"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Halk hekimleri

Muzaffer KARAHİSAR
09 Şubat 2016, Salı
Geçmişte, hastalıkların bu kadar çok çeşidi yoktu, fazla bilinmeyen, görülmeyen, yaygın, salgın, fiziki, ruhu kronik dertler, depresyonlar insanları muayene, tahlil, teşhis, tespit, tedaviyle uğraştırıp durmazdı.

Şehirden uzak köylerde, mahrumiyet, yokluk, kıtlık içinde yaşayıp giden Anadolu insanı, sıkıntılarını, sorunlarını, dertlerini asırları aşkın tecrübelerle ve kendine has yöntemlerle bir çıkış yolu bulmuş, çözmüşler. 

Herkesin sevip saydığı, yaşlı, güler yüzlü, muttaki Gümüş Nine vardı. Koçgazi Köyündeki evinden dışarı çıkmaz, lüzumsuz konuşmaz, namaz, niyaz, dua ile ömrünü geçiren, ihlâslı ulu çınarlardandı. En bilinen vasfı, her hastalığı bilir, insanların derdine derman, ağrılarına, sızılarına çare, yaralarına merhem olur, bedel, karşılık almazdı. Kendinde hastalık arız olan köylüler, ona görünmeden, sormadan, danışmadan bir şey yapmazlardı.

Gümüşçe ya da Gümüş Ebe olarak bilinen güngörmüş, uzun ömür sürmüş bu fahri tabibe çocukluğumda, birkaç defa elimden tutarak annem beni de götürmüştü. Dışarıdan az ışıklı odasına girince duvarda asılı şifalı ot keseleri, mısır koçanları, mushaf torbası nazara çarpardı. Ocak başında sedirdeki minderde oturan yaşlı kadın, fark edilmeyecek kadar zarif ve kısık sesiyle selam alır, buyur ederdi. 

Karın ağrıyan, topalan olan, hazımsızlık çeken, midesi yanan onun önüne yatıp karnını ovdurmadan şifa bulamazdı. O, şifalı eliyle ağrıyı ovarken, diliyle de dualar okur. Eğer dua okurken çok esnerse, nazar deymiş olacağını söyler, dua eder, kalkınca da tü tü diye def-i nazar tekerlemelerini söyler. Bazen de baş üstünde dolandırdığı bir miskal tuzu ateşe atardı.  

Köyde herkes doğumundan ölümüne kadar her halükârda onun bilgisine, tarif ve tavsiyelerine uyardı. Aşırı yemenin şişkinlik yapacağını, hazımsızlığın çaresini, ayak üşütmenin zararlarını herkes ondan öğrenirdi. Risale-i Nur’daki: “Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme. Şifa hazımdadır.” hakikatini genel manada yanına gelen insanlara anlatır: “Saman elinse, samanlık senin, az ye, hırslanma…” derdi. 

O yıllarda bezeme olan, kurdeşene yakalanan, sıtma tutan, hafakanı kabaran, geğreği batan, sütçe tutması olan herkes, sıkıntıdan kurtulmanın çaresini arar kendine bir tabip, ilâç bulurdu. Kurşun dökme, kupa tutma, sülük yapıştırma… En azından hastalığın huzursuz edici psikolojik baskısından, vesvesesinden kendini kurtarırdı.  

Teslime’nin Zeynep, kurdeşen hastalığı tutması yapıyormuş. Onların evin köşesinde vücudunun üst tarafını çarşafa sarmış, bir köy delikanlısı, gece karanlığında ünü yettiği kadar bağırıyordu:  “Uuu komşular!... Ben kurdeşen olduuuum!..” O tutmadan sonra kaşıntıları geçti, iyileşti dediler. 

Yaz sıcağında vücudumda isilikler, kabarıklar, kızarıklıklar olmuş, kaşıntıdan duramıyordum. Ne sürdüysek geçmedi. Herkes anneme bu çocuğu Yayman Köyünde bezemeci filancaya götür, dediler. köyümüzün yakınındaki Yayman’a gittik.

Oradaki teyze baktı, bezeme olmuş, dedi. Bezeme toprağını suyla bir kabın içinde salâvat getirerek kardı. Belden üst tarafa, kaşınan yerlere karılmış toprağı: “Benim elim değil, Fatma anamın eli.” diyerek sürdü, okudu, üfledi. Ertesi gün hiçbir şey kalmamıştı.    

Geçmişi şöyle bir nazara sunduk. Yanlışıyla, doğrusuyla bu tespitler yaşanmış insan hayatında âdet, gelenek, inanç ve kültür izleri taşıyan hikâyeler. O devirleri görmüş yaşlılar, onca doktorlara, kliniklere, poşetler dolusu ilaçlara bakıp: “Şimdi akıl arttı, bereket kalktı.” diyerek şu zamandaki hırs, kanaatsizlik ve şükürsüzlüğü mü ima ediyorlar? diye hep düşünürüm.  

Okunma Sayısı: 9507
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı