"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Öğretmenim, Efendim (asm)

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ
16 Nisan 2015, Perşembe
“Oku” dedi, yüce Rabbimiz. ‘O’da (asm), Rabb’inin adıyla okudu.

Yaratılan bütün mahlûkatın sertacı ve efendisiydi o. Öğretmen olarak tayin edilmişti yaratılan her şeye. Terbiye etti nuruyla âlemi ve içindekileri.

Zerreden şemse kadar biat etti her şey ona. Mahlûkat onu alkışladı. O ne güzel bir muallimdi.

Âleme teşrifiyle şereflendirdi bütün mahlûkatı.

Efendisinin, öğretmeninin kutlu doğumunun saadetini yaşıyordu bütün kâinat ve içindekiler.

O ne güzel bir muallimdi.

“Akılları, ruhları, kalbleri, nefisleri feth ve teshir etti. Mahbub-u kulub, muallim-i ukul ve mürebb-i nüfus, sultan-ı ervah oldu.”

Kâinata manevî güneş doğmuş, her terefı nuruyla aydınlatmıştı. Issız ve sessiz çöllerde, karanlıklar yok olmuştu. Kâinatın seyri değişmiş, bütün mahlûkat bir şehrayin içinde sevinç gözyaşları akıtıyordu.

İnsanlık âlemi, vahşi bir çok âdetlerin pençesinden kurtulmuş, ruhları azaptan sıyrılmıştı. “Hoş geldiniz, hoş geldiniz... Efendim...” diyordu, inananlar.

Etrafı nurdan bir halkayla örülmüştü, kısa zaman dilimi içinde. “İyiki doğdun efendim, iyiki geldin efendim...” sözleri içindeki ümit dolu ifadeler kalbleri süslemiş, akılları bezemişti.

Cehaletin koyu karanlığı içinde, mahlûkat ışığı görmenin sevincini yaşıyordu.

Onu okumanın, onu bilmenin ve tanımanın sath-ı mailine girmişti insanlık. Ona biat edenler düzlüğe çıkıyordu. Zira “O zat (asm), şu mevcudat hâlıkının vahdaniyetinin hakkaniyeti derecesinde hak bir bürhan-ı natık, bir delil-i sadık olduğu gibi, haşrin ve saadet-i ebediyenin daha bir bürhan-ı katıı bir delil-i satııdır. O zat hidayetiyle saadet-i ebediyenin sebeb-i husûlü ve vesile-i vusûlüdür.”

Koca kâinat mektebinin eşsiz muallimiydi O (asm)... Bizim de, Öğretmenimiz Efendimiz (asm)...

Şerefyâr olduk Efendim (asm) kutlu doğumunla...

Has yüreklerden kutlu alkışlar. Has yürekli, tertemiz ruhlu mekteplilerdi bunlar. Efendimiz (asm) ve efendilerine olan hasret ve iştiyaki dökmüşlerdi mektuplarına. Ve diyorlardı ki;

“Selâm sana nazlı nebi. Selâm sana nazlı nebi, Mevlâ’nın kudretiyle selâm, selâm sana Hak Habibi (asm). Gözlerimi açtım seninle, yaşadığım sürece seni bildim, hep anlattılar seni, sevgilim dediler, Allah’ın sevgilisi (asm), göz bebeği, yaradılışımızın sebebi dediler, senin için. Şimdi âlemlere rahmet geçiyor gözümün önünden, kalbimizden seyrediyoruz seni…” (Pınar Keskin)

Neden ağlIyorsun? diye sorunca

“Annem ilk senin adını söyledi, öğretti bana. Bir bayram sabahı cami kenarında ağlayan bir çocuğa ’neden ağlıyorsun?’ diye sorduğunda, çocuk, babasının olmadığını söylemişti. Bunun üzerine sen (asm), “İstersen bana baba diyebilirsin” demiştin. Burada senin merhametin sözkonusudur, efendim.” (Hatice Sargın)

Mektubuma son verirken

“Sevgili Peygamberim (asm). Mektubuma son verirken, sizi çok, ama çok sevdiğimi ve gösterdiğiniz yoldan gideceğimi hatırlatmak istiyorum. Kıyametin koptuğu, güneşin bir mızrak boyunca indiği ve nur cemalinizin parlayacağı o gün merhamet kanatlarınızın altında, sizin yanınızda olmak isterim. Sizi çok seviyoruz..” (Zeyneb Koruk)

Senin özleminle yanan yüreğim

“Sana gözyaşı dökebilen gözlerim ve senin sevginle yanan yüreğim, özleminle yanan yüreğim var. Herkes sevdiğine yazıyor efendim. Ben de sana yazıyorum. Çünkü özlediğim sensin, rehberim sensin. ‘kişi sevdiğiyle beraberdir’ diye buyuruyorsun. Sevdiğim sensin gel ey nebi... Hep aynı ezgi dudaklarımda. Sen gülünce güller açar efendim...” (Burak Özdemir)

Canım peygamberim (ASM)

Canım Peygamberim (asm). Seccaden hazır. Güllerle bezedim etrafını, gül suyuyla yıkadım odayı. Seni bekliyorum, her gece duâlar ediyorum rüyalarıma gelesin diye... Senin için hazırladığım seccadende namazı kıl diye. Birlikte kılalım namazı. Namazda hiç selâm vermeyelim. Hiç bitmesin diye... Gözyaşı döküyoruz yoluna yaşlar tükendi boğazım hıçkırıklarla düğümlendi. Ya Muhammed (asm)! Adını gönlüme incilerle dizdim. Gel ki, âlem hayat görsün, aşk görsün, şefkat görsün. Gel ki, artık yüzümüz gülsün.” (Fatma Bayat)

Okunma Sayısı: 1252
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı