"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Taş duvarlar

Muzaffer KARAHİSAR
28 Şubat 2017, Salı
28 Ocak ve 28 Şubat’ın taş duvarları arkasında kalan yılların hayat hikâyeleri acıklı, hüzünlü ve ibretlerle doludur.

28 Ocak 1948, 28 Şubat 1997... İnsanların inancına, düşüncesine, fikrine, hürriyetine örülen duvarları, kurulan mahkemeleri, vurulan prangaları hatırlatması bakımından manidardır. Soğuk yılların, keskin ayazların, üşütücü beton duvarların ürpertici muameleleri, taşlaşmış zulüm abideleri gibi tarihin seyri içinde vicdanları yaralayan unutulmaz hatıralarda yerini almıştır.

Bediüzzaman’ın 28 Ocak 1948’de Afyon hapsine getirilişine tanıklık eden Haşim, o zamanda 2.10 m. boyunda, 26 yaşında, iri cüsseli, gösterişli, dirayetli, otoriter, cesur, cinayetten mahkûm, idamla yargılanan bıçkın bir delikanlı. Kısa zamanda idarenin gözüne girmiş ve kendisine berberhanenin sorumluluğu verilmiş. Dam çavuşu vasfıyla istediği zaman idare katını, reviri, bölümleri gezip dolaşabiliyor; gardiyanlar çekiniyor, mahkûmlara hükmediyor.

Yetmiş yaşlarındaki Bediüzzaman, soğuk bir kış günü jandarmalar nezaretinde Emirdağ’dan Afyonkarahisar hapsine getirilerek kapıdan içeriye bırakıldığında orada bulunanlar gayrıihtiyari ayağa kalkıyorlar. Giyimiyle, duruşuyla, vakarıyla farklı bir insanı, yaşlı bir âlimin demir kapılardan girişiyle ayağa kalkanlardan biri de idari katta sivillerle oturan Haşim’dir.  

Korku nedir bilmeyen Haşim, Bediüzzaman’ın yalnız başına alındığı revirin kapısını çalıp Üstadın huzuruna pervasızca girer. Ayakta durup Üstada bakar. Soğuk odada, karyolanın kenarına oturmuş, yaşlı, zayıf, mübarek, kimsesiz bir insanın vaziyetini görünce üzülmüş. 

Bir an bakışmışlar ve haksızlığa dayanamayan genç Haşim: “Ne istiyorlar, bu gaddar zalimler senden?” Diyerek zulme ve haksızlığa karşı tavrını, tarzını belli etmiş. Üstad: 

“Onlar benden lanet istiyor, ben lanet etmemişem!” diyor.

Huzurunda zulme, haksızlığa karşı cesur tavır koyan, uzun boylu, pervasız genç Haşim’e Üstad, İlk defa gördüğü bu yürekli, bıçkın delikanlıya şefkatle ve dikkatle bakar. İdamla yargılanan Haşim’e gelecek vaad eden müjdeli soruyu sorar: “Peki sen ne istiyorsun?”

Haşim’in okuma yazması yoktur, hiç âlim bir zatla karşılaşmadığı için ne diyeceğini kestiremez, cevap veremez. Bir anlık sükût ve sessizlikten sonra Üstad, elini kendi göğsüne koyarak Haşim’e “Safa geldin.” diyerek huzurundan ayrılmasına izin verir.

Daha sonraki bir zamanda Haşim’e o gün ilk karşılaşmada konuştuklarını hatırlatır. Sorduğu sorunun cevabını yine Üstad, kendisi verir. “Himmet istiyorum diyecektin, demedin. İnşallah sana verilecek. Molla Hüseyin Efendi gelecek, seni okutacak” demiş. 

Genç Haşim’in zulme karşı tavrı ve cesur duruşu, o idam mahkûmunun duaya, himmete, hidayetine, kurtuluşuna ve gelecekte hayırlı, nurlu Kur’ân hizmetlerine vesile olacak, meşhur Haşim Hoca olma ve neslinden gelenlere hocalar silsilesinin yolunu açacaktı. 

Afyonkarahisar cezaevi Bediüzzaman’ı kışın şiddetli soğuklarında, tüm baskıların, sıkıntıların, zulümlerin haksızlıkların menfi şartları içersinde yirmi ay misafir ediyor...

O zor şartlarda Üstad, genç, yaşlı, hasta, mağdur, mazlum talebelerine “Kardeşlerim korkmayınız! İnşallah bu nurlar parlayacak.” diye müjde veriyor. Mahkemeler, müdafaalar, hizmetin inkişafları, nur talebelerinin muvaffakiyetleri... Üstadın önemli eserlerinden biri olan, “Bu ders zahiren küçük, hakikaten pek büyük ve çok kuvvetli ve çok geniş bir risaledir.” dediği Elhüccet’üz-Zehra, Afyonkarahisar hapsinde yazılmış, firdevsî bir semere-i Kur’ân’iyedir.

Bu gün 28 Şubat; yirmi sene önce insanların inancına, demokrasiye, insan haklarına yapılan haksızlıkların, zulmün ve postmodern darbenin yıldönümü. Milletin vicdanında kanayan bu yaranın faillerinin üzeri atalet, adem ve nisyan perdesiyle örtülmüştür. Mağdurların gasp edilen hakları, çektiği çileler, sıkıntılar ve akan gözyaşları, tarihin taş duvarları arkasında mahkeme-i kübraya kalmıştır.

Okunma Sayısı: 2269
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı