Binbir İsm-i Cemil’inin cem olduğu Cevşen’ül Kebir, kudsî kaynak hususuyetini içinde barındıran Efendimizin (asm) dua ve münacatlarındandır.
Peygamberimiz (asm) “Cevşenü’l-Kebir ile, öyle bir marifet-i Rabbaniye ile, öyle bir derecede Rabbini tavsif ediyor ki, o zamandan beri gelen ehl-i marifet ve ehl-i velayet, telahuk-u efkâr ile beraber, ne o mertebe-i marifete ve ne de o derece-i tavsife yetişememeleri gösteriyor ki, duada dahi onun misli yoktur.” 1
Binlerce Esma’nın cem olduğu dua-i Peygamberi Esma-i İlahiyenin büyük bir hazinesidir…
Ayrıca Cevşen’in pek çok hususiyetlerinden bir diğer hususiyeti de şöylece şekillenir Nur’un satıralarında…
”Cevşenü’l-Kebîr ve Risale-i Nur ve Hizb-i Nurî dahi kâinatı baştan başa nurlandırıyor, zulümat karanlıklarını dağıtıyor, gafletleri, tabiatları parça parça ediyor; ehl-i gaflet ve ehl-i dalâletin altında saklanmak istedikleri perdeleri yırtıyor gördüm, kâinatı envâıyla pamuk gibi hallaç ediyor, taraklarla tarıyor müşahede ettim. Ehl-i dalâletin boğulduğu en son ve en geniş kâinat perdelerinin arkasında envâr-ı tevhidi gösteriyor.”2
Böylesine muhteşem ve kudsî bir Esma-i İlahiye hazinesi olan Cevşen’in ondan yansıyan Esma’ları zikir ve fikirle meşguliyetin mühim derecesi ise gayet azim görülmektedir.
Esma-i ilahiyeyi zikretmenin belki de bir zirvesi olan Cevşen’ül Kebir, saadetini insana solutturuyor. Aziz Üstadımızın Cevşen-ül Kebir’i daima ve sıkça okumasının hikmetlerinden birisi de belki bu olsa gerektir.
Bizler de ona iktidaen, dersimizi bu şuur ile yapmalıyız.
Dipnotlar:
1- Şualar sayfa 212
2- Kastamonu Lahikası, sayfa 179