Cizreli olup, uzun zamandır Cizre’de yaşayan bir eğitim uzmanı dostumu aramıştım.
“Bölge’nin bir çok mekânında olduğu gibi, burada da huzur yok. Terör, kasıp kavuruyor adeta...” diyordu.
“Peki ne olacak bu işler böyle?” dememe kalmadan, eğitimli insan ve şuurlu iman faktöründen bahisle devam ettik.
Şuurlu imandan maksat tahkiki imandı. Alevleri göklere yükselen yangından insanımızı kurtarma adına çözümler izhar eden Bediüzzaman Hazretleri kadar da haklı çıkmıştı, noktasında birleşiyorduk eğitimci dostumla...
Allah’ın izniyle, çok uzak mesafelerdeki hadiselerin iç yüzünü, Kur’ân rasathanesinden âyet dürbünüyle bakıp gören Bediüzzaman Hazretleri, bundan çok uzun yıllar evvel tehlikeleri görüp uyarılarda bulunmuştu.
Bediüzzaman Hazretleri bir eserinde şu sözleriyle çözüme dikkat çeker ve der ki:
“Bu memlekette, bu asırda kat’i bilsinler ki, milleti anarşilikten tereddi ve tedenni-i mutlakadan kurtaracak yegâne çare, Risale-i Nur’un esasatıdır.” (Kastamonu Lâhikası, 99)
Risale-i Nur’ların esaslarından birisi de, Risale-i Nurlarda dile getirilen eğitim meselesinin doğru işlerliği ve bu vesileyle de “Medresetüzzehra” namını verdilen eğitim mekânlarının tahakkukuydu.
Doğru ve fıtrî bir eğitim yoluyla şuurlu, imanlı nesiller yetiştirmekti maksadı Bediüzzaman Hazretlerinin...
Kökeninde cehaletin, fakirliğin ve ittifaksızlığın var olduğu şu anarşi ve terör dediğimiz belâya karşı, insanların ıslâhı ancak Bediüzzaman’ın bahsettiği san’at, birliktelik ve eğitim yoluyla izale olacağı projesinde mevcuttu.
Bediüzzaman’ın insanımıza ve yönetimlere tavsiyede bulunduğu böylesine mükemmel reçetelere kulak vermeyenlerin ihmali, bugün maalesef bir ateş çemberi içinde yer almayla sonuçlanmıştır.
“Şuurlu iman”dan maksadı, doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluk olduğu hakikatını eserleriyle bu milletin istifadesine sunan Bediüzzaman, bütün bu faaliyetlerine rağmen, anlaşılmamış veya anlaşılmak istenmemiştir.
Kur’ân ve sünnet ekseninde izhar ettiği kurtuluş reçeteleri, tahlil ve değerlendirmeleri asrın ilcaatı içinde çok büyük kıymet ve değerler arz etmektedirler. Onun için, yine Bediüzzaman’ın ifadesiyle, “Risale-i Nurlar bu mübarek vatanın manevî bir halaskârı olmak cihetiyle...” (Sözler, 141) ciddî manada önem ve zaruret arz etmektediler.
Günümüzde, ülkemiz ve insanımızı huzursuzluğun zirvesine taşıyan terör ve anarşinin, zamanında alınabilecek sağlam ve fıtrî tedbirlerin yanı sıra, fıtrî eğitimle şuurlu bir iman verilmesiyle çare olacağı muhakkaktır.
Ülke ve insanımızı cidden seviyorsanız, yönetim olarak Bediüzzaman’a ciddİ manada kulak vermeniz gerekmektedir.
Terör ve anarşinin izalesi de buna dahildir.