"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bahar kokusu

Muzaffer KARAHİSAR
12 Mart 2019, Salı 00:49
İnsan dimağında yer etmiş bahar kokusu vardır.

Başka rayihalar, misk ü amberler, tütsüler güzel ve hoş kokular bahar kukusunun yerini dolduramaz. Bir de bahar coşkusu yer etmiştir gönlümüzde. Ümitlerle, sevinçlerle tabiatın yeniden doğuşu, dirilişi, uyanışı pırıl pırıl bir dünya müjdeler ruhumuza. Bahar, yeni bir hayatın penceresini açar ufuklarımıza. Her şey kıpır kıpar canlanmanın mutluluğunu tadar, hazzını yaşar. 

Her şey başka güzellikle arzı endam eder baharda. Güneş ışıltılarıyla yağmur damlacıkları hayat verir, burcu kokulu toprağa. Göklerin mavilerini gökkuşağı sarar sarmalar. Filizlerinin boy attığı ağaçlar gelinliklerini giyer, renklerin yeryüzünü süslediği, çiçek mevsiminin adıdır bahar. Canlı, sevinçli, şevk ve heyecan dolu ışıl ışıl bir aşk ve istiğrak dünyası baharda açar kapılarını.  

 “Bizim melmekette bahar gelmiştir.” Diye doğu şivesiyle baharı tarif eden Iğdırlı Şevket Amca’nın hasretle yad ettiği sözlerden çıktı yukardaki satırlar. Özlediği memleketinin bahar güzellikleri, belli ki hayallerini, hülyalarını, rüyalarını, umutlarını süslüyordu. Salondan odaya geçtik. Çaylarımızı yudumlarken çocukluktan itibaren ileri yaşa kadar Iğdır’ın köyünde tabiatla, hayvanlarıyla geçirdiği ömründe yer alan platonik bir dünyaya beraber uzandık.   

“Gün biter, sürü yatar ve sararan bir ayla, Çoban hicranlarını basar bağrına yayla.” Şiirde olduğu gibi uzun uzun anlattı. Sonra, özgürce yaylalarında dolaştığı Şarki Anadolu’nun dağlarından, bağlarından kopup gelmiş, dört duvar arasında yaralı bir ceylan gibi hissetmiş olacak ki yaylaların ve bereketli toprakların insanlara bahşettiği gönül zenginliklerinden yoksullara, yolculara sunduğu ikramlara geçti…

Bir noktaya dalarak biraz durakladı. Rahmetli vefat edince yer, zaman ve şartların değiştiğini anlattıktan sonra bu dünyada her şey boş ve yalanmış! Dedi. Bu sözlerinden en ücra bir yerdeki o güzelim köyüne gitmek, görmek arzusunun Kafdağı’ndan aşmak kadar imkânsızlığına inanmıştı. Yemyeşil yaylaları, gür ormanları, çiçekli yaylalarıyla memleket özlemi rüyalarını süsleyen bir ukte ve ütopya olarak içinde duracağını ifade ile hayatın gerçeklerine döndü. 

Kendisini toparladı ve “Gerçi burası da iyidir. Huzurevi olmasaydı ne yapardım!” Dedi. Arkasından ekledi: “Buralarda da bahar güzeldir. Karşı dağların zümrüt yamaçları, bağlar, bahçeler her taraf çiçeklerle dolar yakında. Güzel yurdumuzun her köşesi cennet vatandır.” diye sözü bağladı.

Şevket Amca’ya bu köşede yer almış “O ağacın hikayesi” başlıklı yazıyı okumuştum. Sükunetle başını eğip dikkatle dinledi. Orada geçen: “Böyle bir atmosferde başlamıştı, o ağacın hikayesi. O yaşlı ağaç beni çok etkilemişti. Yaşlı bir insanın halet-i ruhiyesini tasvir ediyor gibi gelmişti bana... “Beyaz saçları, sakalı, sigara isiyle bir kısmı sararmış bıyıklarının ve çatık kaşların örttüğü yüzün geride kalan yanaklarında, alnında ve kalın göz halkalarındaki çok derin çizgilerle şekillenmiş bir yaşlı yüzündeki umutsuz, durgun ve derin bakışları; zayıf, ince, damarları meydana çıkmış elindeki güçsüz, titrek parmaklarının işaretleri…”

“Demek Müdür Bey, yaşlı ağaçlar insanlara benzermiş ha… o zaman bizler de ağaçlara benzeriz. Önümüzdeki hafta 18 Mart Yaşlı Haftası. Akın akın okul çocuklar bizi ziyarete gelirler. Onlar bizim çiçeklerimiz değil mi?” Yorum yapmadan yüzüne öylesine baktım… Sözlerine devam etti: “Geçici olan her şey boştur… Bizim solmayan çiçeklerimiz, meyvelerimiz yaptığımız iyilikler, ibadetler ve hasenatlardır… Hu sinemden sonra ahirette faydası olmayan her şey boştur…”

O gün, yaşlı dünyamızın her sene sunduğu ter-ü taze bahar kokusunu dimağımızda hissederken; saf bir Anadolu insanının gönül dünyasına işlemiş bahar güzelliklerini hatırlarken O’nun hislerini, duygularını, özlemlerini beraber yaşamıştık.

Okunma Sayısı: 1992
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı