"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Darbeler ve eğitim

Naci TEPİR
28 Temmuz 2016, Perşembe
Yanlışta ısrar artık yeter -57-

DARBE: Sıradan bir isyan veya baş kaldırma değil, kuvvet kullanarak halkın seçtiği iktidarı devirip, idareye el koymaktır. Bu ise en büyük siyasî suçtur. Darbecilerin durumu, eski Yunandaki hırsızların durumuna benzer. M. Ö. Eski Yunanda, hırsızlığı bir meslek haline getiren, hatta usta hırsız yetiştirmek için okulları bile olan hırsızlar, yakalanmadığı taktirde birer kahraman sayılırlardı (Bizdeki darbeciler gibi)! Eğer yakalanırsa ağır cezaya çarptırılırdı!

Darbe sıtmasına tutulan ülkemizde her geçen darbe döneminde halkımıza, birçok sıkıntılar verdirilerek büyük ölçüde zarara uğratılmıştır. Öyle ki, darbecilerin çapulcu zihniyetlerine göre yaptıkları tahribatlar, uzun yıllar devam edecek mahiyette olmuştur. İşte bu tahribatlarının en başında gelenlerinden biri de “eğitim”dir! Bunda da gayeleri, kendilerini vatan kurtaran kahraman (!) göstererek, din karşıtı militarist resmî ideolojilerini yeni kuşaklara enjekte etmekti. Bu yüzden eğitim sistemimiz hâlâ felçlidir.

DARBE NÖBETLERİ:

27 Mayıs 1960 darbesini yapanlar, ilk iş olarak okullarda okutulmakta olan “Cumhuriyet Tarihi” ve “Yurttaşlık Bilgisi” kitaplarından 1950-1960 devriyle (Demokrat Partinin iktidar devri) ilgili konular çıkartılıp, kendi zihniyetlerine göre hazırlattıkları gerçek dışı konular eklemişlerdir. Çıkarılan konularda gerçekler olduğu gibi anlatılmakta idi. Bu konularda, “rahmetli Adnan Menderes’in başında bulunduğu Demokrat Parti iktidarı devrindeki olaylar, gelişmeler, yapılan büyük hizmetler” anlatılmakta idi. Darbecilerin ekledikleri konularda ise, darbeciler kurtarıcı büyük kahraman (!) sayılıyor, halkın seçtiği ve güvendiği idareciler ise büyük iftiralar edilerek vatan haini (!) diye lanse ediliyordu. Bir de üstüme üstlük, 27 Mayıs’ı “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” olarak ilân etmişlerdi. Fakat halkımız tarafından benimsenmediği ve alaya alındığı için sonraki yıllarda kaldırılmıştır.

12 Mart 1971 Darbesinden sonra da yozlaşma devam etmiş ve eğitim giderek ciddiyetini kaybetmiştir. Dolayısıyla üniversitelerden başlayıp, liselere kadar okullara anarşi (kargaşa) ve şiddet olayları girmiştir. Talebeler arasında sağ-sol diye bölücü gruplar ortaya çıkarak ideolojik kavgalar ve büyük çapta şiddet olayları baş göstermiştir. Bu kavgalar giderek çok sayıda ölümlere yol açmıştır. Anarşi ve şiddet olayları dolayısıyla 12 Eylül 1980’e kadar beş binden fazla vatandaşımız vefat etmiştir. Memleket adeta bir iç savaşa sürüklenmişti. Darbe suçundan yargılanan Kenan Evren ve diğer kuvvet komutanları, darbeye elverişli ortam olgunlaşsın diye, iç güvenliği sağlama görevini -kasıtlı olarak ve o zamanki Hükümetin talimatına rağmen- yerine getirmemişlerdir. Dolayısıyla vatan ve millete ihanet etmişlerdir.

Nihayet 12 Eylül 1980’de vatan kurtaran darbeciler (!) -ABD’nin kışkırtmasıyla- idareye el koydular. Kavga ve şiddet olayları bitti. 11 Eylül 1980’e kadar ülkede oluk oluk akan kan, 12 Eylülde birden durdu! Halkımız adeta bayram sevinci yaşadı. Fakat ne bilsin ki, -o zamanki Ordu Komuta Konseyi’nin ihaneti yüzünden- daha büyük bir belâyla karşılaşacaktı.

Bu dönemde de yine eğitime bazı yenilikler getirildi (!) Okullardaki militarist görüntüler daha da arttırıldı. “TC İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük” adıyla, ilköğretimden üniversiteye kadar mecburi bir ders koydular. Hâlâ okutulan bu ders, çok tenkit ediliyor ve ekseriyetle kaldırılması istenmektedir. Bütün ders konularına ve kitaplarına militarist ruhu yerleştirmeye çalıştılar. Karma eğitimin yol açtığı ahlâksızlık rezaleti giderek artış göstermiştir.

Derken, 28 Şubat 1997 “Postmodern Darbe”siyle de ilköğretimi 5+3 olarak mecburi 8 yıla çıkardılar. Bu müddetin bitimine kadar da, yani 14 yaşın bitimine kadar Kur’ân öğrenme yasağı getirildi. 

ASIL VE KALICI ÇARE:

Darbe dönemlerinin ortak özellikleri, başta din hürriyeti olmak üzere, bir çok insan ve vatandaşlık haklarının kısıtlanmasıdır! Bilhassa, gerici damgasıyla dindarlar üzerinde uzun yıllar devlet terörü estirilmiştir. 

Bütün bu menfi durumların bir daha yaşanmaması ve ülkemizin her türlü kaostan kurtulup kalıcı bir istikrara kavuşturulması, ancak “Gerçek Demokratik Anayasa”sını yapıp, tam demokrasiye geçmekle mümkün olacaktır. Aksine, “Darbe Anayasası” ile bu asla mümkün olmayacaktır.  

Okunma Sayısı: 3184
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı