"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dert ve derman

Muzaffer KARAHİSAR
06 Eylül 2016, Salı
Asrımızın insanlara zehirli bal hükmünde sunduğu dünyevîlik hastalıkları, günahları, haramları, kusurları içinde farkına varmadan bocalayıp duruyoruz.

Sırf dünya için yaratılmışız gibi bütün gücümüzü, kuvvetimizi, kabiliyetlerimizi, hayallerimizi, umutlarımızı… Kabrin bu tarafına hasrederiz. 

Hayatımızı adadığımız, onca emek sarf ettiğimiz meşgalelerin içinde karşımıza çıkan olumsuzluklar hiç bitmeyecek bir girdap gibi ruhumuzu, maneviyatımızı karartıp esir alır. Sanki dünya başımıza yıkılmış gibi acılar, elemler, kederler bütün varlığımızı karamsarlıklarla sarar, sarmalar.

Hadiseler karşısında alabildiğine zayıf, aciz ve çaresizliklerle uğraşırken biri tam bitti derken, hiç beklemedik başka bir sıkıntı kapımızı çalar. Yeni baştan uğraşır, didinir sorunları çözmeye, işleri yoluna koymaya çalışırız. Her dert, arkasında onca yorgunlukları, huzursuzlukları, sıkıntıları ve boşa geçen hüzünlü zamanları armağan olarak bırakır gider.

Geçmiş yıllara baktığımızda bizleri çok üzen, hayli meşgul eden, uğraşıp didindiğimiz maneviyatımızı karartan, hayatımızı çekilmez hale getiren sıkıntıların geçici olduğunu sonradan anlarız. O günkü şartlar içinde çok büyüttüğümüz, en büyük bela ve musibet olarak algıladığımız hadiselerin hiç de o kadar ehemmiyeti olmadığını görürüz. Dudak büker güler, geçeriz.

Aslında biz neyiz, kimiz? Gibi soruları kendimize sormalıyız. Hayatta hiç bir şey rastgele, tesadüfen ve başıboş değildir. Eşref-i mahlûkat olarak bizleri yaratan Rabbimin ilmi, iradesi, kudreti bütün kâinatı kuşatmıştır. Her şeyin takdiri onun elinde, her derdin devası, her hastalığın şifası O’ndadır. 

Bir musibet geldiğinde elbette sebeplere müracaat edeceğiz, çözüm yollarını arayacağız. Ancak Allah’ın lütfunu, yardımını ve üstesinden gelmek için maneviyatımızı inancımızla, imanımızla, tevekkül ve teslimiyetle yüksek tutmalıyız. Esas musibetin, dine gelen musibet olduğunu unutmamalıyız.

Allah’ın inayeti ile o badireden kurtulacağımıza inanmalıyız. Bizi üzen ve sıkıntıya sokan dertlerin içinden başımızı kaldırıp Rabbimize yönelmeliyiz. O anları dua, istiaze, iltica ve teslimiyet zamanı olarak bir fırsat bilmeli ve iyi değerlendirmeliyiz.    

Niyazi Mısrî’nin: “Dermân arardım derdime, derdim bana dermân imiş.” dediği gibi: Ömrü gurbette hapislerle, sıkıntılarla, maddi, manevi işkencelerle, hastalıklarla geçen Bediüzzaman hiç şikâyet etmemiş ve Farisî beyitte şöyle demiştir : “Manen bana denildi ki: yetmez mi dert, derman sana.” 1

Her derdin insanlara derman cihetine bakmalıyız. Her musibet, kendimize gelmemize, Rabbimize yönelmemize vesile olması nedeniyle bir devadır, ilaçtır, fırsattır. İyi değerlendirildiğinde büyük kazançlara vesile ettiğini unutmamalıyız.

“Eyvah! Aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik.” Demeden ve sözü fazla uzatmadan Üstada kulak verelim:

“Bırak biçare feryadı, belâdan gel, tevekkül kıl. 

Zira feryat belâ-ender, hatâ-ender belâdır, bil.

Belâ vereni buldunsa, atâ-ender, safâ-ender belâdır, bil.

Bırak feryadı, şükür kıl manend-i belâbil, demâ keyfinden güler hep gül mül.

Ger bulmazsan, bütün dünya cefâ-ender, fenâ-ender hebâdır, bil.

Cihan dolusu belâ başında varken, ne bağırırsın küçük bir belâdan? Gel, tevekkül kıl.

Tevekkülle belâ yüzünde gül, ta o da gülsün.

O güldükçe küçülür, eder tebeddül….”2

Dipnotlar:

1. Sözler, On Yedinci Söz’ün İkinci Makamı

2. a.g.e.

Okunma Sayısı: 3457
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı