"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayatın sonuna doğru

Muzaffer KARAHİSAR
30 Haziran 2015, Salı
Bahçede hafiften ince bir yaz yağmuru çiseliyor.

Ufukta renkleriyle yere doğru kavisle uzanmış gökkuşağı fark ediliyor. Ağaçlarda kıpırdayan kuşlar ve bahar çiçeklerinin renkli, yağmur tanelerinin ritmik canlılığı yaşlı dünyamızın ziynetleri gibi hayat emareleri olarak nazara çarpıyordu.

Bahçede oturan ve sükûnet içinde etrafına ilgisiz yaşlı insanların saçlarındaki beyazlık ve yüzlerindeki derin, anlamlı çizgiler, gözlerinin altındaki mor halkalar ve mahzun duruşundaki istifhamları ve her halleri çok şeyler anlatan harabedeki eski, yıkık abideler gibi öylece duruyorlardı.  

Yaşlı dünyanın yaşlı insanları diye, geçti içimden. Dünya hayatının sonuna iyice yaklaşmış, ahiret hayatına geçmeye ramak kalmış insanlar, kısıtlı hareketleriyle duruşları, hastalıklardan ve yaşlılıktan yıpranmış vücudun yorgun bakışları, uzun yılları ve hatıraları gerilerde bıraktığını söylüyor, ebedî memlekete doğru adım adım giden yolcular... Her birinde sessiz gemide süzülerek kalkmak için veda etmeyi bekler gibi bir hal hissediliyordu.

Umutlarını, hayallerini, beklentilerini dünyalık ne varsa hepsini rafa kaldırmış, iç dünyasının derinliklerinde sükûnete dalmış, dünyalık ziynetleri, süsleri, cazibeleri nevinden ne varsa onların nazarında itibardan düşmüş her metaı yalan, aldatıcı, fani ve geçersizliğini anlamış olmalılar ki, dünyaya dönüp bakası kalmamış. İçinde bulunduğu zamana, mekâna, olaylara, objelere, eşyalara duyarsız ve ilgisiz görünüyorlardı. 

Yaşlı ve hasta insanlarda zahire bakarak gördüğümüz dünya intibaı, sevgisiyle, nefretiyle gerçek yüzünü anlatan Üstad Bediüzzaman, insanların dünyaya ait kanaatlerini ve tahkirlerini Otuzuncu Söz’de, izah etmiş:

“Şimdi, dünyayı tahkir edenler dört sınıftır.

Birincisi: Ehl-i marifettir ki, Cenâb-ı Hakkın marifetine ve muhabbet ve ibadetine sed çektiği için tahkir eder.

İkincisi: Ehl-i âhirettir ki, ya dünyanın zarurî işleri onları amel-i uhrevîden men ettiği için veyahut şuhud derecesinde imanla Cennetin kemâlât ve mehâsinine nisbeten dünyayı çirkin görür. Evet, Hazret-i Yusuf aleyhisselâma güzel bir adam nisbet edilse yine çirkin göründüğü gibi, dünyanın ne kadar kıymettar mehâsini varsa, Cennetin mehâsinine nisbet edilse hiç hükmündedir.1

Üçüncüsü: Dünyayı tahkir eder, çünkü eline geçmez. Şu tahkir dünyanın nefretinden gelmiyor, muhabbetinden ileri geliyor.

Dördüncüsü: Dünyayı tahkir eder; zira dünya eline geçiyor, fakat durmuyor, gidiyor. O da kızıyor. Teselli bulmak için tahkir eder, “Pistir” der. Şu tahkir ise, o da dünyanın muhabbetinden ileri geliyor. Halbuki makbul tahkir odur ki, hubb-u âhiretten ve marifetullahın muhabbetinden ileri gelir.

Demek, makbul tahkir, evvelki iki kısımdır. Cenâb-ı Hak bizi onlardan yapsın. Âmin, bihurmeti Seyyidi’l-Mürselîn.”

DİPNOT: 1. Bkz. Nisâ Sûresi, 4:77; Ra’d Sûresi, 13:26; Mü’min Sûresi, 40:39; A’lâ Sûresi, 87:16-17.

Okunma Sayısı: 1480
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı