"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bütün hayırlar Allah’tan

Muzaffer KARAHİSAR
20 Eylül 2016, Salı
Bütün hayırlar, iyilikler, icatlar, kemaller, güzellikler Cenab-ı Hakkın rahmetinden ve inayetindendir.

Şerre sebep olmak cüz-i irademizle, kendi ihtiyarımızla tercih etmemizin neticesidir. Yaptığımız güzel fiillerde, başardığımız her hizmetlerde fail kendimizmiş gibi nefsimize vermek, mübalâğalı övgüler beklemek yanlıştır.  

Her şeyde faili mutlak olan mülkün sahibini tanımalıyız. Allahın kudretini, azametini, ilmini, iradesini ve tesir-i hakiki Rabbül âlemin olduğunu unutmamalıyız.  “SüphanAllahi  ve bihamdihi - süphanAllahil azim.” Dilde hafif, mizanda ağır ve Allah indinde en kıymetli zikri sık sık tekrar etmeliyiz.

 Şerlere ve günahlara sebep olan tavrımız, hareketlerimiz, söz ve fiillerimiz için tövbe kapısı açık olduğundan imanla, ihlâsla, samimiyetle ve pişmanlıklarla hatalarımıza, kusurlarımıza ve günahlarımıza tövbe etmeli, Rabbimizin şefkat ve merhametine sığınmalıyız.

Eskiler anlatırlar. Yaşlı bir tüccar, ticaret için adil bir padişahın ülkesine gider. Ticaretle meşgul olurken O’nun bulunduğu şehirde bir hırsızlık vakası olur. Zaptiyeler hırsızı ararlar, tararlar bulamazlar. 

Sonunda yaşlı tüccarı götürürler. Sorgularlar ve suçu itiraf etmesi için zorlarlar. Sonunda zavallı ihtiyarı hırsız yakaladık diye zindana atarlar. Zaptiyeler meçhul kalmamış bir hırsızlık vakasını sonuçlandırmış olmanın gönül rahatlığıyla bırakır giderler.  

Zavallı yaşlı tüccar, kimi kimsesi olmayan bir gurbet eldeki zindanda çaresiz kalır. Bütün samimiyetiyle acizliğini, fakirliğini, çaresizliğini ve kimsesizliğini vesile ederek Allaha elini açar ve yalvarır:

 “Allah’ım sende biliyorsun ki diyar-ı gurbette, haksız yere atılan bir iftira nedeniyle zindandayım. Benim halimi senden başkası bilmiyor. Derdimi anlatabilecek kimsem yok buralarda. Senin yardımından başka kimse beni kurtaramaz. Sana inandım, senden yardım istiyorum. Sen kimsesizlerin, masumların, mazlumların, gadre uğramışların sahibisin. Her hayır senin elinde, her kurtuluşun sebebi senin tahtında, her şey senin tasarrufundadır….”

Mağdur olan yaşlı tüccar, hulus-i kalple dua ettikten sonra aç, sefil kaldığı zindanda bir kenara yaslanıp uyuya kalır. Rüyasında o ülkenin padişahını işkence çekerken görür. Atların arkasına bağlamışlar, hem atlara hem padişaha kamçı vurup sürümüşler. “Bu zavallı, yaşlı garipten ne istiyorsunuz?” Diye durmadan soruyorlarmış.

Aynı rüyayı padişah da görmüş ve kendisine yapılan işkenceyle uyanmış. Tekrar yatınca rüyasında aynı işkence devam etmiş. Kalktığı zaman kendi sırtında kırbaç izlerinin kızarıklığını görünce vezirlerine durumun araştırılması için yaşlı adamı tarif etmiş. Çabuk bulunup getirilmesini söylemiş.

 Yaşlı adamı huzuruna getirmişler. Meseleyi sormuş, soruşturmuş.  Haksız yere suçlanıp iftiraya maruz kaldığını bu yüzden hapse atıldığını, ceza çekmek üzere zindana mahkûm edildiğini öğrenmiş.

Vezirlerin, zaptiyelerin, devlet erkânının huzurunda yaşlı adama yapılanın haksızlık olduğunu söylemiş.  Kendisine yapılan zulüm ve haksızlıktan dolayı yaşlı adamdan özür dilemiş. Bir kese altın ile taltif etmiş. 

Ayrıca eline birde ferman yazıp mühürlemiş. Fermanda: “Bu yaşlı kişi ülkemin neresine giderse hiçbir kötülüğe, haksızlığa, zulme maruz bırakılmaya.. Hangi diyara vasıl olursa olsun benim himayem altındadır.” Yazmaktadır. Yaşlı adama bunları verdikten sonra hakkını helal et, hayırlı yolculuklar diye uğurlamak istemiş.

Yaşlı adam hakkını helal etmiş. Altın kesesini almış, teşekkür etmiş. Fermana gelince, kabul edemeyeceğini bildirmiş. Padişah buna içerlemiş ve sebebini merak etmiş. Herkesi şaşkına çeviren yaşlı adamın cevabı çok düşündürücü:

“Ben senin ferman yazdığın kağıt parçasını ne yapayım. Esas benim ferman sahibim, her zaman her yerde hazır ve nazır. Haksızlık ve zulme uğradığımda el açıp dua edince, seni atlara sürükleterek uyaran, beni kurtaran Rabbim, insanların görmediği yerde bile bana yardım ve inayet eder. O’na dayanır, güvenir tevekkül ederim. O’ndan yardım dilerim. Her hayır O’nun elindedir. Haydi, Allaha ısmarladık!” Der. 

Yaşlı adam, bineğine atlar yola koyulur.  İnsanların ibretle, hayretle, mahcubiyetle bakışlarını arkada bırakarak uzaklaşır, gözden kaybolur. 

Okunma Sayısı: 2059
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı