"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Faslı çocuk ne dedi?

Mustafa Sait ÖNAL
08 Mayıs 2018, Salı 00:56
FAS NOTLARI - 3

“Fakir halktan bahsediyor çocuk. kral vatandaşları destekliyor bir miktar ancak Fakirler ülkede rezil oluyor. sağlık sigortaları yok, hastane masraFlarını kendileri yükleniyorlar. alt tabakanın bir çoğu hayatını kazanabilmek için kötü yola düşüyor. kendilerinden bahsediyor rehber çocuklar, bir şekilde dil konuşarak para kazanıyorlarmış.”

O sırada bir genç yaklaşıyor bize. Bir şekilde muhabbete dahil olmayı başarıyor. İngilizcesi çok iyi olmadığından Fransızcasıyla Muhammed ile konuşmaya başlıyor. Muhammed’e soruyorum “ne konuşuyor?” diye çocuk. Başlıyor anlatmaya. Fakir halktan bahsediyor çocuk. Kral vatandaşları destekliyor bir miktar ancak fakirler ülkede rezil oluyor. Sağlık sigortaları yok, hastane masralarını kendileri yükleniyorlar. Alt tabakanın bir çoğu hayatını kazanabilmek için kötü yola düşüyor. Kendilerinden bahsediyor rehber çocuklar, bir şekilde dil konuşarak para kazanıyorlarmış. Fakirle zengin arasındaki uçurumdan duyduğu rahatsızlığı dile getirirken “Bu ülkeye demokrasi gelmeden de hiçbir şey düzelmez” diye sitem ediyor çocuk.

Gergin Anlar

Ben biraz gergin oluyorum etrafı izlerken. Çünkü bu çocuklara para vermemiz gerekecek. Bu ülkede nefes almak dahi ücrete tabi tutulabilir. Eğer para isterlerse deplasmandayız, etrafta gençler top oynuyor. Bir ıslıkta etrafımızda 30 kişi belirir. Parayı beğenmezlerse tartışmaya başlayan bir millet bu. Kafamda kırk tilki dolaşırken ben bu tepeyi çok beğendiğimi söylüyorum ve bir restoran bilip bilmediklerini soruyorum rahat gözükerek. İki çocuk aralarında tartıştıktan sonra büyük olan bildiklerini söylüyor ve ben de bizi oraya götürmelerini rica ediyorum. Büyük olan, şehirden uzaklaşarak bir sokağa dönerken, şehir merkezinde bir yere götürmelerini istiyorum onlardan. Zaten güvensiz bir ortamdayken şehirden daha da uzaklaşacak değilim. Çocuk sıkılarak yön değiştiriyor ve şehre gidiyoruz. Büyük olan, şehir merkezine daha varmadan bizden ayrılıyor. Biz de Kerim’le baş başa kalıyoruz.

Tajin 

Nihayet şehir merkezine geldiğimizde bize ucuzdan pahalıya bir kaç restoran gösteriyor. Ucuz olanı tercih ediyoruz ve Kerim’e 15 dirhem vererek ondan ayrılıyoruz. Gözümüze kestirdiğimiz restoranın bir masasına oturup mönüyü incelemeye başlıyoruz, Tajin denilen bir yemekleri var burada. Bizim çömlekteki güveç gibi toprak kap içerisinde tavuk, kırmızı et veya balık pişiriliyor. Muhammed ile birlikte 30 dirheme Tajin siparişi veriyoruz ve orada leziz yemeğimizi yiyip dinlenmeye başlıyoruz.

Treni Beklerken

Şehirdeki bir çok yeri gezdik. Bir kaç pazar daha görüyoruz bir kaç cadde boyunca daha yürüyoruz Muhammed’le. Nihayet vakit ilerleyince tren garına gidiyoruz. Nereden baksak dört beş saatimiz var sabah saat 2’deki trenimiz için. Neyseki gar çok lüks ve içeride kafeler var. Bir tanesine geçiyoruz ve vakit öldürmeye başlıyoruz. Ben fotoğralarımın arasından paylaşabileceklerimi seçip, fotoğraf altı yazılarını hazırlarken Muhammed de arkadaşlarıyla görüşüyor. Vakit uzadıkça uzuyor, biz de yoruldukça yoruluyoruz beklerken.

Marakeş’e gidiyor mu, gitmiyor mu?

Nihayet tren vaktimiz gelince perona doğru yürüyoruz. Trende uyuyacağız Marakeş’e kadar. Her şeyi ayarladık, ama düşünemediğimiz bir şey vardı; havanın sıcaklığı. Kompartımana girince fark ediyoruz içerisi biraz serin. Ceketlerimizi giyip yatıyoruz kompartımanda, başkası girmesin içeri diye aceleyle. Tren harekete geçmeden uykuya dalar gibi oluyoruz. Bir kaç dakika geçtikten sonra tren harekete geçiyor yavaş yavaş ve anons başlıyor trenin gittiği şehirleri duyuran. Fransızca duyuru… Muhammed dinleyince panik oluyor birden. Ben Muhammed’in “Yanlış trene bindik” demesiyle gözümü açana kadar Muhammed’in ayağa kalktığını fark ediyorum. Sersemlik kafasına vurmuş olacak, beni de panik içine soktu o sırada. Hızlıca kompartımandan çıktı kondüktörü bulmak için. Trenin Marakeş’e gidip gitmediğini soracak… O sırada tekrar anons sesi duyuldu. Dikkatlice dinlediğimde yol boyu geçecek şehirleri duyduktan sonra nihayet Marakeş kelimesini duyuyorum. Aklımdan geçiriyorum yorgunluk ve uyku sersemliği bu çocuğu ne hale getirdi diye, bir yandan gülerken.

Çok soğuktu, üşüyorduk

Kompartımana geri dönünce Muhammed, ona “Yat uyu, doğru trendeyiz” diyorum. O da yandaki bir esrarkeşe sorarak teyit etmiş hangi trende olduğumuzu. Halbuki binerken zaten ekranda Marakeş yazıyordu. Çantalarımızı yastık yapıp uyumaya başlıyoruz. Bir kaç sefer bilet kontrolü için kondüktör bizi rahatsız ediyor. Sabah yaklaştıkça da havanın soğukluğundan rahatsız oluyoruz. Bir ara baktığımda Muhammed havlusunu battaniye yapmış, küçük havlusuyla bedenini kapatmaya çalışıyordu. Dahiyane fikrini gördükten sonra ben de çantamın fermuarını sıyırarak bütün tişörtlerimi içime giyip havlumu da üstüme çektim. Olmuyordu yine de üşüyorduk. Bir sonraki uyanışımda Muhammed’in ayakkabısını da giydiğini gördüm. Dahiyane fikrini görerek ben de hemen ayakkabımı giydim çözüm olmasını dileyerek. Artık soğuktan nasıl üşüdüysek hava aydınlandığında güneşin perdeye çarptığını görür görmez perdeyi yukarı doğru sürdüm. Çok soğuktu, üşüyorduk. Güneyde çölün kenarındaki ülkeden hiç böyle bir şey beklemiyorduk. Güneşin içeri ısıtmasını bekliyorduk ancak nafile…

Gezi: Mustafa Sait Önal

-DEVAM EDECEK-

Etiketler: fas, mustafa sait önal
Okunma Sayısı: 3998
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı