Cenab-ı Hakk’ın Rahmet ism-i cemil’inin bir tecellisi olan, Rahmet yüklü bulutlardan, sağanak halinde yeryüzünü bereketlendiren yağmur damlaları arasında, Bursa’dan, Düzce’ye gitmek üzere yola revan olmuştuk.
Evlâdımız Ahmed Said’in komutasında, Torunumuz Samed ile birlikte, Bursa’nın Yenişehir ve İznik üzeri yolculuğumuzun seyri içinde Düzce’ye vasıl olduk..
Nur’un hakikatlerini ve Aziz Üstadımızın şahsiyet-i maneviyesi ve ailesiyle alâkalı konumuzu, Düzce’de Nur’un kahraman ve fedakârlarıyla birlikte paylaşıma geçmeden evvel, Gazetemizin Düzce temsilciliğini ziyaret ederek, orada bulunan temsilcimiz Ali Dinar ve Emekli Polis şefi Atıf Güçlü Ağabeyin yanı sıra, aynı binanın üst katında bulunan Medrese-i Nuriyede bulunan, Nur hizmetlerinin sosyal sorumluğunu yüklenen Nurullah Cinali Bey’le mülâki olmuştuk.
Düzce’de taktirle karşıladığımız ve gördüğümüz güzel hususiyetlerin başında, üç katlı modern bir binada, Gazete temsilciliğinin yanı sıra, Dershanenin de yer almış olmasıydı.. Gayet düzen, tertip ve son derece güzel bir kaynaşma ile birlikte, Nur hizmetlerinin deruhte edilerek istikbale emin adılarla yürümüş olmaları, bizlere şevk ve istikametteki ümit kaynağını fısıldıyordu, Nur’un Düzce kahramanlarının birliktelik içindeki muhabbetleri..
Kutsî Nur hizmeti içinde, Nur’un ayrı birer kahramanı olan, Düzceli Nur Ağabey ve kardeşleri bu vesileyle tebrike şayan bulmuş, Allah razı olsun demiştik…
Kalabalık, Nuranî bir cemaatın iştirak ettikleri seminer bu vesileyle de bize şevk ve ümit kaynağını teşkil ediyordu.
Medresetü’zehra üniversitesinin Düzce şubesinin, gayet nezih ve düzenli olduğunu gördüğümüz sohbet mekânlarının, bize “Düzce örneği” intibalarımızın örnek alınması gereğini hatırlaman saadeti içindeydim.
Bu vesileyle bir hatırayı da nakletmek istiyorum:
Aziz Üstadımızın, hayatta iken,Van’lı talebelerinden Molla Hamid Ekinci Ağabey’e, hasta olduğu ve ateşler içinde kıvrandığı bir hengâmda, elindeki Cevşen’i okumakla birlikte, onlara yardım ettiği karşısında, Molla Hamid’in:
“Üstadım siz zaten çok yorgun ve hastasınız, bak bizler odunları topluyoruz. Otur biraz dinlen” demesine mukabil “Ahh.. Molla Hamid, bir bilsen gayret ne güzel şey..” diyerek, gayretin ve hizmetin yansımalarını gördüğümüz Düzce’den, akşam karanlığının akabinde, ayrılarak Bursa’ya geç saatlerde avdet etmiştik.
Nur’un Düzce kahramanlarından aldığımız gayret, istikamet dersi ve şevki içinde.