Gönül havuzlarındaki lâhutî serinliğin yanı sıra, sevgi, keder ve hasret duygularını ahenkli, tatlı ve hoş mısralarla izhar etmenin adıdır şiir.
Şair, şiirini izhar ederken, muhabbeti ve hasreti öne çıkarır diye düşünüyoruz.
Aziz Üstadımız, çok sevilenlerdendir. Nur şairlerinin bu Hazret’e olan hasreti, daha başka bir güzellikte seyreder, onların gönüllerinde...
Nur şairleri arasında, Üstadımız’a hasret, sevgi ve önem arz eden şiirleri, bizim gönüllerimizde ayrı bir güzellikte, ma’kes bulur.
İşte böylesine bir çok güzelliklere mazhar olan Nur şairlerimizin, Aziz Üstadımız hakkında yazdıkları, hasret ve sevgiyle dolu şiirlerinden birer demet paylaşalım istedik.
Hilmi Doğan:
Hilmi Doğan’la hukukumuz, 1970’li yıllarda, “hilm”ini aldığı Aziz Üstadımızın kaldığı mekânlardan olan Van’ın Erek Dağı eteklerinde başlamıştı. O yıllarda “Erek’ten uçurulan Kartal”a hitaben yazdığı, o duygu ve hakikat dolu şiirleriyle gönlümüzü nurlandırmıştı.
Aradan yıllar geçti. Erek’ten Anadolu’ya vasıl olduğumuzda, Bursa’daki Nur menzili vakfımızda karşılaşmış, o yılları tahattur etmiştik. Nazik, olgun ve bir o kadar da nezih hâlet-i ruhiyesi içinde, nurun kudsî dairesinde ihlâs, sadâkat ve istikamette sembol bir ağabeydi…
Üstad’a hasret şiiriyle öne çıkan bu kıymetli şahsiyetin, Üstadımız için kaleme aldığı dillerimize destan olan, ”Çam Dağı’ndan esen yeller” adlı şiirinden, bir parçası şöyledir:
ÇAM DAĞINDA ESEN YELLER
Tepelice Çam’a çıktım
Gelincik Dağı’na baktım
Mümkün olsa kalacaktım,
Bir ömür boyu Barla’da
Çam Dağı’ndan esen yeller,
Zikir arkadaşı dallar,
Üstad´a muntazır yollar,
Gelecek deyü Barla´da.
Seherde açan güllerin,
Çeşmindeki bülbüllerin,
Cennet yurdumda göllerin,
En güzel suyu Barla´da.
Çam Dağı’ndan esen yeller,
Zikir arkadaşı dallar,
Üstad´a muntazır yollar,
Gelecek deyü Barla´da.
Hasan Şen:
İzmir’de mûkim bu kıymetli Nur şairi şahsiyet, Üstad’a olan hasret ve iştiyakını dile getirirken, nezih bir dil ve güzel bir üslûpla yazdığı şiirlerinden bir tanesini paylaşıyoruz:
BELDE-İ VAN
Nur hizmetlerinde yazılırken destan
Mühim yerlerden birisidir belde-i Van
Bir tarafta başı dumanlı cebel-i Erek
Asrın imamını bağrına bastı severek
Bu mukaddes hizmette vardır çok hissesi
Yekpare taştan olan meşhur Van Kalesi
Ma’i zemzem gibi içenler olur âbad
Daim akan bir pınar işte Zernebad
Önce Van’da sulandı kuruyan toprak
Bu Asr’ın Bedisine verildi bayrak
Destanlar yazıldı dolu ve karda
Şirin bir yer olan Bahçesaray’da
Kitap ve sünnet olmuş o Bedi’nin rehberi
Annesi Nuriye Hanım ve Molla Mirza pederi
Hâlâ yankılanmada Van’daki gür sâdâsı
Van Gölü’nde bir mühür gibi Akdamar Adası
Nur hizmetlerinden eserken hoş meltemler
Van’da Nur Talebeleri o bülend sesi dinler
Celâl Yalçın:
Malatya Nur kahramanlarındandır. Uzun ömrü içinde, Üstad’a ve onun Nur eserlerine karşı, daima ihlâs ve sadâkat içinde hizmette koşturdu. Geçen yıl Rabb-ı Rahimine kavuşan Nur şairlerinden Celâl Ağabey’in yazdığı bir çok şiiri bulunmaktadır. Üstadımıza hitaben yazdığı bir şiirinde, ona hasretini şu mısralarla dile getirir:
ÜSTADIM
Karanlık günlerden aydınlık günlere,
Nur kervanına bizi kattın Üstadım.
İstibdat, kötülük geride kaldı,
Dünya âlem seni bildi Üstadım.
Kışta kıyamette, açmak için iz,
Bıkıp usanmadan hizmet ettiniz,
Kışı siz gördünüz, baharları biz,
Nur kervanına bizi kattın Üstadım.
Zehirler, zindanlar çektiğin zahmet,
Çileler sonunda oluyor rahmet,
Hizmet bundan sonra bize emanet,
Nurlar’a hizmetkâr olduk Üstadım.
Mustafa Özsoy:
Aslen Konya’lıdır. Sağlığında, muallim iken, Aziz Üstadımızı defalarca ziyaret ederek elini öper ve duâlarına mazhar olur. Öğretmenlik mesleğini icra ederken, Nur düşmanlarının hakaretlerine, Üstad’a olan bağlılığından ve Nurlar’a olan hasret ve iştiyakı dolayısıyla görevine son verilerek hapis hayatı yaşatılır kendisine. Nur’un kutsî hizmetine iki evlâdını bağışlar. Bu bahtiyar evlâtlardan birisi de, Doktor Muhammed Muhtar Beyefendi’dir. Bursa’da yaşamaktadır. Kendisinden bize intikal eden, Üstad hasretiyle yazdığı bir şiiri şöyledir:
İMAN KAHRAMANI ŞANLI ÜSTADIM
Feyzin kalbimize doldu Üstadım.
Kavuştum Nurlar’a sanki imanım.
Feda olsun Nur’a benim de canım.
Sönse bütün âlem, sönmez imanım
Üstadım bu âlem beklerdi seni
Uzat da öpelim Nurlu elleri
Kur’ân bahçesinden gelen gülleri
Koklattın bizlere şanlı Üstadım.
Ezelî fermanda lütfe mazharsın;
İhlâsa, imana açık bürhansın,
Kur’ân esrarına sen bir dellâlsın,
İmanı bizlere sundun Üstadım.
Nur olsun, Nur dolsun bütün gönüller
Kahrolsun Kur’ân’a uzanan eller,
Gelmesin geriye zulmetli günler,
Nur’unla zulmeti boğdun Üstadım.
Yırtıldı perdeler parladı Nur’un
Kör oldu gözleri dinsiz güruhun,
Dursun ıztırabı artık ruhunun
Küffarın başını ezdin Üstadım.
Yılmaz mücahit, eşsiz kahraman
Çarpıştın küfürle, vermedin aman
Kükrese imanlar hep Bediüzzaman
Kalbimiz makberin olsun.
Abdil Yıldırım:
Abdil Bey şair, yazar ve Editör olarak uzun yıllardır Yeni Asya ailesi içinde bulunmaktadır. Eskişehirde mukim iken, emekliliğin akabinde, Gazetemizde fiilî olarak çalışmaktadır. “Gönül Pınarı” adlı şiir kitabında, oldukça duygu ve hasret dolu şiirleriyle okuyucuların karşısına çıkmaktadır. Yazdığı güzel şiirlerinden, Aziz Üstadımızla alâkalı bir şiiri ise şöyledir:
GARÎBÜZZAMAN
Garip kimdir diye sorarsan eğer,
Derdini içine atandır derim.
Başını kaldırsa bir taşa değer
Aşına gözyaşı katandır derim.
Hayatın yükünü vurur beline,
Dâvâsını deva eyler derdine,
Namertleri yoldaş etmez kendine,
Hak yolunu yalnız tutandır derim.
Kan kusar da der kızılcık şerbeti,
Ekmeğine katık eder hasreti,
Bağrına basarak yatar gurbeti,
Garibe gurbet bir vatandır derim.
Kaygısı kalmamış dünyadan yana,
Artık tesir etmez hiçbir fırtına,
Nurdan bir kefeni çekmiş sırtına,
Meçhul bir mezarda yatandır derim.
Mikâil Yaprak:
Aslen Van’lı olan bu Nur şairimiz, muallimdir. “Torağın nutku” adlı bir şiir kitabı mevcuttur. Ülkemizin bir çok yerlerinde öğretmenlik ve idarecilik yaptıktan sonra, Avusturya’ya giderek, orada öğretmenliğe devam etmektedir. Gençlik yıllarımızdan bu yana tanıdığımız Nur şairlerinden Mikâil Yaprak’ın Üstad’a hasret duyan bir şiiri şöyledir:
EREK DAĞININ SESİ
Yeryüzünde tektir Erek, çıkıp seyreylemek gerek.
Onu hâlâ görmeyenler, görmeli Van’a giderek.
Ta kalbinden çıkan suyu, akar, akar yaz kış boyu.
Suyundan içen Vanlının, bir hoş olur, dili huyu.
Yeşerdi iman ağacı, bize hayat verdi iman.
Bacivan giyindi tacı ve oldu Bediüzzaman..
İhsan Yıldırım:
İhsan Yıldırımla hukukumuz yıllar öncesinden Mardin’de görevimiz sırasında tanışmış, Nur mekânlarında, Aziz Üstadımız ve Nurlar’ı paylaşmıştık. Kendisi Bozöyük’te mûkim olup, kutsi Nur sevdası içinde, Nur hizmetleri ve Nur şairliğine devam etmektedir.
Aziz Üstadımızla alâkalı hasret dolu bir şiiri şöyledir:
BURASI HİZAN
Bir güneş doğmuştu Hizan yerinden.
Reyhan kokuları gelir teninden.
Nur gülleri açtı tatlı dilinden.
Burası Hizan, Nurlar’ı yazan.
Asrın sahibi Bediüzzaman
Medrese önünde arabası var
Eski cübbe ile sefer tası var.
Nice gönüllerde hatırası var,
Burası Hizan, Nurlar’ı yazan.
Asrın sahibi Bediüzzaman
Nur’un erlerini peygamber sever.
Mana âleminde sürekli över.
Cennet sakinleri onları bekler
Burası Hizan, Nurlar’ı yazan.
Asrın sahibi Bediüzzaman