"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fakirleştiğimizin farkında mıyız?

Mustafa Sait ÖNAL
26 Ekim 2017, Perşembe
Türkiye’de halk yıldan yıla fakirleşiyor ancak insanlar parasının miktarı artarken nasıl fakirleştiğini hâlâ anlayamadı.

Yanılsama içinde kaldılar. Asgarî ücrette ödenen paranın rakamsal değeri artınca zenginleşildiği zannedildi. Ceplerindeki paranın miktarı arttıkça zenginleştiklerini zannettiler ancak enflasyonu hesaba katmadılar. Bir kısmı hâlâ anlamıyor, cebine dokunanlar ise fark etmeye başladı. Herkes fark edecektir ki markete girince her zaman aldıklarımızı alsak bile öncesine göre çok daha fazlasını ödüyoruz. Bu hayatın her parçasında var. Eskiden marketlerde küçük paralar çıkmayınca para üstünü zaman zaman sakızla verirlerdi şimdi bunu yapmak isteseler dahi yapamazlar. Çünkü artık sakız o minik paradan daha değerli.

Türkiye; Avrupa, ABD, Kanada ve Japonya gibi ülkelere kıyasla yüksek enflasyon oranlarına sahip bir ülke. Ancak bu oranın yüksek olması bizi ülkeler arasında birinci yapmıyor. Ekonominin sağlıklı dönmeye devam etmesi için enflasyonun yüzde 2’si makbuldür bizdeki rakam yüzde 8.53. (2016, TÜFE) Yani Türk lirasının değeri yıldan yıla elde tutulmaya çalışılan kum misali parmakların arasından düşüp gidiyor.

Yakın gelecekte enflasyonun önü kesilecek gibi durmuyor. Geçtiğimiz yıla göre (2016, ÜFE) üreticinin imalatı daha pahalıya geliyor. Henüz fiyatlara yansımadı. Bu gelecek yıllarda enflasyonun hızını yükseltebilir.

Neden yükseliyor peki enflasyon? Dış güçler yüzünden mi? Öyle ya Türkiye ekonomik olarak hafifçe sarsılsa dahi “dış mihraklar”ın Türkiye üzerindeki oyunu diye anılır. Türkiye’de ekonomi çalkalanırken de Batıya karşı kim bilir neler söyleniyor şu anda. Bazen insanların diğer ülkeleri suçlaması için yani dış mihraklar teorisini güçlendirmek için politikacılar tarafından söz konusu diğer ülkelere karşı gerginlikler oluşturulur ki ekonominin rezilliği başkalarına yıkılabilsin. Ancak yazımızın konusu bu değil bu konuda devam etmeyeceğim.

Brezilya reali, Endonezya rupisi, Güney Afrika randı, Hint rupisi ve Türk lirası, bunlar en sorunlu gelişmekte olan 5 ülkenin para birimleri. Yüksek enflasyon, zayıf büyüme, yüksek dış açık gibi ortak özellikleri var. Bütün bu para birimleri küresel problemlerden etkilendi. Ancak Türkiye’nin etkilenmesi çok daha derin oldu. Demem o ki küresel problemlerin etkisi ülkeler üzerinde elbette var ancak Türkiye’nin içindeki bir takım problemler bizi yukarıda ismi geçen ülkelerden daha da kırılgan yapıyor. 

Dipnot: Yukarıdaki ülkeler de “Kırılgan Beşli” diye anılır.

Üretmiyoruz, tüketiyoruz; tasarruf etmiyoruz, harcıyoruz; huzuru tesis etmiyoruz, karışıklık çıkarıyoruz. Ne anlama geliyor bunlar? 

Yani ülkede ürettiğimizden fazlasını tüketiyorsak yurtdışına ödeme yapıyoruz demektir. Türk lirasıyla mı ödüyoruz? Hayır euro veya dolar ile ödeme yapıyoruz. Öyleyse elimizdeki euro ve dolar azalıyor bu da bu para birimlerinin değerlenmesine sebep oluyor. Az olan değerlidir kaidesince döviz Türkiye’de kıymetleniyor. Bu yüzden Euro ödeyerek Avrupa’dan aldığımız çikolatalar 2 lirayken ertesi yıl 3 lira oluyor.

Japonya, enflasyonda Türkiye’nin aksine gösterilebilecek güzel bir ülke. Türkiye her yıl yüksek enflasyon verirken Japonya ise deflasyon ile boğuşuyor yani market fiyatları düşüyor. İnsanlar fiyatlar zaten düşecek diye alış verişlerini erteleyip ekonomiyi durma noktasına getiriyorlar. Yukarıda bahsettiğimiz yüzde 2 bu yüzden önemli. Bunun önüne geçmek için Japonya dağları delip denizin üstüne havalimanı yapmak gibi Türkiye’den daha çılgın kamu projeleri üretiyor. Böylece bu iş yapılırken çalışan işçilerin cebine para koyup, vatandaşlar arasında dönen para miktarını arttırarak, deflasyonun önüne geçmeye çalışıp, ekonomiyi canlandırmaya çalışıyor.

Türkiye de Japonya gibi davranıp köprüler, otoyollar, havalimanları, E5’in kenarlarına diklemesine koyulan çiçekler, hiç bitmeyen kaldırım çalışmaları gibi yatırımlar yapıyor. Tabiri caizse betona para gömüyor. Yani Japonya örneğiyle kıyaslandığında anlaşılacağı üzere bu projeler enflasyonu ciddî oranda yükseltiyor. 

Yapılan projelerde ihaleler hükümete yakınlığıyla bilinen firmalara veriliyor bir kısım zenginleşirken gerisi de fakir kalıyor hatta fakirleşiyor. Bu da “Gelir Dağılımı Eşitsizliği”ni doğruyor. Fakirleşiyor çünkü kullanılmayan köprülere verilen taahhütler gene halkın cebine faturalandırılıyor. Bu paragraf konu dışı.

Huzurun olmadığı, insanların birbirine güvenemediği, dünya standartlarında eğitimli insanın fazla olmadığı, hukukî değerlerin zayıf olduğu ülkelerde ne girişimciler birisine güvenip ortak bulabilir, ne ekonomiye ciddî katkıda bulunabilecek projeler üretebilir ne de projesini hayata geçirirken içinde bulunduğu ülkeye güvenebilir. Türkiye nasıl bir ülke takdir sizin. Küresel endeksleri de lütfen göz önünde bulundurun.

Problemler anlatmakla bitmez. Türkiye’de üç kişi bir araya gelince muhakkak problemleri tesbit edip tartışır. Ancak çözüme odaklanmamız gerekiyor. Lahmacun üretmekte çok iyiyiz ancak ekonomiyi destekleyeceksek dünyaya satacağımız yazılımları üretmemiz lâzım. Bunun için Türkiye’nin süregelen eğitim problemini çözmemiz lâzım. Kanunun gücü şahısların gücünden önde olması lâzım yoksa girişimciler için ortam oluşmaz. Millet olarak har vurup harman savuran modeldeyiz. Saraylar inşa etmek yardımcı olmuyor. Tasarruf etmemiz gerekiyor. Çünkü Türkiye ekonomisi üretim, eğitim, haklar ve özgürlüklere muhtaç olduğu gibi tasarruflara da muhtaç.

Okunma Sayısı: 3736
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı