"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayatın gri rengi

Muzaffer KARAHİSAR
23 Ekim 2018, Salı
2019 Uluslararası Yaşlılık Yılı’na…

Bilmediği, tanımadığı bir dehlize gidiyormuşçasına isteksiz ve gönülsüz başladı yolculuğu. Güz yağmurlarıyla mevsim soğukları kendini hissettirmeye başlamıştı. Eşinin vefatıyla neşesi kaçmış, sessiz, durgun, kederli bir hal almıştı. Yaşlı bedeni mecalsiz, hasta ve yorgun haliyle evde yapa yalnız kalmıştı. Mal, mülk, servet hayata dair ne varsa hepsi boş, gri ve soğuk diye içinden geçiriyordu.

Babasını ziyarete geldiğinde evde yalnız başına, hasta halini görünce üzüldü. Evlat böyle zamanda belli olur, diye düşündü. Etrafta her şeyin dağınık, bakımsız, düzensiz, pejmürde olması onu hemen karar vermeye zorladı. Hiç tereddüt etmeden yaşlı adamı arabasına aldığı gibi şehre doğru yola koyuldu. 

Yaşlı babasını nereye götürecekti? Evindeki onca sorunlar yumağıyla yola düşünceli devam ediyordu. Eşinin kronik hastalığı… Kızı, geçimsizlikten başı bozulmuş, bir çocuğu ile eve dönmüştü. Kendisi sabahın erken saatinde işe gidiyor, akşam dönüyordu... Babasının, rahmetli annesine karşı örflü, öfkeli, otoriter tavırlarını ve emredici huylarını hatırladıkça!.. Kendini zor günlerin beklediğini biliyordu. 

İki tarafı ağaçlık yolda ilerlerken rüzgârda savrulan yapraklar gibi zihninde karma karışık düşünceler, cevap arayan sorular, çözüm bekleyen sorunlar yumağı vardı. Ablalarını, kardeşlerini aramış, babasının durumun aciliyetini bildirmişti. Ancak yaşlı babalarını misafir edip bakmamak için; her biri ayrı ayarı mazeretler sıralamış, bahaneler uydurmuşlardı. 

Kendi evinde hastalıktan kıvranan eşi, gece gündüz ağrılar, ahlar, figanlar… Kızının aile problemleri ile arada kalan çocuğun ayyuka çıkan sesleri, annesinin de çocuğa sus, diye bağırıp azarlaması…  Öyle bir ortama götürülen hasta ve yaşlı adamın içler acısı dramı! Bu gidişin sonu nereye varacak, ne kadar sürecek, nasıl sonuçlanacaktı? Önündeki zorluklar, ruhunu girdap gibi sarıyor, gözünde çığ gibi büyüyordu. Babasını memnun edemeyeceğinin endişesi! Yaşlı adama karşı duyacağı eziklik, yılgınlık ve mahcubiyet… 

Yaşlı adam, asra yakın ömrünü geçirdiği köyündeki evinden, ocağından her şeyi geride bırakarak gönülsüz ayrılmıştı. Onca emeklerin ürünü bağ-bahçe sahipsiz, yıllarca mutluluk hatıralarıyla dolu emektar ev, boş kalmıştı. Hepsi yokmuş, ya da hiç olmamış gibi bir anda yalan, kendisi de yaban oluvermişti. Yıllarca köyden ayrılıp gidenlerin arkasından uzun süre bakmıştı. Şimdi de kalanlar onun kolay olmayan gidişine bakmışlardı.

Zor da olsa kaderin tecellisi onu yaban ellerde kalmaya mecbur, başka mekânlarda ikamete mahkûm etmişti… Muhtaçlık şartları her yeri, her şeyi tevekkülle kabullenmek, sabırla rıza göstermek durumu hâsıl olmuştu. Olumsuzlukları bir tarafa bırakıp hayatı olduğu gibi kabullenmeyi niyetine almıştı. İnancından aldığı manevi güçle ümit dolu ve metanetli olacaktı. Zaten başka da bir çıkar yol da görünmüyordu. 

Akşam vakti şehre yaklaşırken babası aniden rahatsızlandı. Oğlu durumu fark edip hastanenin acil servise ulaştırdı. Yaşlının teşhis, film, tahlil, tedavi işlemlerini takip ederken vakit hayli ilerlemiş, gecenin hükmü başlamıştı. Oğlu gözlem odasında serum taktırdığı babasının yanındaki sandalyeye oturacaktı ki, kızından gelen telefondan eşinin fenalaştığı haberini aldı. Babasına bilgi verip çıktı...

Yaşlı adamın kafasında bakım sorunları vardı. Can sıkıntısıyla çaresiz öte baktı, beri baktı serumun etkisiyle bedeni rahatlamış, uykuya dalmıştı. Gecenin bir vakti viziteye gelen doktorun sesiyle gözünü açtı. Doktora kendini iyi hissettiğini söyleyip teşekkür etti. Başka hastalarla görüştükten sonra çıkarken kısık bir sesle doktora bir müşkülünün olduğunu söyledi. Tebessümle yaklaşan doktora, kısaca durumunu anlattı ve huzurevine girmek için yardımını rica etti! 

Yaşlı adamın isteği, doktoru etkilemişti. Derin düşüncelere daldı. Memlekette yalnız kalan babası gözünün önüne geldi. “Bakalım, bizim durumumuz ne olacak?” diye düşündü.  Geriatri kongresinden yeni gelmişti… Neyse, zaman geçirmeden huzurevini aradı. Nöbetçi hemşireye yaşlının bilgilerini verdi, isteğini söyledi. 

Gelen bilgiler sevindiriciydi! Sosyal Hizmetlerin kayıtlarında yaşlı adam, Kore Gazisi olduğundan Huzurevine kabul edileceği bilgisi, müjde niteliğindeydi. Doktor, haberi yaşlı adamla paylaşırken mutluluktan ikisinin de yüzü gülüyordu… 

Okunma Sayısı: 1665
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı