"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kitap okumanın yasaklandığı yıllardı

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ
27 Kasım 2014, Perşembe
Rahmetli babam okuma yazmayı okula gitmeden, kendi kendine öğrenmişti. Kitapları vardı, okurdu, anlatırdı. Sonradan ilk mektep diplomasını dışarıdan sınavlara girerek elde etmişti.

Okuduğu kitaplardan anlattığı hadiseler karşısında etkilenir, merak eder bizde okurduk. Böylece bizi ve etrafındakileri kitap okumaya ve öğrenmeye teşvik ederdi.
Köyümüzde ve evimizde bu hal devam ederken, köyümüze bir gün jandarmalar tarafından baskın yapılmıştı. Hayret ve dehşet içinde kalmıştık. O gün babamın hareketleri, hal ve tavrının içinde, annemin de telâşlı vaziyeti gözlerimin önünden hiç gitmez. Çocukluğumuzun verdiği ruh hali içinde, biz de olumsuz etkilenmiş olmalı idik ki, ”Bu da ne?” diye hayret içinde sorduğumuz olmuştu.
Babamız kitap okuduğu için baskın yapılmıştı. Tahta bavul içinde itina ile muhafaza ettiği kırmızı ciltli kitapları samanlıkta saklamıştı. Bir defasında yine bir baskında kitapları evin ön tarafında kazdığı çukura gömmüştü. Bana rağmen, sakladığı kitapları süngü uçlarıyla eşeleyerek bulan jandarmalar babamı alıp karakola götürmüşlerdi.
Kitap okumanın yasaklandığı yıllardı...
Kitap okuyana devlet yasak getirir mi? Yasak getirilmişti kitap okumaya. Bu ne haldi?
Kitap okumayı yasaklayan zihniyet acziyet içindeydi. Korku, kızgınlık ve korkaklıkla birlikte.
Şimdi, devlet ve hâkim zihniyet kitap okuyun, diyor. Kitap okumayı teşvik ediyor. İnsanlar bu hallerden sonra kitap okur mu?
Yapılan araştırmalarda kitap okumada, diğer ülkelere nazaran biz ülke olarak geri seviyelerdeyiz.
Bunun sebepleri arasında, kitap okumanın yasak edildiği yılların olumsuzlukları ve izleri var mıdır?
Devlet, akılla hareket etmelidir. His, duygu, dayatmacı anlayış ve antidemokratik hal ve hareketler devlete yakışır mı?
Devlet akıllandı mı? Devlete hâkim zihniyet ne zaman adam gibi adam olacak, diye vatandaş soruyor. Devlete hâkim zihniyet aynı mı? Antidemokratik bir yapı, idarede zaafiyetler, sevk ve idare anlayışında tutucu ve dayatmacı anlayışın varlığı mevcut mu?
Gelişen ve değişen şartlar içinde devletin tutuculuğu, milletin iradesi ve gayretiyle kısmen aşılmıştır.
Babamın okuduğu kitaplara pranga vurulmuş, asır başkalaştığı halde. Yönetimler laçkalaşmamalı..
Çözüm; demokratik bir anlayışın devlete tam hâkimiyetidir.

Gece yarısı kalkıp kitap okumak

Geceyarısı kalkıp kitap okunur mu? Kitap okumanın en iyi vakti ne zamandır? Bir hizmet içi eğitim programında böylesine suallere muhatap olmuştuk. Biz de, “Sabah namazı edasına bir veya iki saat kala kalkıp bu arada kitap okumak mümkündür.” demiş ve eklemiştik: “Zira, kitap okumanın en verimli anlarıdır bu saatler...” Dinleyiciler şaşırmıştı. “Olur mu?” dediler. Olur, demiş ve Bediüzzaman’ın hayatında kitapla iç içe olduğu zamanlardaki hayatından kesitlerle sürdürmüştük konuşmamızı. Bediüzzaman’ın başarılı oluşunun altında bu gerçeklerin olduğunu vurgulamış, iddiamızı hayatta iken birlikte kaldığı talebelerinin anlatımlarına dayandırmıştık.
Geceyarısı kalkıp kitap okumak... Neden olmasın? Maddî ve manevî terakkiye bir ölçüdür.
Okunan kitap çok önemlidir. Kâinat kitabını, Kur’ân’ı ve Peygamber kitabını okumak, mükemmelliği yakalamanın yoludur.
“Nasıl bir kitap okunmalı?” sualinin cevabı bu sentezde mevcuttur. İnsanın evvelâ kendini tanıması şarttır. San’attan san’atkâra varmanın yolu da bu kriterlerden geçer.
Kitap bir san’at eseridir. Dolayısıyla san’atkârını gösterir. Kur’ân kitabı, kâinat kitabı ve Peygamber kitabı... “İnsan nedir? Nereden geliyor ve nereye gidiyor?” Tam ve muknî cevaplar, doğru istikamette yazılan kitaplar da mevcuttur.

Eğitim sistemi oluşturulurken...

Eğitim sistemi oluştururken, bu manalar ışığında müfredatı ele almalıyız. İnsanın iyi yetişmesi, sağlam bir ruh hali içinde dürüst karakter adına...
Mevcut eğitim sistemi de kitap okumayı önerir. Kitap okuyun der, fakat “hangi kitap” diye sorulduğunda kafası karışıktır. Sistem, insanına yabancı bir kültür hali içindedir. Özü yakalayamamış veya öze bigâne bırakılmıştır. Öz değerlerimiz dışlanmıştır. Ruhun manevî terakkisine yönelik mülâhazalardan ziyade eğitimi şahsa bağlama yöntemini öne çıkarmıştır. Şekilciliği esas almış, tek tip bir insan yetiştirme versiyonunu tercih etmiştir.
Dayatmacı bir anlayışın varlığını esas alarak değerler eğitimini dışlamış, antidemokratik bir yapı içinde boğulmuştur. Fıtrî bir eğitim şarttır.
Geceyarısı kalkıp kitap okumak mümkündür. Nasıl bir kitap derseniz? Tercihi insanların kendilerine aittir, devlete değil.

Okunma Sayısı: 1427
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı