"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Haşmet Abi

Muzaffer KARAHİSAR
31 Mart 2015, Salı
Vadideki Karlıtepe Köyü’nün her yerinin güzellikleri o çevrede dillere destandır. Önünde akan dere, ağaçlarla kaplı orman, baharda her yerde rengârenk açan çiçekler, meyveler, kuzular…

Daha neler neler. İmeceyle yardımlaşan köylülerin aralarındaki muhabbeti, samimiyeti, güzel adetleri, görenler duyanlar, hayranlık uyandırmaktan, övmekten, imrenmekten kendini alamıyordu.

Bütün bu güzelliklerin tuzu biberi Haşmet Abi’nin hal-i pür melali olmuştu. Herkes işini gücünü bırakmış ondan bahsediyor olmuştu. Kimi acıyor, kimi kızıyor “Böylesine bu gerekir” diyor. Hatta “köyün, sülalenin şerefini, itibarını düşürdü” diyenler de oluyordu. Bu kadar da olmaz diyenlerin Haşmet’ten farkı yok, diyenler de oluyordu.

Haşmet Abi, halim selim, mütevazı, sessiz, işinde gücünde olan, kimseye zararı olmayan bir insan. Neymiş? Haşmet’in eşi Allı Safiye, kocasını dövüp korkutuyor, diye orda, burada dedikodu etmişler, adını çıkarmışlar. Hiç olacak şey mi? Her ne kadar Safiye Teyze, başında allı pullu yazma, iri yapılı, şişman, baskın, kalın sesli, dominant, buyurgan tavırlı olsa da köy yerinde Haşmet Abi’yi evire çevire dövmesi, azarlayıp korkutmasını zaten akıl, mantık kabul edecek bir şey değil. 

Bu dedikodular üzerine bazıları Haşmet’e: “Safiye seni dövüyor mu?” dye sormuşlar. O her seferinde: “Bende hanımdan sopa yiyecek, azar işitecek göz var mı?” diye cevap veriyormuş. Kendinin cesur, kazak ve baskın bir Anadolu köylüsü olduğunu söyleyip duruyormuş, söylemesine de; bir taraftan da etrafta Allı Safiye orda mı diye bakınıyormuş. Kendine bu tür yakıştırma yapanların kasıtlı olarak laf çıkardıklarını söylermiş. 

Yaz günü Haşmet Abi tarladan yorgun gelmiş, dambaşına çıkmış, sigarasını tüttürüyormuş. O gün köyün delikanlıları toplanmışlar Haşmet Abiyi sinemaya götürmeye karar vermişler. “Bakalım hanımından izin almadan şehre film seyretmeye gidebilecek mi?” diye aralarında konuşmuşlar. Bazıları, “Yaz günü, iş güç zamanı yorgun argın sinemanın zamanı mı? der, bahane uydurur gitmez” demiş. Bazıları da: “Cesaretini ispatlamak için, düşer yollara nam için, şan için gider, korkmaz” demişler. 

Haşmet’i yanlarına çağırmışlar ve hep beraber şehre inip gelen şenlikli bir filmi seyretmeye gitmeyi teklif etmişler. Haşmet, biraz duraksamış, tereddüt etmiş. “Şey.. Safiye!..” der gibi olunca, onlardan biri hemen atılmış: “Ya Abi Safiye mafiye sana kim karışabilir ya?” demiş. Haşmet Abi gençlerin pür dikkat gözlerinin kendi üzerinde olduğunu görünce, “Bana kimse karışamaz, istediğim yere giderim” diye gürlemiş.  

O akşam at arabasıyla şehre gitmişler, yazlık sinemada korku filmi seyretmenin tadını çıkarırken, dönüşte Haşmet Abinin başına gelecek macera, sinema keyfinden daha fazla şenlikli, daha komik ve heyecanlı olacağını düşünmüşler. Filmin ortasına yorgunluktan uyuyan Haşmet Abi, bir ara horlamaya başlamış. Yanındakiler ayıp olur diye hafiften dokununca gözünü açtığında filmin o sahnesinde Aliye Rona, elindeki sopayı kaldırıp önündeki kişiyi vurma sahnesini Haşmet, kendine vuruyor zannetmiş! Hemen sırtını dönmüş: “Vurmaaa” diye bağırmış. 

Gecenin bilmem kaçında köye dönmüşler. Herkes seyrettiği filmi birbirine anlatıyor, gülüşmeler, şakalar, matraklar gırla gidiyor. Haşmet evinin kapısını zorlamış, arkadan sürgülü olunca sokakta kalakalmış. “Gız Safiye..” diye ünlemek için yürek ister. Gençler, Haşmet’i tutup omuzlarına alıp pardıdan dambaşına çıkarmışlar.

Haşmet, küçük balkon kapısından içeri sessizce, çekingen adımını atar atmaz huysuz Allı Safiye’nin feryat figan boru gibi kalın sesi bomba gibi patlamış, dalga dalga yükselmiş. Köyün üst tarafı ormana doğru karanlıkları yırtıp gitmiş. Gecenin leylisinde avaz avaz gelen o sese kenar mahalledeki köpekler havlamaya başlamışlar. Zavallı Haşmet Abinin, kederli, hüzünlü, yalvarmalı, sızlanarak derinden derine sesi geliyormuş: “Vurmaaa, vurmaaa, vurma…” 

Yıllar sonra geçenlerde Kadınlar Gününde “Erkek Egemen Toplumlarda Kadına Şiddet” konulu toplantıya Kaymakam Bey, köylerden katılımcı getirtirken, Allı Safiye ile Haşmet Abiyi de getirtmiş. Bir ara Haşmet Abi, el kaldırıp söz istemiş. Herkes pür dikkat onu dinlemiş. Kadına şiddeti lânetlemiş: “Kadına vuran eller kırılsın!” diye bağırınca salondakiler alkış tufanına tutmuşlar. “Allı Safiye de hem alkışlamış, hem de altın dişlerini göstererek muzipçe kıkır kıkır gülmüş” diyorlar.

Okunma Sayısı: 1668
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı