Muhtıra dönemi eğitimdeki tahribat
12 Mart 1971’de başlayan muhtıra döneminde, üniversite ve yüksek okullar ile ortaöğretimin büyük bir kısmında zaman zaman dersler askıya alınmıştır. Öğretmen ve öğretim elemanlarının çoğu derslerde serbestçe Komünizm propagandası yapıyorlardı. Esasen daha önce de belirttiğimiz gibi, 1974 yılında -Millî Selâmet Partisi’nin de ortağı olduğu koalisyon hükümeti zamanında- çıkarılan Af Kanunu ile binlerce militan serbest bırakılıp, öğretmen olarak tayin edilmişlerdir. Böylece Eğitim bilerek dinamitlenmiş oldu!
Diğer taraftan sol görüşlü dernekler (TÖB-DER, POL-DER gibi)1 devamlı eylemlerde bulunarak ülkeye Komünizm’in getirilmesi için çalışıyorlardı! Bunlara karşı kurulan sağ görüşlü (ÜLKÜ-BİR, POL-BİR GİBİ)2 dernekler de vardı. Yüksek öğretimde aralıksız süren boykotlar ve bu derneklerin sebep olduğu sağ-sol çatışmaları olanca hızıyla devam ediyordu.3 Hatta bazı yerlerde sağcı olmadığı için, sol görüşlü militanlar, (Sovyet Rusya yanlısı Leninciler ile Çin yanlısı Maocular veya Kürtçü militanlar arasında çatışmalar oluyordu. Bu çatışmalar ortaöğretime de sıçrayarak daha da büyütülmüştür. Ülke tam bir kaosa sürüklenmiş, adeta iç savaş hali yaşanıyordu!
Bu olaylar neticesinde ülke beş binden fazla genç evlâdını kaybetmişti! Can emniyeti kalmamıştı. Bu tedirginlik, devlet dairelerinde, iş hayatında ve toplumun diğer katmanlarında da yaşanıyordu. Öyle ki, akşam olunca korkusundan kimse evinden çıkamıyordu! Herhangi bir vatandaş can güvenliği için savcılığa “Falanca beni ölümle tehdit ediyor” diye müracaat ettiğinde, savcıdan “ne yapayım kardeşim, ya beni de öldürürlerse…” şeklinde cevap alabiliyordu! Görünürde devlet otoritesi diye bir şey yoktu! Vatandaş kaderiyle başbaşa bırakılmıştı!
1979 ara seçimleriyle iktidara gelen AP (Adalet Partisi) hükümeti, ülke emniyetini sağlamak için örgüt militanı anarşistlerin yuvalandıkları inleri birer birer tesbit edip, yakalanmaları için hazırlanan dosyaları Genelkurmay’a gönderir. Fakat darbe yapmayı planlayan Genelkurmay Başkanı Evren ile kuvvet komutanları, vazifeleri icabı, ülkeyi bu kaostan kurtarmaları gerekirken, ihanet edip, ülkede oluk oluk kan akmasını içleri sızlamadan seyretmişlerdir!4
Ayyuka çıkan yolsuzluklar
Bu dönemde, bilhassa CHP’nin azınlık hükümeti zamanında, Millî Eğitim Bakanlığı eğitim ve öğretim işleriyle uğraşacağına, tamamen siyasî faaliyetlere odaklanmıştı.
Okullardaki anarşik olaylara seyirci kalınıyor, Ceza Kanunu’nun 141. ve 142. Maddeleriyle yasaklanmış olan Komünizm faaliyetlerine göz yumuluyordu! Diğer taraftan Af Kanunu’ndan faydalanan ve sayılarının 30 bin kadar olduğu söylenen, pedagojik formasyondan mahrum solcu militanlar öğretmen olarak tayin edilmişlerdi!
Bütün bunların yanı sıra, eğitim kadrolarını sol görüşlü militanlarla doldurmak için, bazı ortaokul mezunlarına uydurma lise diploması ve Eğitim Enstitüsü diploması verilip, havadan öğretmen yapılmıştır! İhdas edilen “Hızlandırılmış Eğitim” projesi ile çok sayıda öğretmen tayin edilmiştir. Hatta, bu yetmiyormuş gibi, “Daha da Hızlandırılmış Eğitim” üzerinde konuşulurken, CHP Azınlık Hükümeti’nin ömrü yetmemiş, bu proje kalmıştır.
Diğer taraftan dinine, vatanına bağlı, muhafazakâr öğretmenler ise baskı altında bulunduruluyordu. Hatta çeşitli bahanelerle ya meslekten atılıyor veya görev değişikliğiyle uzak yerlere sürülüyordu! Bütün bu menfi gelişmelere misal verilecek olunsa, bir kitap yazmak lâzım!
İşte, ta başından beri yara alan ve darbe yiye yiye bu günkü içler acısı duruma düşürülen eğitimimizin hali ve pürmelali!..
DİPNOTLAR:
1- Sol görüşlü TÖB-DER (Türkiye Öğretmenler Derneği) ve POL-DER (Polis Derneği).
2- Sağ görüşlü ÜLKÜ-BİR (Ülkücü Öğretmenler Derneği) ve POL-BİR (Polis Birliği Derneği).
3- Bu tarihlerde biz de arkadaşlarla EĞİT-BİR (Eğitimciler Birliği) Derneğini kurmuştuk. Diğer bütün derneklerden farkı, hiçbir çatışmaya katılmıyor, aksine, çıkması muhtemel çatışmaları önlemeye çalışıyorduk. Yani, asgarî müştereklerden hareketle, müsbet hareket etmeyi prensip olarak benimsemiştik. Kısa zamanda büyük başarılar gösteren derneğimiz büyük alâka topladı. Hatta zamanın Kültür Bakanı rahmetli Avni Akyol (1980’li yıllarda Millî Eğitim Bakanlığı yapmıştır), kendi el yazısıyla müracaat ederek 1552. üyemiz olmuştur. Onun içindir ki, bu dönemde kurulan diğer bütün derneklerin hemen tamamı tehlikeli boyutlara ulaştığı ve kana bulaştığı için kapatılmışlardır! EĞİT-BİR Derneği müsbet faaliyetler serdettiği için kapatılmamıştır! Bu gün aynı çizgide yoluna devam eden Demokrat Eğitimciler Derneğimiz, EĞİT-BİR’in devamıdır.
4- Org. Bedrettin Demirel, o yıllarda basına yaptığı talihsiz açıklamalarında şunları söylemiştir: “Biz askerler, darbe ortamı olgunlaşsın diye anarşik olaylara müdahale etmedik.” Böylece, vatana ve millete ihanet içerisinde olduklarını açıkça ikrar etmiştir!