"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vuslat sevinci

Muzaffer KARAHİSAR
26 Eylül 2017, Salı
1948 yılında Bediüzzaman ve talebeleri Afyon Adliyesinde yargılanırken Üstad ve talebelerinin fahri avukatı olan Ahmet Hikmet Gönen uzun süren mahkeme seyrinin bütün safahatını takip eder.

Her bir nur talebesi nefsini müdafaa etmez; ilmiyle, cesaretiyle, telaşsız, korkusuz kürsüden ders veren bir hatip ihtişamıyla saatlerce nur davasını tanıtır, anlatır, söyler, savunurlar… 

Devletin ve idarenin baskısıyla insanların nazarında riskli bir davaya talip olan Av. A. Hikmet Gönen’e mahkeme sonrası öteki avukatlar merakla, telaşla sorarlar çok uzun süren duruşma nasıl geçti, neler oldu? Bize anlat demişler. O gayet huzurlu, sakin ve vakarlı bir duruşla: “Uzun uzun sizlere izah etmeyeceğim. Dün biz nur deryasına daldık, çıktık anladınız mı?” diye cevap vermişti.

“Hac yolculuğu nasıl geçti?” diye sorulunca rahmetli Ahmet Hikmet’in cevabını hatırlıyorum. Sevgili Peygamberimizin (a.s.m.) memleketi, sahabeleriyle birlikte ayak izlerinin, hatıralarının olduğu, mucizelerinin yaşandığı, insanlığın kurutuluşunu müjdeleyen yüce dinimizin güzelliklerinin tecelli ettiği mukaddes topraklarda huzur ve huşu ile nur deryasının manevi iklimine daldık, çıktık, geldik.

Her şey Onu (a.s.m.) biliyor, tanıyor, seviyor. Fuzuli, Su Kasidesi’nde: “Su, senin ayağının bastığı yere ulaşabilmek için ömürlerce, avare olarak durmadan başını taştan taşa vurarak gezer.” demiş. Fahri âlem Efendimize ağaçlar, taşlar selam veriyordu. Her şey, bütün mahlûkat Onu (a.s.m.) tanıyıp seviyor, emrine itaat ediyordu. 

Medine’ye doğru bulutların üzerinde uçarken, her şey gözümüzde küçülüp kayboldu. Artık duygularımız, hislerimiz Onun (a.s.m.) sevgisiyle, vuslat sevinciyle, yakından salât ü selam vermenin heyecanıyla çarpıyordu kalbimiz.

Memleketlerinden akın akın gelen dünya Müslümanları aynı sevinci, heyecanı, hazzı yaşadıkları mütebessim bakışlarından, salât ü selam heyecanlarından ve yanaklardan sızan gözyaşlarından fark ediliyordu. Ravza’ya Bab-ı Selam’dan ilk girişten sonra Efendimizle (a.s.m.) yüz yüze huşu, huzur, heyecan ve duygu yoğunluğu içinde ümmetinin gönderdiği manevi hediyeleri… Selamları, muhabbetleri, Salâvatı Şerifeleri hürmetle takdim ederken hissettiklerimizi ifade etmek çok zor.  

Ertesi gün gece kafilemizle birlikte Mescid-i Nebevi’ye topluca gidip Peygamberimizi selamlayıp Cennet Bahçesi’ne girmeye çalışacaktık. Odadan aşağıya indiğimde kimse kalmamış, gitmişlerdi. Yaşlı, amel mende bir amca kalmış, gitmeyi çok arzu ediyordu. Gece vakti yaşlı adamcağızı götürsem, geri otele getirmem gerekecekti. Ben tek başıma oraya gitmek, tefekkür etmek, ziyaret etmek, geceyi orada ihya etmek hatta cennet bahçesine girip namaz kılmayı istiyordum. 

Zor yürüyen yaşlı H.Hüseyin Amca’yı başka bir arkadaşla beraber götürdük. Salâvatı Şerifeler okuya okuya Huzur-u Resule yaklaşırken görevli polis, ciddi bir tavırla yaşlı amcaya beklemesini söyledi. Bizde merak ettik ve Onu bırakmamak için yanında bekledik. Öteki görevliler, beklemeyin dese de bizi bekleten polisi işaret ettik. Yaşlı insanı niçin beklettiklerine anlam veremediğimiz gibi birazda tedirgin olduk, merak ettik. 

Bir süre bekledikten sonra bizi bekleten polis yanımıza geldi. H.Hüseyin Amca’ya Cennet Bahçesi’ni gösterdi ve girmesini işaret etti. Öteki arkadaşla ben de yaşlı adamın refakatçisiyiz anlamından işaret ettik ve beraber hayal ettiğimiz, girmeyi çok arzu ettiğimiz yere yaşlı amcanın sayesinde girip ibadet, zikir, dua etmek, namaz kılmak nasip olmuştu.

Daha sonraki günlerde vuslat huzurunu ve mutluluğunu yaşadık. Mescidi Nebevi’de dünya Müslümanlarıyla omuz omuza, yüz yüze oturduk, birlikte ibadetler, dualar, zikirler ettik. 

Kur’ân’ı hatmettik, Cevşen okuduk ve mazlumlar ve mağdur milletler, Müslümanlar kardeşlerimiz zulme uğramış, darda kalmış,  hastalar, dertli, borçlu kullar için hulusu kalple ellerimizi açtık, her şeye kadir olan Rabbimize uzun uzun yalvardık…

Okunma Sayısı: 1849
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı