"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şeriat istibdadı reddeder

Mustafa USTA
22 Mart 2015, Pazar
Cumhuriyet - Şeriat yazıları (2)

Meşrûtiyet, bir başka deyişle cumhuriyet, ülkemizde yoğun tartışmaların yaşandığı kavram olarak karşımızda duruyor. Bir önceki yazımızda Osmanlı Devleti’ndeki Meşrûtiyet telâkkisi ve Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin ortaya koymuş olduğu ölçülere değinmiş ve gündemimize tekrar taşınan istibdat ve cumhuriyeti bu ölçülere bağlı kalarak açmaya çalışmıştık. I. ve II. Meşrûtiyet ilânından sonra 1923’te de Cumhuriyet ile tanışan ülkemiz bu yıllarda ve bu yıllardan sonra da tam mânâsı ile bu kavramları uygulama alanı bulamamıştır. Geçen yazımızı okuyanlar ‘Bu ülkede zaten meşrûtiyet var, bize neden istibdattan ve tek adamcılıktan bahsetme gereği duyuyorsun? Bizlerin de seçme ve seçilme hakkı var.’ diyebilirler. Elimizden geldiğince izah etmeye çalışalım.

Evvelâ izahına çalıştığımız nokta Meşrûtiyet-i Meşrûa’dır. Yani şer’i, şeriata uygun olan meşrûtiyettir. Bunun özü olan hürriyet ve adâlet kavramlarının açılımı da bu ölçüye bağlıdır. Bunun uygulanması ise hakikî cumhuriyetin yaşanmasına vesile olacaktır. Aksi takdirde içi boşaltılmış mânâsız isimden ve resimden ibaret olan cumhuriyeti yaşamak durumunda kalırız. Öte yandan nasıl ki; hâlâ kraliyetin olduğu bazı ülkelerde ismin ötesinde demokrasi ve insan hakları oldukça gelişmiş olduğu gibi,  isimde cumhuriyet, tatbikatta istibdatın hâkim olduğu, kişilerin yüceltilmesi ile sınırsız yetkilerin tanındığı ve önünün alınamadığı durumlar da vakidir. Hal-i hazırda âlem-i İslâm’da bunun birçok örneğini görmek mümkün. Bu durumun bir örneğini de ülkemiz teşkil ediyor. Bazı dönemlerde tek adamcılık anlayışının hâkim olduğunu yaşanan uygulamalar, hukuksuzluklar ve darbeler ile görmek mümkün.

Tam mânâsı ile hâlâ cumhuriyetin gelememesinin sebeplerini ise Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin de ifade ettiği üzere;  vahşet, cehâlet ve husûmetin olduğunu ifade edebiliriz. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri bu sebeplerden dolayı cumhuriyetin bizden korktuğunu ve tamamen gelmediğini ifade eder. (Bkz. Münâzarât) Dolayısıyla tam mânâsı ile bir cumhuriyetin yaşanabilmesi için cehaletin ilim ile bertaraf edilmesi ve husûmet ve düşmanlıkların ortadan kaldırılması ve bu vesileyle de her bireye hürriyet hakkının tanınması gerekmektedir. Sorun olarak görülen birçok unsurun da bu yolla ortadan kaldırılması, tabandan tavana fıtrî bir hal ile mümkün olacaktır.

Meşrûtiyet dönemi ile başlayan ve bugüne kadar gelen tartışmalarda toplumun bir kesiminde şeriatın yanlış telâkkisinin tek adamcılığı masumlaştırdığını ve istibdata farklı mânâlar yüklediklerini de ifade etmek gerekir. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri ise; “Şeriat âleme gelmiş, ta istibdadı ve zalimane tahakkümü mahvetsin” şeklindeki ifadesi ile, şeriatın tek adamcılığı ve istibdatı kaldırdığını ifade etmektedir. Zira Şeriat insanları yalnız ve yalnız Allah’a kul olmaya dâvet eder. Diğer taraftan insanların keyfi tahakküm ve baskıdan kurtulmalarını öngörür. Zira istibdatın olduğu yerde baskı olacak ve en nihayetinde keyfi uygulamalar ve ölçüleri belli olmayan güç ile diğer insanları kendi istediği gibi şekil verme ve kendisine sonsuz hürmet gösterme durumu ile karşı karşıya bırakacaktır. Bu da âdeta bireylerin bir kısmının bu güç ve otoriteye kulluk derecesine varan biatını netice verecektir. Şeriat ise bunu ortadan kaldırmış ve yalnız Allah’a kul olmayı öngörmüştür. Bu sebeple Müslüman dahi olunsa eğer istibdat kendini hissettiriyor ise bu kesinlikle şeriata uymayan bir durumdur ve bilhassa ehl-i imanın bu duruma azamî dikkat etmesi gerekmektedir. 

“Tarihimizde eğer cumhuriyetin ve istibdatın ortaya koyduğu eserlere bakacak olursak; ne kadar iyilik varsa, cumhuriyetin ziyâsından; ne kadar fenalık varsa, ya eski istibdâdın zulmünden yahut cumhuriyet nâmıyla yeni bir istibdâdın zulmündendir.’”(Bkz. Age) Buna örnek isteyenlerin ise uygulamalara ve neticelere bakmaları yeterli olacaktır. 

Okunma Sayısı: 1818
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı