"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barla’da bir misafir

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ
28 Temmuz 2016, Perşembe
Ülkemizde yakın tarih denilen süreç içerisinde, kutsî iman dâvâsına yönelik öylesine acı ve olumsuz hadiseler cereyan etmiş ki, saymakla bitiremezsiniz.

Bu dehşetli hadiselerden birisi de, Bediüzzaman’ın Barla’da bulunduğu 1930’lu yıllarda cereyan etmiştir.

Barla’ya teşrif eden Said Nursî Hazretleri, burada kaldığı müddet içinde insanların imanlarını kurtarma yönündeki gayretlerini, kitap yazarak, okuyarak ve yayarak şekillendirmeye çalışmıştır. Bediüzzaman’ın bu kutsî faaliyetlerine engel teşkil eden, iman ve İslâm düşmanı güçler, ona yakın görülen kimseleri engelleme gayretlerini sürdürmüşlerdir.

Bediüzzaman’ın ‘’gizli’’ “tahribatcı’’ ve ‘’zındıka’’ ifadeleri ile tarif ettiği bir takım komite ve komiteler, o yıllarda Barla’ya yakın bir ilçe olan Eğirdir Müftüsü’nü ve bir öğretmen olan oğlunu bu kutsî hareketi rahatsız etmek için kullanmışlardır.

Bediüzzaman Hazretleri bu elim vaziyet karşısında, ilçe müftüsüne uyarı mahiyetli mektup yazar. Barla’da baş öğretmenlik vazifesi ile mükâfatlandırılan Tevfik Tığlı ise, hasmane tutum ve davranışlarını sürdürmekten vazgeçmez.

Bediüzzaman ve talebelerine karşı yaptığı marifetlerinin yanı sıra, birçok özellikleri de taşıyan Tevfik Tığlı;

“Barla nahiyesinde baş öğretmen iken (1931…) Üstad Bediüzzaman’a en büyük kötülüğü ve en katı düşmanlığı yapmış, hatta zındıkaya alet olma derecesine kadar düşmüştür. Tığlı, 1957 seçimlerinde Demokrat Partiden milletvekili adayı olunca gariptir ki yine Üstadın tavsiyesi ile Nur Talebeleri tarafından desteklenmiş bir şahsiyettir. (L. Salihoğlu, Yeni Asya 5.6.2016)

Bediüzzaman, Tevfik Tığlı’nın babası olan Eğirdir Müftüsü Hüseyin Tığlı’ya yazdığı mektupta şöyle der:

“İkimize taalluk eden mühim bir Mesele-i diniyeyi size haber veriyorum.

Zâtınız, herkesten ziyade hizmetimize taraftar ve hararetle himayetkâr olmak lâzım gelirken, maatteessüf meçhul sebeblerle aksimize tarafgirane ve bize karşı soğukça rakibane baktığınızdan, oğlunuzu bu köyde yerleştirip ona dost-ahbab buldurmak için çalıştınız. Neticesinde burada öyle bir vaziyet hasıl olmuş ki, mahiyetini düşündükçe senin bedeline ruhum titriyor. Çünki; (sebep olan yapan gibidir) kaidesince bu vaziyetten gelen günahlardan, seyyiattan siz mes’ulsünüz. (...)

Öyle ise, sekiz sene bu cereyan-ı imanî merkezi olan bu köyde, bize karşı muhalefetkârâne ve mütecavizâne vaziyet alan, ne nam verilirse verilsin, muhalefeti zındıka hesabına ve imansızlık namına kaydedilecek. (...) Ben kendim burada muvakkatım; ıslahına da mükellef değilim; belki bir derece mes’uliyetten kurtulabilirim. Fakat, zatınız hem sebep, hem nokta-i istinat olduğunuzdan, o vaziyetten gelen müthiş meyveler defter-i a’malinize geçmemek için, her şeyden evvel bu vaziyeti ıslah etmelisiniz. Veyahut oğlunu buradan çek! O daimî senin manevî zararına günah işleyecek tezgâhı tebdil etmeye çalış.” (Barla Lâhikası, s. 320)

Şu mezkûr hadiseye bakıldığında insanın dehşet almaması mümkün görülmemektedir. Cereyan eden bu olumsuz hadise karşısında Bediüzzaman’ın tavrı ise harikadır. Halen bir çok entrikalarla Bediüzzaman’ın bu ulvî hareketi engellenmek isteniyor.

Bütün bu olumsuzluklara mukabil ölçü, Bediüzzaman Hazretleri’nin davranışlarıyla ortaya koyduğu halleridir. Bediüzzamanı doğru anlamak zorundayız.

Okunma Sayısı: 1253
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı