"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Said Nursî’nin hayatı okullarda okutulsun

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ
31 Mart 2016, Perşembe 20:17
Said Nursî, çok yönlü büyük bir İslâm âlimidir. Çağımızda yaşamış, ülkemiz, İslâm âlemi ve insanımızın hayrına yüzlerce eser te’lif etmiştir.

Eserleri, milyonları bulan sayıda okuyucu kitlesi tarafından okunarak faydalanılmış, telif ettiği eserler çok yönlü hakikatlere havidir.

Ülkemizin yanı sıra, dış memleketlerde de kabule mazhar olarak okunmakta ve bir çok yabancı dillere de tercüme edilmiştir.

Üstün zekâsı, harika kabiliyeti, çocukluk yıllarında dahi kendini göstermiş, okuduğu medrese mekânlarında üstün kabiliyetlerinden dolayı devrin meşhur hocaları tarafından kendisine “Bediüzzaman” ünvanı verilmiştir.

Gençlik yıllarında okuma yazma, araştırma, cehd, azim onda hiç sönmeyen özellikler olarak devam etmiştir. İlme ziyade merakı, onu genç yaşlarda birçok eser yazmaya ve bu vesileyle çevresinden başlayarak insanlığa faydalı olmayı sürdürmüştür.

1907 yılında ilk defa gittiği İstanbul’a, yaşadığı bölgelerin problemlerini aktardığının yanı sıra eğitimin önemini de bir proje şeklinde izhar etti. Hayatının büyük bir bölümünü, adına Medresetüzzehra dediği bir üniversite projesinin tahakkuku yönünde gayretlerini sürdürdü. Van’da temelini bile atmaya muvaffak oldu. Ne ki, araya giren manialar, Bediüzzaman’ın bu projesini akîm bıraktı. Hayatında eğitim unsurunun öne çıktığı görülen Bediüzzaman’ın rehber şahsiyetinin yanı sıra ülke ve insanına kazandırdığı önemli faydaları yönetimlerin bir tarafa bırakması akılla bağdaşır durumlar değil diye düşünmekteyiz. Bütün bu sebeplerden dolayı da Bediüzzaman’ın ve eserlerinin yeni nesillere doğru bir biçimde anlatılmasının yolları mutlaka aranmalıdır.

Evrensel anlamdaki fikirlerinin yanı sıra mümtaz şahsiyetiyle insanlığa bir önemli model olan Bediüzzaman’ın ülkemiz ve insanına yönelik gösterdiği gayretler ve sağladığı faydalar, bu anlatılanlardan ibaret olmamıştır.

Bakınız; Van’da bulunduğu yıllarda, patlak veren 1. Dünya Savaşı’nda talebeleriyle birlikte vatan savunması adına, Erzurum’un Pasinler mevkiinde, Rus ve Ermeni güçleriyle birlikte savaşmış, talebelerini şehit vermiştir. Van ve yöresine çekilerek yine talebeleriyle birlikte çarpışmaya devam etmiş, Bitlis derelerinde yeğeni Ubeyd’i de şehid vermiştir. Bu arada, Rus kuvvetleriyle çarpıştığı hengâmda esir edilerek Rusya’ya esarete gönderilmiştir. İki yılı aşkın bir süre esaret hayatı yaşayan Bediüzzaman, bir yolunu bulup firar ettiğinin akabinde İstanbul’a gelmiştir. Burada da o dönemin en büyük ilmi akademisi mahiyetindeki kuruluşa aza olarak tayin edilmiştir. İstanbul’un işgal hareketleri karşısında, işgal kuvvetlerinin oyunlarını yazdığı eserleriyle bozmuş, bu yönde de gayret ve fedakârlıkla yurt savunmasına devam etmiştir.

Bediüzzaman’ın bu üstün başarılarını fark eden yeni hükümet onu Ankara’ya çağırarak, fikirlerinden istifade yolunu açmaya çalışmıştır. Ülke ve insanımızın menfaatine yönelik, doğru İslâm kapsamında fikirlerini Meclis kürsüsünde beyan eden Bediüzzaman Hazretleri, yazdığı beyannameler ile yönetimi doğru istikamette yönlendirmeye çalışmıştır.

Ankara yıllarının ardından, Van’a giderek bir müddet orada kalmayı programlayan Bediüzzaman, bir takım bahanelerle oradan Anadolu’ya sevk edilmiştir.

Sürgün olarak gönderildiği mekânlarda boş durmayarak adına Risale-i Nur dediği eserleri neşreder. Yönetimin Bediüzzaman’ı anlamadıkları veya anlamak istemedikleri durumunda, Bediüzzaman’ın gayret ve faaliyetleri tarih nezdinde daima şerefle yad edilmiş, edilecektir.

İşte böylesine bir millî kahraman ve maneviyat eri olmanın yanı sıra, gönül sultanı olmayı da hak eden Bediüzzaman gibi bir dehadan faydalanma yollarının aranmaması büyük bir eksiklik olarak değerlendiriyoruz.

Bütün bu sebeplerden dolayı diyoruz ki;

Bediüzzaman’ın, serapa ülke ve insanının faydasına yönelik yaşadığı hayatı, okullarda, Büyük İslâm âlimleri veya tarihte millî kahramanlar veya önemli ve rehber şahsiyetler kapsamında okutulsun.

Yönetimlerde söz sahibi olan zevattan böylesine hayırlı bir faaliyeti uygulayan babayiğitler bekleniyor. Ülkemiz ve nesillerin buna zaruret derecesinde ihtiyacı vardır, diye düşünüyoruz.

Bu sebeple de gereği yapılsın artık, diyoruz.

PAYLAŞIM:

Liselerdeki tarih ve coğrafya müfredatının değişebileceği konuşulurken, Bediüzzaman’ın hayatının müfredata alınması için gayretlerin yoğunlaştırılması gereğine inanmaktayız.

Okunma Sayısı: 1912
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı