"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

30 Ağustos Zafer Bayramı

Naci TEPİR
31 Ağustos 2017, Perşembe
YANLIŞTA ISRAR ARTIK YETER -105-

30 Ağustos 1922 günü;  “Büyük Yunanistan” hayaliyle, İzmir’i ve Batı Anadolu’nun bir kısmını işgal edip halkımıza zulüm ve taşkınlıklarda bulunan Yunanlılar’ın denize döküldüğü gündür! İman kuvvetiyle kazanılan bu Büyük Zafer, her yıl aynı gün “Zafer Bayramı” olarak törenlerle kutlanmaktadır. Böyle muhteşem bir zaferin kazanılmasındaki saik; Yunanlılar’ın zulüm ve taşkınlıkları, hatta Kur’ân’a hakaret etmek istemelerine karşılık; “Din, Vatan, Namus için” eli silâh tutan halkımızın cihada dâvet edilmesi olmuştur. Elbette ki, böyle büyük bir zafer, büyük törenlerle kutlanmaya değer! Ne var ki bu kutlamalar sadece resmî geçitlerle, hamasi nutuklarla, kokteyl ve balolarla geçiştirilip, ruhu olan mânevî yönü ihmal edilmemelidir! Kutlamalarda, şehitlerimizin ve gazilerimizin aziz ruhları için –ilk TBMM’nin açılışında olduğu gibi- Kur’ân-ı Kerîm hatimleriyle Mevlid-i Nebevî okutulabilir, kurbanlar kesilebilir. İşte o zaman zaferin ruhuna tam uygun olarak, halkımızın da benimsediği bir kutlama olmuş olur. Aksine, geçiştirilmiş olup, gerçek ruhunu yansıtamaz!

BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ’NİN ZAFER ANLAYIŞI

O tarihlerde İstanbul’da tek başına işgal kuvvetlerine karşı büyük mücadeleler veren Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, halkımızın ve TBMM’nin büyük taktirini topladığı için bir çok defa Ankara’ya dâvet edilir.1   Nihayet 30 Ağustos Zaferi’nden bir müddet sonra, Ankara’ya gittiğinde, bir zındıka (Allah’ı inkâr) fikrinin perde altında, zafer sarhoşluğundan istifade ederek yayılmaya çalıştığını fark eder ve bu durumu şöyle anlatır:

“Bin üç yüz otuz sekizde (Rûmi takvime göre) Ankara’ya gittim. İslâm ordusunun Yunan’a galebesinden (30 Ağustos Zaferi dolayısıyla) neş’e alan ehl-i imânın kuvvetli efkârı içinde, gayet müthiş bir zındıka fikri, içine girmek ve bozmak ve zehirlendirmek için, dessasâne (hile ile) çalıştığını gördüm. ‘Eyvah’ dedim. ‘Bu ejderha, imanın erkânına ilişecek!” diyerek, Allah’ın varlığını ve birliğini isbat sadedinde çok değerli bir eserini neşrettiğini beyan eder. 

Ayrıca, milletvekillerinin bir çoğunun namaz kılmadığına üzülür. Onları uyarmak için, neşrettiği on maddelik beyannamesini neşreder. 

Bu maddelerden  bazıları:

“Ey mücahidin-i İslâm ve ey ehl-i hal ve akd (zor meseleleri halledenler)!

“Bu fakirin bir meselede on sözünü, birkaç nasihatini dinlemenizi rica ediyorum. Şu muzafferiyetteki harikulâde (olağanüstü) nimeti İlâhîye bir şükür ister ki, devam etsin, ziyade olsun. Yoksa, nimet böyle şükür görmezse, gider. Madem ki Kur’ân’ı Allah’ın tevfikiyle düşmanın hücumundan kurtardınız; Kur’ân’ın en sarih (açık) ve en kat’î (kesin) emri olan salât (namaz) gibi feraizi imtisal  etmeniz (Allah’ın emirlerine uymanız) lâzımdır, tâ onun feyzi, böyle harika suretinde üstünüzde tevali ve devam etsin.

Âlem-i İslâmı mesrur ettiniz (sevindirdiniz) muhabbet ve teveccühünü kazandınız; lâkin, o teveccüh ve muhabbetin idamesi, şeairi İslâmiyeyi iltizam (İslâm’ın emirlerine sarılmak) ile olur. (….)

Zaman cemaat zamanıdır. Cemaatin ruhu olan şahs-ı mânevî (cemaatin meydana getirdiği mânevî ruh) daha metindir. (….) Harice karşı kazandığınız iyiliği, dahildeki fenalıkla bozmayınız. Bilirsiniz ki ebedî düşmanlarınız ve zıtlarınız ve hasımlarınız İslâmın şeairini tahrip ediyorlar. Öyle ise zarurî vazifeniz; şeairi ihya ve muhafaza etmektir. Yoksa, şuursuz olarak şuurlu düşmana yardımdır. Şeairde tehavün (önemsememe), zaaf-ı milliyeti gösterir. Zaaf ise, düşmanı tevkif etmez (durdurmaz), teşci eder (cesaretlendirir).”2 

SAYFANIN ÖTEKİ YÜZÜ

Yunanı Ülkeden kovmak, dolayısıyla Kur’ân’a ve Ülke’ye yapmayı planladığı her türlü küstahlığa meydan vermemek için, kahraman ecdadımız îman kuvveti ile canını dişine takıp büyük bir zafer kazanmıştır! Ne var ki, Allah (cc), Kur’ân, vatan, namus, istiklâl için hayatlarını seve seve feda eden bu mübarek insanlar, sonraki yıllarda camilerin kapatılacağından, Kur’ân-ı Kerîm’in yasaklanacağından ve bunun gibi dîni inançlarına aykırı bir takım yasaklar getirileceğinden haberleri yoktu! Tahmin bile edemezlerdi ki, gelecekte, bin yıl İslâmın bayraktarlığını yapan kahraman ordumuzun mensuplarından “namaz kılıyor veya hanımının başı örtülü” diye ordudan atılmalar olacak! 

Bütün bu gelişmeler, -yukarıda da belirtildiği gibi- zaafı milliyete (millî bağların zayıflamasına) sebep olmuştur ki, bu gün yaşadığımız iç ve dış buhranlar, bilhassa terör belâsı, bu zaaftan kaynaklanmaktadır! Yani, kurt gövdenin içine girerek, gövdeyi yaralı ve perişan hale getirmiştir!

Bugün kazanmamız gereken asıl ZAFER, gövdeye giren kurtları temizleyerek ülkeyi kurtarmak olacaktır!

NOT: Bütün okurlarımızın ve İslâm âleminin Kurban Bayramını tebrik eder, Cenâb-ı Allah’tan (cc) İslâm ve insanlık âlemi için adalet, sulh ve huzura vesile olmasını dilerim.

Dipnotlar:

1- Kaynaklarda 17 defa dâvet edildiği kayıtlıdır.

2- Bediüzzaman Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, s. 220-225.

Okunma Sayısı: 3328
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı