"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nur şairlerimiz ve Üstad’a hasret şiirleri

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ
05 Ağustos 2018, Pazar
Gönül havuzlarındaki lâhutî serinliğin yanı sıra, sevgi, keder ve hasret duygularını ahenkli, tatlı ve hoş mısralarla izhar etmenin adıdır şiir.

Şair, şiirini izhar ederken, muhabbeti ve hasreti öne çıkarır diye düşünüyoruz.

Aziz Üstadımız, çok sevilenlerdendir. Nur şairlerinin bu Hazret’e olan hasreti, daha başka bir güzellikte seyreder, onların gönüllerinde... 

Nur şairleri arasında, Üstadımız’a hasret, sevgi ve önem arz eden şiirleri, bizim gönüllerimizde ayrı bir güzellikte, ma’kes bulur.

İşte böylesine bir çok güzelliklere mazhar olan Nur şairlerimizin, Aziz Üstadımız hakkında yazdıkları, hasret ve sevgiyle dolu şiirlerinden birer demet paylaşalım istedik.

Hilmi Doğan:

Hilmi Doğan’la hukukumuz, 1970’li yıllarda, “hilm”ini aldığı Aziz Üstadımızın kaldığı mekânlardan olan Van’ın Erek Dağı eteklerinde başlamıştı. O yıllarda “Erek’ten uçurulan Kartal”a hitaben yazdığı, o duygu ve hakikat dolu şiirleriyle gönlümüzü nurlandırmıştı.

Aradan yıllar geçti. Erek’ten Anadolu’ya vasıl olduğumuzda, Bursa’daki Nur menzili vakfımızda karşılaşmış, o yılları tahattur etmiştik. Nazik, olgun ve bir o kadar da nezih hâlet-i ruhiyesi içinde, nurun kudsî dairesinde ihlâs, sadâkat ve istikamette sembol bir ağabeydi…

Üstad’a hasret şiiriyle öne çıkan bu kıymetli şahsiyetin, Üstadımız için kaleme aldığı dillerimize destan olan, ”Çam Dağı’ndan esen yeller” adlı şiirinden, bir parçası şöyledir:

ÇAM DAĞINDA ESEN YELLER

Tepelice Çam’a çıktım 

Gelincik Dağı’na baktım

Mümkün olsa kalacaktım,

Bir ömür boyu Barla’da

Çam Dağı’ndan esen yeller,

Zikir arkadaşı dallar,

Üstad´a muntazır yollar,

Gelecek deyü Barla´da.

Seherde açan güllerin, 

Çeşmindeki bülbüllerin,

Cennet yurdumda göllerin, 

En güzel suyu Barla´da.

Çam Dağı’ndan esen yeller,

Zikir arkadaşı dallar,

Üstad´a muntazır yollar, 

Gelecek deyü Barla´da.

Hasan Şen:

İzmir’de mûkim bu kıymetli Nur şairi şahsiyet, Üstad’a olan hasret ve iştiyakını dile getirirken, nezih bir dil ve güzel bir üslûpla yazdığı şiirlerinden bir tanesini paylaşıyoruz:  

BELDE-İ VAN

Nur hizmetlerinde yazılırken destan

Mühim yerlerden birisidir belde-i Van

Bir tarafta başı dumanlı cebel-i Erek

Asrın imamını bağrına bastı severek

Bu mukaddes hizmette vardır çok hissesi

Yekpare taştan olan meşhur Van Kalesi

Ma’i zemzem gibi içenler olur âbad

Daim akan bir pınar işte Zernebad

Önce Van’da sulandı kuruyan toprak

Bu Asr’ın Bedisine verildi bayrak

Destanlar yazıldı dolu ve karda

Şirin bir yer olan Bahçesaray’da

Kitap ve sünnet olmuş o Bedi’nin rehberi

Annesi Nuriye Hanım ve Molla Mirza pederi

Hâlâ yankılanmada Van’daki gür sâdâsı

Van Gölü’nde bir mühür gibi Akdamar Adası

Nur hizmetlerinden eserken hoş meltemler

Van’da Nur Talebeleri o bülend sesi dinler

Celâl Yalçın:

Malatya Nur kahramanlarındandır. Uzun ömrü içinde, Üstad’a ve onun Nur eserlerine karşı, daima ihlâs ve sadâkat içinde hizmette koşturdu. Geçen yıl Rabb-ı Rahimine kavuşan Nur şairlerinden Celâl Ağabey’in yazdığı bir çok şiiri bulunmaktadır. Üstadımıza hitaben yazdığı bir şiirinde, ona hasretini şu mısralarla dile getirir:

ÜSTADIM

Karanlık günlerden aydınlık günlere,

Nur kervanına bizi kattın Üstadım.

İstibdat, kötülük geride kaldı,

Dünya âlem seni bildi Üstadım.

Kışta kıyamette, açmak için iz,

Bıkıp usanmadan hizmet ettiniz,

Kışı siz gördünüz, baharları biz,

Nur kervanına bizi kattın Üstadım.

Zehirler, zindanlar çektiğin zahmet,

Çileler sonunda oluyor rahmet,

Hizmet bundan sonra bize emanet,

Nurlar’a hizmetkâr olduk Üstadım.

Mustafa Özsoy:

Aslen Konya’lıdır. Sağlığında, muallim iken, Aziz Üstadımızı defalarca ziyaret ederek elini öper ve duâlarına mazhar olur. Öğretmenlik mesleğini icra ederken, Nur düşmanlarının hakaretlerine, Üstad’a olan bağlılığından ve Nurlar’a olan hasret ve iştiyakı dolayısıyla görevine son verilerek hapis hayatı yaşatılır kendisine. Nur’un kutsî hizmetine iki evlâdını bağışlar. Bu bahtiyar evlâtlardan birisi de, Doktor Muhammed Muhtar Beyefendi’dir. Bursa’da yaşamaktadır. Kendisinden bize intikal eden, Üstad hasretiyle yazdığı bir şiiri şöyledir:

İMAN KAHRAMANI ŞANLI ÜSTADIM

Feyzin kalbimize doldu Üstadım.

Kavuştum Nurlar’a sanki imanım.

Feda olsun Nur’a benim de canım.

Sönse bütün âlem, sönmez imanım

Üstadım bu âlem beklerdi seni

Uzat da öpelim Nurlu elleri

Kur’ân bahçesinden gelen gülleri

Koklattın bizlere şanlı Üstadım.

Ezelî fermanda lütfe mazharsın;

İhlâsa, imana açık bürhansın,

Kur’ân esrarına sen bir dellâlsın,

İmanı bizlere sundun Üstadım.

Nur olsun, Nur dolsun bütün gönüller

Kahrolsun Kur’ân’a uzanan eller,

Gelmesin geriye zulmetli günler,

Nur’unla zulmeti boğdun Üstadım.

Yırtıldı perdeler parladı Nur’un

Kör oldu gözleri dinsiz güruhun,

Dursun ıztırabı artık ruhunun

Küffarın başını ezdin Üstadım.

Yılmaz mücahit, eşsiz kahraman

Çarpıştın küfürle, vermedin aman

Kükrese imanlar hep Bediüzzaman

Kalbimiz makberin olsun.

Abdil Yıldırım:

Abdil Bey şair, yazar ve Editör olarak uzun yıllardır Yeni Asya ailesi içinde bulunmaktadır. Eskişehirde mukim iken, emekliliğin akabinde, Gazetemizde fiilî olarak çalışmaktadır. “Gönül Pınarı” adlı şiir kitabında, oldukça duygu ve hasret dolu şiirleriyle okuyucuların karşısına çıkmaktadır. Yazdığı güzel şiirlerinden, Aziz Üstadımızla alâkalı bir şiiri ise şöyledir:

GARÎBÜZZAMAN

Garip kimdir diye sorarsan eğer,

Derdini içine atandır derim.

Başını kaldırsa bir taşa değer

Aşına gözyaşı katandır derim.

Hayatın yükünü vurur beline,

Dâvâsını deva eyler derdine,

Namertleri yoldaş etmez kendine,

Hak yolunu yalnız tutandır derim.

Kan kusar da der kızılcık şerbeti,

Ekmeğine katık eder hasreti,

Bağrına basarak yatar gurbeti,

Garibe gurbet bir vatandır derim.

Kaygısı kalmamış dünyadan yana,

Artık tesir etmez hiçbir fırtına,

Nurdan bir kefeni çekmiş sırtına,

Meçhul bir mezarda yatandır derim.

Mikâil Yaprak:

Aslen Van’lı olan bu Nur şairimiz, muallimdir. “Torağın nutku” adlı bir şiir kitabı mevcuttur. Ülkemizin bir çok yerlerinde öğretmenlik ve idarecilik yaptıktan sonra, Avusturya’ya giderek, orada öğretmenliğe devam etmektedir. Gençlik yıllarımızdan bu yana tanıdığımız Nur şairlerinden Mikâil Yaprak’ın Üstad’a hasret duyan bir şiiri şöyledir:

EREK DAĞININ SESİ

Yeryüzünde tektir Erek, çıkıp seyreylemek gerek.

Onu hâlâ görmeyenler, görmeli Van’a giderek.

Ta kalbinden çıkan suyu, akar, akar yaz kış boyu.

Suyundan içen Vanlının, bir hoş olur, dili huyu.

Yeşerdi iman ağacı, bize hayat verdi iman.

Bacivan giyindi tacı ve oldu Bediüzzaman..

İhsan Yıldırım:

İhsan Yıldırımla hukukumuz yıllar öncesinden Mardin’de görevimiz sırasında tanışmış, Nur mekânlarında, Aziz Üstadımız ve Nurlar’ı paylaşmıştık. Kendisi Bozöyük’te mûkim olup, kutsi Nur sevdası içinde, Nur hizmetleri ve Nur şairliğine devam etmektedir. 

Aziz Üstadımızla alâkalı hasret dolu bir şiiri şöyledir:

BURASI HİZAN

Bir güneş doğmuştu Hizan yerinden.

Reyhan kokuları gelir teninden.

Nur gülleri açtı tatlı dilinden.

Burası Hizan, Nurlar’ı yazan.

Asrın sahibi Bediüzzaman

Medrese önünde arabası var

Eski cübbe ile sefer tası var.

Nice gönüllerde hatırası var,

Burası Hizan, Nurlar’ı yazan.

Asrın sahibi Bediüzzaman

Nur’un erlerini peygamber sever.

Mana âleminde sürekli över.

Cennet sakinleri onları bekler

Burası Hizan, Nurlar’ı yazan.

Asrın sahibi Bediüzzaman 

Etiketler: bediüzzaman
Okunma Sayısı: 6341
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı