"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Anne kalbi

Muzaffer KARAHİSAR
03 Mayıs 2016, Salı
Yaşlı kadın hayatın yükünü, sıkıntısını omzuna yüklenmiş, çilesini çekmiş, acısına katlanmış, ömür törpüsü çocukları için her meşakkate katlanmış.

Onlar yetişmiş, büyümüş, evlenmiş, iş-güç sahibi olup yuvadan uçmuşlar… Hayatının hikâyesini anlatırken yıllardan kalan yorgunluk, yüzünden, bakışlarından, sözlerinden okunuyordu. Sanki tahrip olmuş, yanmış, yıkılmış bir harabeden dumanlar yükseliyordu. Karşımda yakınları tarafından kadre uğramış, haksızlığa maruz kalmış, yanmış bir yüreğin terennümlerini, vefasızlıkların kelimelerle ifadesiydi...

Kızmış, kırılmış, darılmış, gücenmiş, gözyaşlarını içine akıtmış. Çoğu zaman “Ben anneyim, bu bana yapılır mı?” diye kendi kendine sızlanmış, seslenmiş. İki kelam söz, bir selam, bir tebessüm beklemiş çocuklarından günlerce. Kendi yavrusu, ciğerpâre evladı, canının parçası olarak sevgiyle, şefkatle, merhametle her türlü yokluklara, zorluklara karşı göğüs germiş, babalarının yokluğunu hissettirmeden hayata hazırladığı insanlar, geriye dönüp bakmamışlar bile.

Kardeşler arasındaki rekabet, incir kabuğunu doldurmayacak bahaneler, kıskançlıklar, kırgınlıklar anne ile olan ilişkilere de sirayet etmiş. Onların arasındaki ihtilafı kaldırıp birlik beraberliği, kardeşliğin gerektirdiği samimiyeti ve sevgiyi tesis etmek için büyük büyüklüğünü bilmeli, küçük küçüklüğünü anlamında yapıcı, yatıştırıcı, uzlaştırıcı gayretlerinin sonunda taraf olarak telakki edilen anneden hepsi uzaklaşmışlar…. Toprağa düşen ve birleşmeyen su damlacıkları gibi her biri bir yere dağılıp gitmişler…

Yıllarca çocuklarının problemleriyle, derdiyle, çilesiyle hayat tükettikten sonra yaşlı, hasta ve muhtaç bir anne, yalnızlığın, ihmalin, istiskalin ve unutulmuşluğun kederleriyle ömür tüketirken umre yolculuğuna niyet ediyor….

Zamanın ve fani dünyanın vefasızlıkları, malın, mülkün, evladın faydasızlıkları, manevi dertleri, çaresizlikleri onu arayışa yöneltiyor. Huzura, huşuya gerçek dosta ihtiyacı olduğu bir zamanda bütün dertlerin dermanı, hastalıkların şifası, ebedi sevgiliye, kâinatın yaratıcı yüce Rabbimize iltica etmiş; kalbini, gönlünü O’nun şefkat ve merhametinden medet umarak...

Gözyaşlarıyla yaptığı yolculuğun sonunda Kâbe’ye vâsıl olur. Tavafta dua ile niyaz ile el açıp yalvarır. Fani, kısa, faydasız ömrünü baki, uzun, faydalı ve meyvedar yapmanın yolunda Hakk’a müteveccih olmuştu. Geride bıraktığı faniler aklından geçiyor bir bir… Hepsini terk edip unutmayı düşünüyor. Çocukları aklına düştü. Biraz durakladı onları atmak, unutmak ve silmek mümkün değildi. Anne kalbi, her şeyi bir tarafa bırakarak şefkat ve merhamete geldi… Duaya başladı:

“Allah’ım! Gaflet ile geçen ömrümün nihayetinde günahlarımla sana geldim. Sana döndüm, bütün kalbimle ve samimiyetimle sana yöneldim. Affını, mağfiretini, rahmetini istiyorum. Her şeyi, Senden istemem, beklemem gerekirken başkalarından, senin yarattıklarından, çocuklarımdan umdum. Onların vefasızlığına kızdım, kırıldım, darıldım, hatta beddua bile ettim!..

Yanlış yaptım, kusur işledim. Şimdi pişmanım! Nâdim oldum. Beddualarımı duaya, hatalarımı sevaba çevir. Ne verirsen Kendi kapından, rahmet hazinenden ver. Onları ben affettim, sen de affet! Onlara hakkımı helal ediyorum. Onları koru, iyilik üzerine kalplerine hidayet, İslam, iman şuuru ve samimiyeti ver...” Dualar arşa doğru çıkarken, pişmanlık gözyaşları Kâbe’nin mermerlerine döküldü.

Epey zaman sonra, hastalanır, hastaneye yatar. Çocuklar, taburcu olan annelerini huzurevinde ziyarete gelirler. Hepsi mahcup, çekingen ve hatalarının suçluluğuyla başlarını önlerine eğerler. 

Yaşlı kadın: “Çocuklar size hiç kırılmadım, üzülmedim. Hepinize hakkımı helal ettim. Size Beytullah’ın huzurunda dualar, niyazlar ettim. Sizi çok seviyorum, Allah’a emanet ediyorum. Maaşımdan size yardım etmediğimi zannederek bana küstünüz. Sizin evli ve fakir olan çocuklarınıza gizlice yardımlar ettim. Koruyup kolladım…” 

Annesinden onca zamandır ayrı kalan, gelmeyen, bakmayan, ihmal eden kardeşler, azar bekledikleri annelerinden; güleryüz, tatlı dil ve gördükleri hoşgörü karşısında birbirlerinin yüzüne mahcubiyetle baktılar. Sevinçle gülümsediler…. Arkasından sıcak, tatlı, samimi sohbetler… Hatıra ağırlıklı, kahkaha dolu muhabbetler başladı...

Okunma Sayısı: 2807
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı