"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Merkep

Muzaffer KARAHİSAR
25 Kasım 2014, Salı
Bir haberde bir eşeğe yapılan zulüm yer alıyordu. Zavallı hayvan sahibinin her türlü yükünü taşımış, vazifesini yapmış, gece gündüz durmadan çalışmış, çabalamış. İşler bitip kış yaklaşınca da tren yolundaki raylara bağlanarak ölüme terk edilmiş.

Aç susuz çaresiz idam sehpasında cellâdını bekleyen mahkûm gibi trenin gelip çarpmasını beklemiş.  
Allah, hayvanlara geçmiş ve gelecekten korku, endişe duygusu vermediği için bu eşek gayet sakin görünüyordu. Neyse ki insaflı yük treni makinisti eşeğe yaklaşırken durumu fark ediyor, metreler kala treni durduruyor ve eşeği kurtarıyor. “Bunu yapanlar insan olamaz, yazıklar olsun” demiş.

Eşekler binilen, yük taşınan, uysal, evcil, sadık, vefalı, çalışkan hayvanlardır. Bu vasıflarından dolayı Bediüzzaman onlara işlek demiştir. Nedense insanlar eşeği hakir görür, başkasına hakaret ederken bu hayvanın adını kullanırlar. Ziya Paşa, kötü insanı eşekle kıyaslamaktadır: “Bed-asla necabet mi verir hiç üniforma/zer-düz palan ursan eşek yine eşektir. (Kötü asıllı birine üniforma soyluluk mu verir; eşeğe altın işlemeli semer vursan yine eşektir.)  

Edebiyatımızda Şeyh Galip, Harname (Eşekname, eşeğin mektubu) isimli eserinde şiir diliyle sanat, estetik, edebi ve dolaylı bir anlatım tarzıyla bir eşeğin başından geçenleri ders ve ibret zenginliği içersinde sunar. Eşeğin çektiği maddi ve manevî acıları, umutları, beklentileri divan edebiyatının zengin anlatımı, ölçü, sanatlı, teşbihli, teşhisli ifadeler içersinde sunar. Yemden, samandan, semerden, palandan, teganni edip anırmasına kadar şiir örgüsü içinde anlatır:

Bir eşek var idi zaif-ü nizar/ yük elinden kat-ı şikeste vü zar. (zayıf, çelimsiz bir eşek vardı. Âlemin yükünü çekmekten bitkin inlerdi.) Aslında eşek anlatılırken insan karakterleri, hayattan beklentileri, kanaat, sabır, hakkına razı olmak ve hırs ve sonunda gelen hasaret nazara verilmektedir.

Hayvanları insan unsuruyla beraber düşünmek gerekiyor. Onları Allah’ın emaneti, bizlere verdiği nimeti, emaneti olarak düşünmek ve ona göre şefkat ve merhametle muamele etmek, korumak, bakmak, hakkını vermek gerekir. Üstat, hayvanların gıybetini yaptırmamış, onlara şefkat ve merhametle muamele edilmesini istemiştir.
Van’daki talebelerinden Molla Hamid’in bir kertenkeleyi öldürmesi üzerine Üstadın ikazı Necmettin Şahiner’in Son Şahitler isimli esirinin birinci cildinde anlatılır. Üstad, peş peşe sorular sormuş: “O hayvan sana taarruz etti mi? O hayvanın rızkını sen mi veriyorsun? Sen mi yarattın? Bu hayvanın niçin yaratıldığını, yani fıtrî vazifesini biliyor musun? Bu hayvanı yaratan Hâlık senin öldürmen için mi yaratmış? Sana kim dedi öldür? Bu hayvanların yaratılışında binler hikmet var. Bu hikmetler saymakla bitmez.” Üstad, soruları ve yaptığı izahla hayvanlara eziyetin kötülüğünü ve onları öldürmenin yanlışlığını anlatıyor.

Hele insanları acımadan katledenler… Cahiliyet döneminde kendi kız çocuğunu diri diri toprağa gömenler gibi kadınların kürtajla ceninlerini öldürüp atmaları ve benzeri katliamları düşününce insanın zalim ve cahilliğini görebiliyoruz. 

Üstadın Denizli hapsine girmesiyle Meyve Risalesinin hakikatleriyle birbirlerine düşman mahpuslar barışmış namaza başlamışlar, üç dört adamı öldüren bir adam, tahta bitlerini öldürmekten çekinir hale gelmiştir.
Huzurevinde sakinin birinin odasında resimli bir eşek haberi vardı. Altında: “Baba vasiyeti eşek, başına dert oldu!” yazıyordu. Şahsa, babası ölmeden önce: “Oğlum ben ölürsem bizim eşeğimizi azat etmeyin. Emektar bir hayvandır. Bize emeği var.” demiş. İlçeye taşınan Abbas Ertürk, iyice yaşlanmış, dişleri kalmamış, bitkin eşek lazım olmasa da baba vasiyeti olduğu için ölesiye kadar zor da olsa masraflarından çekinmeden bakacağını söylüyor.

Huzurevi sakini haberi kendince söyle yorumluyor: “Elin çocuğu babana saygısından, vasiyet ettiği eşeğe ölünceye kadar itinayla evinde bakıyor. Bizimkiler bana bakmıyorlar!.. Onların yanında şey kadar haysiyetim, itibarım yok.” 

Okunma Sayısı: 2158
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • muzaffer

    25.11.2014 09:47:17

    Salih Çökren kardeşime çok teşekkür ediyorum. Baki selam ve sevgilerimi sunuyorum. Muzaffer Karahisar

  • salih çökren

    25.11.2014 05:43:08

    S.A. Değerli Muzaffer kardeşim,Harname 15.yy divan şairi Şeyhi adıyla bilinen Germiyanlı Hekim Sinaneddin'in eseridir.Ayrıca Harname eşeğin öyküsü hikayesi anlamındadır.Eşeğin mektubu biraz zuhul olmuş.Şeyh Galib Dede ile isim karışıklığı var.selam ve dua ile

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı