Sırtımızdaki ağır yükü, kaptana itimat ederek gemide yere bırakıp üstüne oturmak gibi rahatlatıcı bir durum.

Kâinattaki sırları, sistemleri, dengeleri, nizam ve intizamın şuuruna varmak ve teslim ve tevekkül sahibi olarak Allah’ın güzelliklerinin tecellilerini aşkla tanımak, sevmek, inanmak, güvenmek, dayanmak işte öylebirşey….

Yeryüzünü envaı çeşit sanatlarla, rengârenk çiçeklerle, ölçülerle, simetrik, eşit, ahenkli, hikmetli canlılarla şenlendiren, tadıyla, kokusuyla, lezzetiylerızıklar, nimetlerle sofra eden Rabbimiz; bu güzelliklerin hepsini anlayacak akıl, şuur, kalp ve latifelerle donatılmışız.

Bütün kâinatta her şey vazifesini yapıyor, kendine mahsus lisanlarlazikir, tesbih ve dualarla Rabbini anıyor, anlatıyor. Kör olan insan, ışığı, ateşi, renkleri, cisimleri göremediği gibi inkârcı, kâinatta tecelli eden musikiyi, eserleri, sanatları, güzellikleri manayı harfiyle tanımaz, bilmez. Her şeyi sebeplere, kendi kendine saçmalıklarına havale eder, tabiata ve tesadüfe taksim eder, inkâr karanlıklarına düşer. 

İnsanlığa bütün kâinatın sırlarını, hakikatlerini, manalarını tanıtan ve Rabbimizi bize tarif eden sevgili Peygamberimiz (asm) insanları, inkâr zulmetlerinden kurtarıp ebedi saadetin nurlu yolunu göstermiştir. 

O (asm), Rabbimizin habibidir. Kâinat Onun nurundan yaratılmıştır. Ahir zamanda gelen son peygamberdir. Bütün peygamberlerin reisi, bütün evliyaların rehberidir. İslamiyet’in banisi, iman, Kur’ân ve tevhid davasının sahibi, Allah’ın beşeriyete kurtarıcı ve müjdeleyici olarak gönderdiği sevgili Resulüdür (asm). 

Ahlakıyla, faziletiyle, şefkat ve merhametiyle, mucizeleriyle, Kur’ân-ı Kerim’deki ulvi hakikatlerle beşeriyete iki cihan saadetinin düsturlarını tebliğ etmiş yüce bir Resul’ün (asm) ümmeti olma şerefini Allah bizlere bahşetmiş.

İslam güneşinin doğduğu topraklarda hac mevsimi başladı. Habibullah’a kavuşmak için dünyanın her tarafından akın akın yolculuklar başladı. Müslümanlar, huzur-u nebeviye vasıl olup selat ü selamları ve manevi hediyeleri arz etme idrakinin heyecanı yaşıyor...

Medine’de ulvi hisler, duygular, sevinçlerle sevgili Peygamberimize (asm) misafir olmak şerefini idrak etmek… Mukaddes beldelerde güzide sahabe-i kiram efendilerimizin yaşandığı Saadet Asrının nezih hatıralarını ibretle, tefekkürle düşünmek… Onların ruhaniyetlerini minnetle, şükranla, dualarla hissetmek…

Allâümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.

Mekke’de Kâbe-i Muazzama’da tekbirler, tehliller, tahmidler, telbiyelerle, tavaflarla Cenab-ı Hakkın huzurunda dualar, istiğfarlar, zikirler ve tesbihlerle vahyin izlerini sürmek… Ruh dünyamıza düşen serpintileri hissetmek, İlahi Nur’un kalplere tecellisini, tezahürlerini görmek, anlamak, yaşamak… 

Cenab-ı Hakka  imanla teslim olup huzur ve huşu içerisinde affına, şefkat ve merhametine sığınmak… Allah’a (c.c) misafir olmanın heyecanın tadıldığı mukaddes yolculuğun, manevi iklimini idrak eden bahtiyarlara binler selam olsun….   

Not: Bu hafta sonu yapacağımız hac yolculuğu için kardeşlerimizden helallikler, selam ve dualar bekliyoruz. Allahaısmarladık.