Bir nokta zaman çizgisinde başlar hayatımız. O ân-ı seyyale ömrümüzün son dakikasına kadar beraber akıp gider.
Hiçten, yoktan bir zerrede başlayan yolculuk, varlık âleminin sırlarıyla büyür, gelişir kâinata küçük bir misal olur. Potansiyel bir incir ağacının yaprakları, çiçekleri meyveleri, enerjisi ve geleceğinin programı, kısaca fihristesi küçük bir incir çekirdeği içine yerleştirilmiş.
İnsanın cirmi, cismi küçüklüğüyle kâinattaki varlıklara nispeten hiç hükmünde. Ancak Cenab-ı Hak, insanı mahlukatın üstünde şerefli ve arzın halifesi olacak kabiliyette en güzel şekildi yaratmış. Harika cismini ruh, kalp, akıl gibi maddi ve manevi cihazlarla donatmış. Hisler, duygular, latifelerle her bir insanı ayrı, imtiyazla, ihtimamla, intizamla tezyin edip süslemiş, güzelleştirmiş.
Rabbim, insanı kendine muhatap kabul etmiş. Peygamberler ve kitaplar göndermiş. Varlığını, birliğini, isim ve sıfatlarını tanıtmış. Varlıkların içinde sayısız nimetler, güzel ikramlar, lezzetli yiyecekleri tattırmış. Cenab-ı Hak, Esma-i Hüsna’sını had ve hesaba gelmeyen güzelliklerinin tecelliyatına insanı mazhar etmiş. Her şeyi, hikmetle, nizam ve intizam sırlarıyla yaratmış.
Yarattığı her şeyi renkli, nakışlı, sanatlı, zarif ölçülerle süslemiş ve insanların nazarına sunmuş. O güzellikleri, incelikleri görecek, bilecek anlayacak ve sahibini mana-yı harfiyle tanıyacak göz, akıl, şuur, idrak gibi cihazlarla vermiş. Her varlık Allah’ın isimlerinin tecelli ettiği ayna misal, O’nun varlığını, birliğini, kudretini, güzelliklerini yansıtır, hatırlatır, anlatır. Her şeyde O’nun varlığına işaret eden deliller vardır. Yaratılmış her şeyin incelikleri, nüansları, ayrıntıları, işleyişi, faaliyetleri tefekkürle düşünüldüğünde bir mektup gibi Rabbimizi bize tarif eder.
İnsana verdiği bu kadar makam, şeref, paye nimetler, mertebelerin yanında sorumluluklarda yüklemiş. Kısaca “emr-i bil-ma’ruf, nehy-i ani’l-münker.” Yani iyiliği emir, kötülükten sakındırmak. “İçinizden insanları hayra çağıracak, iyiliği emredecek, kötülükten alıkoyacak bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Âli İmran Suresi 104. Ayet)
Sevgili Peygamberimiz (asm) Bakara Suresi 21. Ayetle: “Ey insanlar! Rabbinize ibadet ediniz.” İnsanlara seslenmiştir. İnsan kendine verilen değerleri imanla, şuurla anlarsa İslam’ın güzelliklerini, Kur’ân’ın hakikatlerini ve Peygamberimizin (asm) işaret ettiği “sarat-i müstakimi” Hak yolunun istikametini takip ederse “Alâ-yi illiyyîne” en yüce makamlara çıkar, Cennete layık bir mertebeye çıkar. Küfran-ı nimetle, nefsine ve şeytana uyup inkâra saparsa “esfel-i sâfilîne” iner, Cehenneme ehil vaziyete düşer.
“Evet, hayat apartmanı yıkılıyor. Ömür tayyaresi şimşek gibi geçiyor. Zaman da sel dolaplarını sür’atle çalıştırıyor.” Zaman seli bizleri süratle sonsuzluğa götürüyor. Dünya zevkleri, nefsin hileleri, şeytanın desiseleri bizi süslü, zevkli, çekici, göz ve gönül alıcı hülyalara daldırıp şaşırtmasın...
Dikkat, teenni, takva, sıdk ve sadakatle, istikamet ve ihlasla yola devam edelim. “Nice yüzler o gün (sürur içinde) ışıldar, parlar; rabbine nâzır (onun cemâline bakmaktadır).” (Kıyamet, 75/22) Ayetin müjdesiyle Rü’yeti Cemalullaha, Cennetin ebedi ve sermedi güzelliklerine, Peygamberimizin (asm) şefaatine ulaşmak için bir ömürlük an-ı seyyale zaman ve bir nefeslik mesafemiz var.