Kur’ân dan süzülen Cevşen-ül Kebir’de var olan binlerce Esma-ül Hüsna, Allah’a mahsustur. Kur’ân buyuruyor ki; ”Deki, ister Allah diye duâ edin, ister Rahman diye duâ edin. Hangisiyle duâ ederseniz edin; çünkü, Esma-ül Hüsna ona mahsustur.”(İsra: 110)
Bir diğer Âyet-i Celilede de şöyle buyurulur. ”Allah kendisinden başka ilah olmayandır. Esma-ül Hüsna ona mahsustur.”(Taha: 8)
Esma-ül Hüsna, maddî ve mânevî büyük bir hazinedir. İnsanı Cenâb-ı Hakk’a götüren en selâmetli yollardan birisidir. O mübarak isimlerle, insan sahibini tanır, O’na yaslanır. Allah’a dayanana ne korku ve ne de keder olur. Zikir, fikir ve şükürdür baştan sona kadar Esma-ül Hüsna. Bu mübarek isimlerin varlığı ve yansımaları, zerreden şems’e kadar nuruyla her yeri kaplamıştır. Efendimiz (asm) “Allah’ın isimlerini kavrayarak zikredenleri cennetle müjdelemiştir. (Tirmizi, Daavat: 86).
Bu noktada Cevşen’ül Kebir çok büyük bir kaynaktır. Bu kutsî eser, Esma-ül Hüsna ile yoğrulmuştur.