"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın din adına siyaset için yaptığı uyarılar

Mustafa USTA
24 Mayıs 2015, Pazar
Demokrasi Serüvenimiz / Saltanat - demokrasi mukayesesi (2)

Bir önceki yazımızda demokrasinin önündeki engelleri dışarıdan ve içeriden etmenler olarak sınıflamış ve açmaya çalışmıştık. Sunduğumuz bu sorunlar, siyaset sahnesinde; “dinsizlik adına siyaset” ve “din adına siyaset” hareketlerini netice vermiştir. Bu haftaki yazımızda da din adına siyaset hareketini Bediüzzaman Hazretlerinin bakış açısıyla değerlendirmeye çalışacağız.

Siyaset-i şer’iye’yi tam olarak idrak edemeyenler, şeriatı tamamen siyasetle eş değer görenler ve siyaseti olmazsa olmaz telâkki edenler; din adına siyaset yapmak yolu ile ortaya çıkmışlardır. Bu anlayış, iktidarı önceleyerek, gücü ve otoriteyi eline geçirdikten sonra toplumda şeriatı yaymayı hedeflemiştir. Yani tavandan tabana bir anlayışa sahiptir. Güç ve otoritenin de etkisi ile din adına siyaset sahnesine çıkış yer yer istibdatı netice vermiştir.

Bediüzzaman, bütün bu durumlardan dolayı din adına siyaset yapmanın zararlarına dikkat çekerek, şu sebeplerden dolayı siyaset sahnesine çıkılmaması gerektiğini ifade etmiştir:

1. Şimdiki siyasetin içine yalan, hile ve şeytaniyetin girmesi: Doğruluğun ölmesi ile toplumda güç ve otorite etrafında teşekkül eden “dalkavukluk ve tasannu” artmıştır. Bediüzzaman, din adına bu zeminde siyaset yapılamayacağını ifade ederek, doğruluk ve dürüstlüğün yerine yalan, hile ve şeytaniyetin karıştığını ifade etmiş,” (Sözler, 783, 784) “Siyaset, efkârın âleminde bir şeytandır; istiaze edilmeli.” (Age) diyerek, siyasetin bu şeytanî yönüne dikkat çekmiştir.

2. Yalan ve doğruluk arasındaki mesafenin kısalması: ‘Şu zamanda yalan ve doğruluğun ortasındaki mesafe kısalmış, adeta omuz omuza vermişler, bu sebeple de doğruluktan yalana pek kolay geçilebilmektedir. Hatta siyaset propagandası yaparken yalancılık doğruluğa tercih edilmektedir.’ (Age. 786) Bir Müslüman için doğruluk ise olmazsa olmaz esaslardan biridir. Hal-i hazırdaki siyaset meydanlarında konuşulanların yalan mı doğru mu diye ayırt edilememesi de bunun acı delilidir. 

3. Garazkârane tarafgirliği sebebiyet vermesi: Bu zamanda Allah için sevmek, Allah için buğz etmek anlamındaki “Elhubbu fillah, ve’l buğzu fillah” Rahmânî düstûrunun yerine siyâset için sevmek, siyâset için düşmanlık etmek mânâsındaki “Elhubbu fissiyase, ve’lbuğzu lissiyase” şeytanî düstûru hâkim olmuştur. Bu sebeple de siyaset sahnesine din adına çıkanlar ‘bu garazkârane tarafgirlik neticesi olarak; dindar birini, siyasî fikrine muhalif diye kâfir yerine koyabilmekte ve kendi fikrinde olan bir münafığı, hürmetkârane medh edebilmektedir.’ (Mektubat 451) Diğer taraftan din adına siyaset sahnesine çıkanların dini kendi malı gibi görmeleri, kendi fikrinden olmayan salih bir kimsenin dinsiz olarak nitelendirilmesine sebebiyet verebilmektedir.’ (Sünûhat 65) 

4. “Hakaik-i imaniye ve Kur’âniye’nin propaganda-i siyaset yapılma ihtimali: Din adına siyaset sahnesine çıkanlar, siyaset meydanlarında dini unsurları propaganda-i siyaset yaparak avamın nazarında elmas değerindeki hakikatlerin cam şişeleri hükmüne inmesine sebebiyet verebilmektedir. Siyaset meydanlarında Kur’ân, tesettür vb. değerlerin propaganda aracı olarak kullanılması o elmaslara âdi şişeler nazarıyla bakılmasına sebep olmaktadır. Bundan dolayı din adına siyasette dini unsurların propaganda-i siyaset yapılması ile hakikatlere zulmedilecek ve kıymetleri aşağı düşürecektir. 

Bu siyasî akım, dinsizlik adına siyaset yapanların bir yansıması gibi antidemokratik uygulamalarla farklı bir versiyonda kendinden olana yaşama hakkı tanımaktadır. Bütün bu sebeplerden dolayı Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri bir kısım Sahabeler ve onlara benzeyen mücahidinden, Selef-i Salihinden başka, siyasetçilerin ekserce tam müttaki dindar olamayacaklarını ve tam ve hakikî dindardan da, müttaki olanların, siyasetçi olmayacaklarını ifade etmiş (Emirdağ Lâhikası. 53) ve Müslümanların asıl vazifesinin iman hizmeti olduğuna dikkat çekmiştir.

Okunma Sayısı: 2854
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı