"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın mektubu

Muzaffer KARAHİSAR
20 Nisan 2021, Salı
Emirdağ Lâhikası 115. Mektup’ta Bediüzzaman, hastalığının en ağır şartlarında ve tahammül sınırlarının üstünde, ölümü beklerken, Leyle-i Kadir’i ihya edemeyeceğinin ıztırabını yaşıyor.

O mektup Risale-i Nur’dan iman, ihlâs, ilim, tevhid, zikir, duâ şefkat, merhamet, marifet ve muhabbetullah sırlarıyla tezyin edilmiş bir hazinedir.

Mektupta Allah’ın adıyla ve her şeyin O’nu övüp tesbih ettiğini bildiren âyetten sonra ebedî rahmet ve bereket temennisiyle selâmladığı talebelerine “Aziz, sıddık kardeşlerim” hitabından sonra bahsedeceği hususlara münasip ifadelerle mektup başlar.

Bütün mektuplarında selâm ve duâ ile beraber edebi, sıcak, samimî, ifadelerle ve lâtif taltiflerle (bazen de tariz, tembih, ikaz da olabilir) muhatapların nazarları, ifade edilecek hakikatlere hazırlar. İman ve Kur’ân hizmetlerine dair birçok meseleyi, ölçüleri, düsturları, dersleri ve işaretleri kısa, öz veciz sözlerle hülâsa eder. 

İnsan hayatında karşılaştığı müşkülat, musîbet, haksızlık, zulüm, zorluk ve sıkıntılara karşı Allah’a iman, intisap, tevekkül, teslimiyetle ve sabırla manevî kazançlarla kuvve-i maneviye takviye edilerek en ağır şartlarda dahi her nevi sıkıntıya karşı çarenin bulunduğunu ders verir. 

“Bir zaman ehl-i dünya beni her şeyden tecrit ettiklerinden beş çeşit gurbetlere düşmüştüm. Ve ihtiyarlık zamanımda kısmen teessürattan gelen beş nevi hastalıklara giriftar olmuştum.” 1 sözlerinin peşinden tiryaklar, çareler anlatılır. 

Mektupta Ramazan-ı Şerifin yirmi yedinci gecesinde zehirlenmekle şiddetli bir mide rahatsızlığı ile birlikte bütün duygularını, hissiyatını da etkileyen maddî, manevî hastalığa maruz kaldığı anlatılır. O hasta hali ve şefkat hissi ile bütün canlıların çektiği elemleri, acıları hatırlar ve kendi hastalığından fazla onların acılarını ruhunda hisseder ve çaresiz bir üzüntüye maruz kalır.

Ağır hastalık içinde ayrıca seksen seneyi geçen ömrünün sonunda seksen sene manevî bir ibadeti kazandıran Leyle-i Kadri lâyık-ı veçhile ihya edemeyeceği hüznü, sıkıntısı ve ümitsizliği içindeyken “Âyet-i Hasbiyenin bir sırrı imdadıma yetişti.” 2 Vücudunu ve duyguların saran sıkıntılardan “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.” 3 ile umulmadık bir şekilde ferahlayıp, dayanma gücü bulmuş. 

Bu kısa mektupta âyet ve hadislerin işaret ettiği hakikatlere atıflar yapılır. “…Güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde ediyor…” 4 ve “…her canlı şeyi sudan yarattık…” 5 Besmele ve Fatiha’da Rahman ve Rahim isminin yeryüzündeki tecellisiyle mahlûkatın şefkat ve merhamet mazhar bütün canlıların secdeleri, şükür, zikir, tesbih, ibadet ve istianeleri, nizam ve intizamla idareleri anlatılmaktadır.

Risale-i Nur’dan birçok ölçüler, düsturlar, tevhid delilleri naza verilir. Elhüccetü’z- Zehra’da ve Nur Âleminin Bir Anahtarı ve Dördüncü Şuâ Risaleleri’nde izah edilen âyetlerin manaları, sırları, hakikatleri; ayrıca Cenab-ı Hak, şefkat ve merhametiyle iman, ihlâs ve sabırla şükreden hastalara verdiği mükâfat ve sevaplar Hastalar Risalesi’nde izah edildiği, hatırlatılmış.

İştirak-ı Amal-i Uhreviye sırrı ile “Ve en son ömrümde en ziyade kıymettar mânevî bir hazineyi kaybetmekteki mânevî eleme karşı, Nur’un has şakirtlerinin her birisi şirket-i mâne- viye sırrıyla umum namına dahi duâ ile ve amel-i sâlihle çalıştıkları” 6 nazara verilmiştir…

O gece bütün mahlûkatın küllî ibadetlerine, istikametteki ehl-i hakikat ve ehl-i imana manevî refakat etmekle onların duâlarına ve dâvâlarına tasdik suretinde âminlerle iştirak ederek hissedar olmanın küllî sırrı, Üstadın imdadına yetişmiş. 

Şöyle diyor: “Gayet hasta, zaif, meyus bir halde, cüz’î bir hizmet edememekteki mânevî elîm hastalığıma öyle bir tiryâk oldu ki, ben hakikaten en sağlam hallerimde ve en genç zamanlarımda, en zevkli ve lezzetli evradımda bulamadığım bir mânevî süruru hissettim. Ve hadsiz şükür edip, o dehşetli hastalığıma razı oldum.” 7 Ve “Bütün zamanlardaki Ramazan aylarının dakikalarının âşireleri adedince, Allah’a hamd olsun, dedim.” 8 sözleriyle mektubu bitiriyor.  

O mektupta, fehim ve idrakimin aczi ile ulaşamadığım daha çok derin imalar, ince işaretler, sırlı izahlar, güzel hakikatler vardır…

Dipnotlar

1. Şuâlar, Dördüncü Şuâ.  

2. Emirdağ Lâhikası, 115. Mektup.

3. Âl-i İmran Sûresi, Âyet 173.

4. Hac Sûresi, 18. Âyet.

5. Enbiya Sûresi, 30. Âyet. 

6. 7. 8. Emirdağ Lâhikası, 115. Mektup.

Okunma Sayısı: 2239
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    20.4.2021 14:39:29

    Allah razı olsun..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı