"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir eğitim uzmanı ve bir doktor anlatıyor

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ
01 Ekim 2015, Perşembe
Ülkemizin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde cereyan eden terör meseleleri gündemde konuşulan konulardandır.

Bir doktor dostumuz ile bir eğitim uzmanı arkadaşımızın bu çerçevede paylaştıkları manidardı. Şahit olmuş ve dinlemiştik.

Uzun yıllar bölgede görev yapan bir eğitim uzmanı ve eğitim idarecisiyle, bir doktorun bu bağlamda paylaştıkları hakikatler önem arz ediyordu.

Çalıştıkları bölgede uzun yıllar kalarak yöre insanıyla çok iyi ilişkiler içinde oldukları, dürüst bir dayanışma ve yaklaşım sergilenmesi halinde bölge insanının sıcak fıtratıyla özdeşleşen ve fıtrî yapısından kaynaklanan değerler, doğru algılanıp fiiliyata konulduğunda, bölgede olumsuzluk adına çok çok şeylerin olmayacağı muhakkaktır, diyerek bir ortak noktada birleşiyorlardı.

Devletin geçmişte olduğu gibi, bugün de yöre insanının psikolojisini tam ve iyi tahlil edemediği ve gereken ekonomik, sosyal ve eğitim gibi temel meselelerde yeterince duyarlılık içinde olmadığını belirtiyorlar. 

İşin, önemli ve çok mühim bir boyutu da, sosyal ve dinî bakımdan Bediüzzaman Hazretlerinin fikirlerinin o bölgelerdeki problemlerin izalesinde yeterli olacağı kanaatlerini paylaşır olmalarıydı.

Eğitim uzmanı, bir eğitimci gözüyle, doktor ise, bölgenin sosyal ve ruhî yönüyle, uzun süredir okuyarak yaşadıkları Risale-i Nur eserlerinde gördükleri hakikatlerin problemlere çözüm olacağı noktasında birleşiyorlardı.

İkisi de mesleklerinde tecrübeli, uzun yıllar kamuda çalışmışlardı. Görev yerleri ekseriyetle Doğu ve Güneydoğu bölgeleri olmuş. Meslekleri gereği, çokca insanla muhatap olmuş, eğitim ve sağlık konusundaki çalışmalarını sürdürürlerken, sosyal hayat içinde insanlarla dünya ve memleket meseleleriyle de ilgilenmişler. Gördükleri, yaşadıkları hadiseleri yorumlarken, özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde meydana gelen olumsuzlukların sebep ve çarelerini de çok iyi tahlil edip değerlendiriyorlardı. 

Doktor Bey, bölgede cereyan eden hadiseler ışığında, maddî ve manevî hastalıkları teşhis, tesbit ve çarelerini izhar ederken, ”Ah! Şu hakikatler...” diyordu. Devamla şunları ekliyordu: “Devlet ve yöre insanları şu Kur’ân hakikatleri olan, Risale-i Nur’ları bir anlayıp bilinçli bir şekilde faaliyet içinde olunursa, o bölgelerde bütün bu sıkıntılar yok olur. Biz bunu ifade ederken, meseleyi çok ince ayrıntılarına kadar inceleyerek ve yaşayarak tesbit ettik ve gördük…” diyordu.

Sıcak bir sohbet atmosferinde devam ederken, söze eğitim uzmanı arkadaşımız girdi. 

Doktor Bey’le aynı kanaatleri paylaşan eğitimci arkadaşımız, problemlerin çözümünde en etkili yol olarak cehaleti izale etmekte buluyordu. Arkadaşımız problemlerin çözüm yollarını da Bediüzzaman Hazretlerinin eserlerinde olduğunu ısrarla vurguluyordu. Bütün bu yolların aşılmasında mevcut eğitim sisteminin yeterli olmadığını belirterek, Bediüzzaman Hazretlerinin görüşlerinin etkili olacağını söylüyordu. Mevcut fikirlerin kısaca bir değerlendirmesini yapan eğitim uzmanımız, Bediüzzaman Hazretleri’nin yıllar evvel parmak bastığı ve doğru eğitimle doğru istikametteki fikirlerini şöyle sıralıyordu:

“Uzun yıllardır resmî ideoloji tarafından sürdürülen ırkçılık belâsına karşı, Bediüzzaman’ın ‘Milliyetimiz bir vücuttur, ruhu İslâmiyet, aklı iman ve Kur’ândır.’ dediğini...

“Cehaletin, fakirliğin ve ihtilâfın bertaraf edilmesi için, Bediüzzaman’ın bizim düşmanımız üçtür; cehalet, zaruret ve ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı san’at, marifet ve ittifak silâhıyla savaşacağız” dediğini...

Doğru eğitimin şart olduğu, bu hususta da yine Bediüzzaman’ın Medresetüzzehra projesine ihtiyaç olduğunu belirterek, Bediüzzaman’ın eğitim modeline vurgu yapmıştır. Demokrasi unsurunun bölgede yönetimler tarafından doğru şekliyle mutlaka tesisini sağlaması gereğini ifade etti.

Uzun yıllar bölgede görev yapan bir doktor ile bir eğitim uzmanının görüş, kanaat, tesbit ve değerlendirmeleri önemliydi...

İnşaallah yönetimler bu tesbit ve çözüm reçetelerine kulak tıkamazlar diyoruz.

Okunma Sayısı: 1475
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı