünneti kabul etmeyenlere ve hatta Kur’ân’ın ayetlerini kabulden görünüp bozmaya çalışanlara bir ders, bir izahtır ve acaba gerçekte nedir sorularının cevaplarının bulunduğu, en çetrefilli konuları, bir çocuğun bile anlayabileceği düzeyde izah eden ve her biri kendi makamında reis olan kitaplar bütünüdür.

Risale-i Nur elbette ilk kez tartışılmıyor. Ancak ne yazık ki, bu eserlere saldırılanların daha sonra asıl amaçlarının:

Kur’an-ı Kerim’i elimizden almaya 1917 tarihinde İngiliz Müstemlekat nazırının (Sömürgeler Bakanı) İngiliz Meclisinde elinde Kur’ân-ı Kerîm’i göstererek dediği gibi; “Bu Kur’ân İslâmların elinde bulundukça, biz onlara hakim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur’ân’ı onların elinden kaldırmalıyız yahut Müslümanları Kur’ân’dan soğutmalıyız” fikrine, Bin yıl sonra Selahaddin-i Eyyubi’nin mezarına ayağıyla vuran İngiliz Generalin “Mezarından kalk da bak ülken ne durumda…” sözlerindeki düşmanlığa hizmet ettiklerini görüyoruz.

Müslümanları bölüp parçalayan, güçlerini kaybettiren, şahsi ve içtimai hastalıkların ilacıdır Risale-i Nur.

Peki, Müslümanlara düşman olmayandan başka kim Risale-i Nur’a savaş açar?

İslamiyet ve vatan hainlerinden başka kim bu eserleri yasaklar?

Yüzyıla yakındır ülkeye ve insanlığa faydasından başka ne görülmüş?

İmanın altı şartını, miraç meselesini, şakk-ı kamer mucizesini, günümüz pozitif bilim esaslarıyla, fizik, kimya, biyoloji, ekoloji, astronomi gibi modern bilim dallarıyla, çağdaş mantık kurallarıyla; insan aklını kabule mecbur eden Risale-i Nur’dan kim rahatsız olur?

Vesvese bahsi, ihlas konusu ve kader gibi meseleleri, şimdiye kadar tarihte görülmemiş şekilde, itiraz edilemeyecek açıklıkta, tüm zihinlerdeki sorulara cevap veren Risale-i Nur eserlerini kim istemez?

Risale-i Nur, yüzyıla yakın süredir, ülkeye vatana, Müslümanlara ve tüm insanlığa ne zarar vermiştir?

Tüm bilim adamlarına, din adamlarına, sosyologlara, psikologlara soruyoruz: Risale-i Nur kadar, şahıs ve toplum bazında, çok kısa sürede müspet tesir eden başka bir kitap var mıdır?

Bugünlerde ne yazık ki Risale-i Nur eserlerinin keyfi olarak ve Ceza Kanunumuza göre suç oluşturacak şekilde, yasakmış gibi gösterildiğini ve bu yönde algı meydana getirmeye çalışıldığını, hatta asıl serbest olması gereken ve cezanın infazında topluma yeninden kazandırmaya çalışılan yerler olan cezaevlerinde dahi hiçbir yasal gerekçe olmadan, yasaklandığını görüyoruz, duyuyoruz.

Diyanet İşleri Reisliği Müşavere ve Dini Eserler İnceleme Heyetinin vermiş olduğu 13.05.1935, 04.10.1952, 13.05.1953,23.03.1956, 31.01.1957, 20.06.1958, 16.10.1958, 06.01.1959, 06.03.1959, 01.06.1959, 19.06.1959, 28.07.1959, 09.01.1960, 23.03.1960, 07.04.1960, 03.05.1960, 06.05.1960, 28.09.1961, 02.01.1963 tarihli ve beşer üyeden oluşan bilirkişi raporları, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Şarkiyat Enstitüsünden Prof. Necati Lügal, Prof. Yusuf Ziya Yörükhan, Türk Tarih Kurumu İslam Kitapları, derleme Heyeti Azalarından Yusuf Aykut’un vermiş olduğu 22.04.1944 Tarihli, İstanbul Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usulü Hukuku Profesörü Dr. Naci Şensoy’un 25.03.1960, 05.04.1960 ve 0102.1960 tarihli bilirkişi raporu, Felsefe Doçenti Dr. Nurettin Topçu’nun 25.04.1960 tarihli bilirkişi raporu, 02.06.1960 Tarihli Diyanet İşleri Müşavere Heyetinden Hasan Fehmi Başoğlu, Şehid Oral ve Ömer Bilen’in 02.06.1960 tarihli bilirkişi raporları, Prof. Şakir Berki’nin 22.07.1960 tarihli bilirkişi raporları, (Risale-i Nur Hakkında Ehl-i Vukuf Raporları, Ülkü Matbaası, 1964) Ve daha yüzlercesi..

Hepsinde ortak netice şudur:

Sözü geçen kitapların okunmasında, bulundurulmasında ve satılmasında dinen bir sakınca ve ceza kanunlarına muhalif bir ciheti yoktur.

Yine en son Yeni Asya Gazetesinde “Skandal” manşetiyle verilen 27.02.2017 tarihli haberin aynı gününde:

Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/371 Değişik İş Sayılı ve 27.02.2017 tarihli kararıyla da: 

“yasaklama kararı olmadığı halde, ... Yasaklanmamış, terör örgütleriyle bağlantısı bulunmayan, kurum güvenliğini tehlikeye düşürmeyen süreli ve süresiz yayınların tutukluya verilmesinde bir sakınca bulunmadığı.. Şeklindeki gerekçeyle devamında:

1- Muteriz tutuklu .... ‘un itirazının kısmen kabulü ile... Risale-i Nur isimli kitabın kendisine verilmesine yönelik talebin reddine ilişkin infaz hakimliğinin red kararının KALDIRILMASINA..

Şeklinde karar vermiştir.

Din, İslamiyet ve Kur’ân, 1400 küsur yıldır, aynı dindir, aynı İslamiyet’tir ve aynı Kur’ân’dır. Hal böyle iken; hele hele Diyanet İşlerinde görevli ve diğer profesör ünvanlı kişilerin Risale-i Nur aleyhine olan ve hiçbir ilmi yönü olmayan üzücü açıklamalarını anlamak mümkün değildir.

Her şeyden önce bir ilim adamının, bağlı olduğu kuruma, inanca ve yasalara saygı duyması gerekir.

Yasal olarak; bir kitap hakkında dava açılıp, tüm yasal süreç tamamlanıp; beraat kararı verildikten sonra, tekrar aynı kitap için ithamlarda bulunmak, öncelikle; Mahkemeleri aşağılamaktır ve suçtur. Ne o tarihlerden bugüne Risale-i Nurlar değişmiştir ve ne de Kur’ân değişmiştir.

“Risâle-i Nur, Kur’ân’ın bir mânevî mu’cizesi olarak imânın esâsâtını kurtarıyor. Mevcut imândan istifâde cihetine değil, belki çok deliller ve parlak bürhanlar ile imânın isbatına ve tahkikine, muhafazasına ve şübehattan kurtarmasına hizmet ettiğinden; herkes bu zamanda ekmek gibi, ilâç gibi lüzûmu var olduğunu dikkatle bakanlar hükmediyorlar.” (Kastamonu L., Yeni Asya Neş., s. 8)

En son: İzmir Şakran 3 Nolu T Tipi Cezaevi Yönetimi hakkında, ilgili Başsavcılık nezdinde suç duyurusunda bulunduk ve Adalet Bakanlığına şikâyet ettik.

Yeni Asya ailesi olarak; aykırı davranan tüm kişilerin kanunlar nezdinde dâvâcısı olmaya devam edeceğiz...

Okunma Sayısı: 3194
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Rohat bahar

    12.4.2017 22:11:25

    Ne denirki güzel ülkemin güzel insanlarının baslarina gelenlere. Benim eşimden adiyaman e tipi cezaevinde 5.ayini doldurdu.ve Risale yasağından bahsedilirken burada da sadece risale degil Kur'an ,cevsen dahi kabul ettiremedik.koguslarinda Tv olanlar yonetimin izin verdigi kanallari izlemekte ve geçen hafta itibari ile butun radyo cihazlarinin toplatildigini ogrendik cop posetlerine varincaya kadar.icerde tutuklu insanlarin hukuksuz şekilde ozgurluklerinden ve ustune ibadetlerini yapmalarina okumalarina dahi tahammullerinin olmadigina sahidiz. Sizden ricamız yeniasya gazetesini takip ediyorlar.su anda ellerinde ki tek sağlam bilgi Sizlersiniz nolur Onlarin Morallerine vesile olun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı