"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bitmeyen yol ve yolculuk

Muzaffer KARAHİSAR
01 Aralık 2015, Salı
Geçici kaldığı yerden uzaklarda bir yere gönderilmek üzere yola çıkarılıyordu.

Hasta nakil arabasına itinayla yatırdılar. Araç hareket ettiğinde gönüllüsü, görevlisi herkes omuzlarından ağır bir yük kalkmış gibi derin bir nefes aldı, selamlaşıp vedalaştılar. 

Hızla yola koyulan arabanın pencerelerinden son defa Edremit’e bakmaya çalışsa da akşam karanlığında apartmanların son katlarındaki bacalardan yükselen dumanlardan, minarelerin alemlerinden, sıra sıra kavaklardan başka bir şey görünmüyordu. Rüzgârın önünde o kavaklardan savrulan bir yaprak gibiydi.

Yokluğun, çaresizliğin, yaşlılığın, hastalığın ve kimsesizliğin mahkûmu gibi diyar-ı gurbete giden yolculuğun hüznü çökmüştü içine. “İnsan eskisi böyle oluyormuş demek!..” Diye geçirdi içinden. Hayıflandı ve üzüntüsünü içine gömdü. Gerçi yalnızlığa, acıya, çileye ve mahrumiyetlere yabancı değildi. 

Hiç evlenmemiş, münferit bir hayatın bütün yönlerini görmüş, sıkıntılarını yaşamış, acılarını tatmıştı. Aynı sofraya oturup ekmeğini paylaşacak gönül dostunun sıcak ve samimi sohbetini, muhabbetini tatmamış, bilavelet ömür tüketmiş ve mukadder sona gelip dayanmıştı. Epilepsi hastalığı ve bir gözündeki sakatlık bu yaşa kadar her yerde önünü kapatmış, onu her musibette sabra, tahammüle ve katlanmaya zorlamıştı. İsyan nedir bilmezdi.

Sadece uzaklarda bir yerdeki huzurevine yerleşmek için gittiğini biliyordu. İçinden geçen karmaşık duygular, tereddütler, hüzünler, korkular, kaygılar olsa da her zaman olduğu gibi çaresizce kadere rıza göstermek ve teslim olmaktan başka çarede görünmüyordu. Devletimiz benim gibi acuzeye sahip çıkıyor, bakıyor, ilgileniyor ve ihtiyaçlarımı karışılıyor, ne yaparlarsa benim iyiliğim için yapıyorlar, düşüncesiyle yolculuğun iyi ve olumlu tarafını görmeye, ferahlamaya çalışıyordu.

Gecenin karanlığında yolculuk uzadıkça zihninde geçmişin acı tatlı hatıralarını bitirmişti. Durmadan, dinlenmeden yol alan hasta nakil arabası onu salladıkça uyku tutmuyor, derin düşüncelere, hayallere, hülyalara dalıyordu. Gideceği yeri merak ediyordu. 

Nasıl bir yer acaba, insanlar orada ne yaparlar, nasıl davranırlar, nasıl vakit geçirirler? İçinde bir burukluk, göğsünde sıkışma, boğazında hıçkırık düğümlendi, yutkundu, tasalandı. Tekrar kederlense de “A hoş geldiniz, ne iyi ettiniz de geldiniz. Sizi bekliyorduk, buyurun, şeref verdiniz!” Diyecek halleri yok ya. Kendini aşırı uçuk ve tozpembe beklentilerden uzaklaştırıp hayatın gerçeklerine çekmeye çalışıyordu.

Gecede, geceye benzeyen duygu yoğunluğundan kurtulmak için her zaman olduğu gibi boşver, her şey olduğuna varır. Üzülmek bir şey değiştirmez. Hak var hayırlısı var, diye tebessüme ve ferahlamaya zorladı kendini. Olayları gülerek, rıza ile karşılayınca her şeyin iyi tarafını görmek asra yakın hayat tecrübesi ders vermişti ona. Bütün acılara ve çaresizliklere karşı iman, dua ve sabırla tahammül etmeyi düstur edinmişti. En büyük sığınak ve teselli kaynağını içindeki sabır gücünde ve iman metanetinde bulmuştu.

Sıcak bir ortamda güleryüzlü insanların bulunduğu devletin şefkatli elinin varlığını, huzurunu ve güvencesini ancak bir hafta tadabildi. Edremit’ten kader rüzgârının savurduğu yaprak süzülerek kimsesizler mezarında her fani gibi toprakla buluşmuştu. Son yolculuğunda yanında beraber götürdüğü ubudiyeti ve iyilikleri hariç; yakını, malı, kıymetli eşyası ve parası yoktur, diye tereke kayıtlarına geçmişti.

Bir garip yolcunun aynasında kendimizi iyi mukayese edersek, zenginliğimizin ve fakirliğimizin ölçülerini fark edebilir, nefsimize belki de iyi bir ders çıkarabiliriz. 

Okunma Sayısı: 1231
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı