"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnebolu Nur kahramanlarından İbrahim Mırmır

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ
17 Kasım 2014, Pazartesi
Vefatının 37. yılı münasebetiyle...

Nur’un hizmet-i kudsiyesi içinde yer alarak Aziz Üstadın senasına mazhar olmayı bahtiyarlık olarak değerlendiririz.
1937’li yıllarda Üstada hasretle koşmak, büyük cesaret ve fedakârlık isteyen bir hususiyetti.
İnebolu’nun korkusuz Nur kahramanlarından İbrahim Mırmır, Üstada talebe olmak maksadıyla ona varır.
Bu vesileyle, Kastamonu merkezde bulunan Nasrullah Camii’ne giderek, şarktan sürgün yoluyla gelen, şarkın korkusuzlarından Çaycı Emin Beyi bulur ve o vesileyle Üstadla mülâki olur.
Sonra da, Nurların o engin havasına ram olur. Aziz Üstada sadakatla bağlanır. Fakazlılar, Çelebiler, Gülcüler ve Dilek Beylerle birlikte..
O zamanlar nur-u Kur’ân hakikatlerine menfur zihniyet tarafından prangaların vurulmaya çalışıldığı yıllardı.
İbrahim Mırmır Ağabey, Nur hizmetine yönelik yapılan bütün engellemelere ve olumsuzluklara rağmen “Kahramanlar kafilesi” ve diğer şanlı adıyla Nurun kahramanları kervanına katılarak Üstada olan hasret ve iştiyaktan geri kalmayarak Nur’a pervane olmaya devam eder.
Hazret-i Üstadın bu vesilelerle “Büyük İbrahim” lâkabına mazhar olur. Denizli hapsinin o korkulu, soğuk, ufûnetli ve karanlıklı kalın duvarları arasında Üstad Bediüzzaman’la birlikte çile çeker.
İbrahim Mırmır Ağabeyin bu çileli günlere dair bir de manidar hatırası bulunmaktadır. Aynı istikametin yolcularından Nurdaşı Ziya Dilek Bey, onun yanındayken, onun adına anlattığı hatırası şöyledir:
“Denizli Hapishanesinde, bakkaladan alış veriş yapmış. Bakkal kendisine kızmış: ‘Siz zaten dürüst kimse olsaydınız buraya düşmezdiniz’ diyerek hakaretvari konuşmalarda bulunmuş. Koğuşa üzgün ve mahzun gelen İbrahim Efendi, başından geçeni anlattı. ‘Şimdi ben duâ edeceğim siz de amin deyin’ diye bizim de duâya iştirak etmemizi istedi. Ellerini açtı, başladı yalvarmaya: ‘Ya Rabbi, Sen bu adamı da bizim yanımıza getir.’ Yaptığı duâya biz de can-u gönülden âmin diyorduk. Bir gün sonra bakkal bir olaydan sonra, tevkif edilerek yanımıza hapishaneye gönderildi. Biz henüz bir şey demeye, bize yaptığı hakaretlerden dolayı buraya düştüğünü söylemeye fırsat bile kalmadan emir gelmişti Üstaddan: ‘Sakın o adama bir şey demeyin karışmayın’ diye.” (Son Şahitler, 2. cild, 1981, Yeni Asya Yayınları).
İbrahim Mırmır Ağabey, bir Nur merkezi olan İnebolu mekânlarında 1905 yılında  İnebolu merkezinde dünyaya gelmiş, 17 Kasım 1977 yılında Hac vesilesiyle gittiği Mekke’de dâr-ı ahirete irtihal eylemiştir.
Kastamonu Nur fedailerinden, dostumuz ve İbrahim Mırmır’ın adaşı olan İbrahim Vapur Beyin tavassutuyla halen İstanbul’da Nur hizmetleri içinde mesaisini sürdüren İnebolulu Rasim Sürav Beyden aldığımız bilgilere göre; 1977 yılında Hac dolayısıyla bulunduğu sırada kalb krizinden vefat etmiş, mezarı ise Mekke’de bulunmaktadır. 
Bu vesileyle Rasim ve İbrahim Beylere de teşekkür ederken, vefatının 37. sene-i devriyesi münasebetiyle Aziz Üstad ve onun talebesi İbrahim Mırmır’a rahmet diliyor, Cenâb-ı Hak’tan bizleri de onların şefaatlarına mazhar etmesini niyaz ediyoruz.

Okunma Sayısı: 2016
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı