"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Karakaçan

Muzaffer KARAHİSAR
28 Haziran 2016, Salı
Çok eskilerden köyde Ali Abi vardı. Kendi halinde halim selim, yoksul ve özünde düzgün bir insandı.

Yürürken ayağı aksadığı için Topal Ali derlerdi. Gerçi pek abartıyı sevmez, övünmeden hoşlanmazdı ama nasıl olduysa hayvan pazarından aldığı Karakaçan’ın methiyesini yapmak için ölçüyü kaçırmıştı. 

Karakaçan’ın boyu şöyle, cinsi böyle, yürüyüşü, koşuşu hatta anırmasından bile mânâ çıkarmaya başlamıştı. Artık böylesine yüksek vasıflara, üstün kabiliyetlere sahip bir eşek sahibi olmak kolay mı? O yok zamanda…

Mülkiyetindeki bu Karakaçan’ın variyeti Ali Abi’nin huyunu, hareketlerini, tavırlarını, hatta yürüyüşünü bile değiştirmişti. Artık köylülerden kimle karşılaşsa eşeğini anlattığı için herkes usanmış, illallah demişti… Bazı köylüler de muzipliğine: “Eeee… Ali, senin karakaçandan ne haber? diye sorar… Çok iyi yük çekmiyormuş, biraz tembelmiş!” diye Ali Abi’yi konuştururlarmış. O’da : “Şöyle yükledim, bana mısın demedi, yükü sardıkça daha yok mu? Der gibi alındırış etmedi, hoplaya zıplaya yürüdü, keklik gibi kaydı gitti… Yoldaki tüm rakiplerini geride bıraktı..” diye anlatır da anlatırmış….

Aslında Karakaçan’ın boyu, endamı, çalımı, duruşu iyi görünüyor ama benim tahmin ettiğim kötü huyunu kimse bilmiyordu. Bana diyeceksiniz: Sen o çocuk halinle nasılda bildin o eşeğin huyunu? Benim bildiğime göre, burnu kara olan eşekler, ürkek olur. Ben onu Koca Hüseyin Amcadan sopa yiyerek öğrendim!

Nasıl mı oldu? Hüseyin Amcayla akşama kadar kırlarda beraber hayvan otlattık, sohbet ettik, konuştuk. Hatta çoğu zaman o yaşlı olduğu için Çomakların Çayırda, Güvendikte, Deli Kır’daki meralarda ileri geri ben koşturdum, hayvanların başkasının ekili tarlasına girmesini önledim. Akşam karanlığında eve giderken hayvanları önümüze kattık. Hüseyin Amca kara burunlu eşeğine bindi. O önde ben arkada ırlana, sallana giderken şeytan dürttü!.. Eşeği ürkütmek geldi aklıma. 

Ekin tarlalarının içinden koşarak yırtıcı hayvan sesi çıkarıp eşeğe aniden yaklaşıverince zavallı hayvan can havliyle hoplaya, zıplaya, anırarak Hüseyin Amcayı yere düşürdü. Kaçınca gitti. Karanlıkta yaşlı adam iki seksen uzanınca utandım, mahcup oldum!. Belki benim yaptığımı bilmez diye öylece orada dikildim kaldım. Hüseyin Amca toparlandı kalktı, bana yönelmesiyle elindeki kalın sopayı sırtıma indirmesi bir oldu! Allah’tan sırtımda ekmek torbasında yemek tabağı vardı. Bana bir şey olmadı. Ancak değneğin hışmından ekmek torbasındaki bakır tabak ikiye kıvrılmıştı. 

Başka bir gün, Gümüşcenin Ahmet’le köyün kenarında otların içinde beraber oturuyorduk. Uzaktan Ali Abi, meşhur Karakaçan’ın üstüne kasılmış, bacak çelmiş, biraz da arkaya kaykılmış gelip gelir. Şapkayı yan tarafa efe gibi eğmiş, yan gözüyle etrafına bakarak, caka satarak, çalım atarak geliyordu. Karakaçan’ın üstünde boynuna heybeyi asmış, kucağına kocaman bir keleter almış, içine su testisini ve su tasını yerleştirmiş eşeğin rahvan adımlarına ayağını sallayıp keyifle ritim tutturuyordu. “Ahmet bak! Ali Abi’nin eşeğinin burnu kara ürkektir bu hayvan!..” İhtimal vermedi. “Görürsün sen!..” dedim. Ali Abi de iyice bize yaklaşmıştı.  

Bahar günüydü. Ahmet’le otların içine uzanıp yattık. Ali Abi’nin Karakaçan’ın ayak sesleri iyice yaklaştı. İçimizden saydık bir, iki, üç… Yüksek sesle bağırarak ayağa kalkıverdik. Biz kalkınca eşek korktu, ürktü, hopladı, zıpladı… Üstündeki Ali Abi’yi otların içine fırlattı. Eşek bir tarafa, Ali Abi ve elindeki keleter, testi, tas… Başka taraflara dağıldı gitti. Esas giden Ali Abi’nin Karakaçan’ın itibarıydı. Ali Abi, şaşırdı, afalladı. Bizi fark edince elindeki sopayla peşimize düşse de, kovalasa da nafile… Olan oldu bir kere!…

Günümüzde beton yığınları arasında sıkışıp kalan hayallerimizi ve bunalan ruh dünyamızı alıp yıllar öncesine, bir Anadolu köyündeki gizemli, masum, çocuksu anıların matrak ve şamatalı dünyasına kaçıp gitmek …. İşte böyle bir şey!

Okunma Sayısı: 2511
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı