Bu unsurların doğru istikamette kullanılmaması veya yerine getirilmemesi, sosyolojik ve psikolojik değerlendirmeler ışığında ele alınıp incelendiğinde, toplumda yaşayan insanların ruh haline olumsuz etkileri, kaçınılmaz gerçekler olarak görülür.

Toplumun genel yapısına sirayet eden bu davranış biçimlerinden kaynaklanan olumsuzluklar, toplumu dejenere ederek güvensizliğe, ümitsizliğe ve şahısların psikolojilerinin bozulmasına neden olan sebepler olarak görülmektedir.

Kişilerin lisan-ı hal ve lisan-ı kâlinin davranışlarına yansıması halinde olumsuzlukların oldukça büyük tahribatları da beraberinde getirdiği yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır. 

Günümüz dünyasında var olan kitle haberleşme araçlarından yansıyan bu yöndeki olumsuzluklar pekâla örnek gösterilebilir.

Cereyan eden yüzlerce olumsuzluğun altında doğru bilgi, görgü ve ilgi eksikliğinin bu meselelerin oluşumuna sebep olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Çare nedir?

Sosyal hayat içinde cereyan eden bu olumsuzlukların izalesi nasıl olur? sorusuna vereceğimiz cevap; çaresiz değildir elbette, çare yine insanın kendisidir, diyeceğiz. 

Çözüm; insandan kaynaklanan bu problemlerin izalesi, yine insan unsurundan geçiyor. Nasıl mı?

Öncelikle insanlarımız iyi bir eğitim almak zorundadırlar. Bu eğitimi ise, ayrı bir mektep olan adına “Ev okulları” dediğimiz aile yuvalarından geçer. Yani anne ve baba eğitiminden geçtiğini söylemiş olalım.

Nasıl bir eğitim?

Eğitim, sadece mevcut sistemle oluşturulan belli kural ve kaidelere mahkûm edilen oluşumla verilen eğitimden ibaret değildir. Zaten olumsuzlukların büyük ekseriyetine sebep olan unsurun, doğru ve fıtrata uygun bir eğitim modeliyle fertlerin eğitiminin yapılmamasından kaynaklanmaktadır.

Devlete düşen vazife

Bu noktalardan devletimize düşen önemli vazifelerden birisi de, şu mevcut eğitim sisteminin aklı başında kurallarla teçhiz ederek, fıtrata uyum haline getirmesi olmalıdır. Kişilerin fevrî, şahsî ve şahıs hasretiyle dizayn edilmiş bir eğitim sisteminin sonucu kaos getirir.

Ebeveyne düşen vazife

Problemlerin izalesi yönünde ailelerin yapacağı en önemli işlerden birisi her evde bir sınıf teşkil etmek olmalıdır. Bu sınıfta ciddî bir terbiye, bilgi, görgü ve ilgi alanlarından doğru istikametteki kültür yapısı içinde çocukları eğitmeleri olmalıdır. Öz kültürümüze uygun kriterlerin öğretisinden ruh yapısını hakikî manada düzenleyen manevî değerlerin mutlaka doğru verilmesi yönünde bir eğitim gerekmektedir.

İman eğitimi şarttır

İnsan unsurunun iki boyutlu bir varlık olduğu gerçeğinden hareket edilerek aile fertleri mutlaka iman eğitimi almalıdırlar. Bu eğitimin fıtrî ve ana müfredatı, Risale-i Nur eserlerinde mevcuttur. İmansızlık, ahlâksızlık ve başıboşluk tehlikelerinin yanı sıra doğru bilgi, görgü ve sağlam ilginin tek sağlıklı kaynağı birer kültür hazinesi olan Risale-i Nurlardaki kaide ve kuralların esas alınması halinde davranış biçimlerine yansıyan müsbet hareket olgusu, sosyal hayatta ve insanî ilişkilerde bilgi, görgü ve ilgi eksikliğini gidermeye yeter de artar bile...

Topluma ve ailelere yön veren zevat-ı âlilere duyurulur. Çözümün yolu budur, diyoruz.