Karşılaşabileceğimiz irili ufaklı her hadiseyi büyütüp, duyurmaya gerek yok. Çözebileceğimiz problemleri, kendimiz halletmeliyiz. Çaresiz kalmadıkça ve mecburiyet duymadıkça, disiplin kuruluna müracaat edilmemeli. Böyle hareket, öğretmenin saygınlığını ve mânevî gücünü arttırır. Bunun tersine bir tavır ise, hem problemlerin büyütülüp karmakarışık hale gelmesine, hem de öğretmeni zayıf ve küçük düşürmeye sebep olabilir. Meselâ, öyle haller veya problemler vardır ki, ilk bakışta çaresiz kalınacağı zannedilir. Ya da hemen ceza düşüncesini kamçılar. Oysa ki, işin içine girildiği veya ilgilenildiği zaman, birkaç çözüm bulunabildiği ve en güzel bir şekilde halledildiği görülecektir. Onun için, bu konuda gayret ve maharetimizi zorlayarak, talebeyi kazanmaya çalışmalıyız. Her şeyden evvel bir öğretmen olarak gaye talebeyi harcamak değil, kazanmak olduğunu asla unutmamak lâzım. Ortaya çıkabilecek disiplin hadiselerinin kaynağı ne olursa olsun, dolduramadığımız boşlukların bir görüntüsü olduğu gerçeğini kabul etmeliyiz. 

Onun içindir ki, gerek okul ve gerekse öğretmenler, eksik taraflarını tamamlamaya çalışmalıdır. Ayrıca, kendimizi sürekli oto kontrolden geçirerek, tavırlarımızı talebelerin durumuna göre ayarlamalıyız. Meşhur bir söz olan “Muktezayı hale göre, mutabık hareket etmek lâzımdır”. Yani, hal ve vaziyet icabı, uygun davranmalıdır. 

Bütün bunların yanı sıra, mühim olan diğer bir husus da şudur: Disiplin denilen prensipler, sadece küçük ve basit tedbirlerle sağlanamaz. Disiplin sağlamada, dersin oldukça canlı geçmesinin önemli payı vardır. En başta zamanın iyi ayarlanması, öğretmenin şahsî olgunluğu ve meslek alanındaki kabiliyeti, dersin aksiyoner seyri, çalışmaların verimliliği, disiplin konusunda önemli bir boşluğu doldurur.   

Bunun aksine olarak, öğrencilerin başıboş kalması, programın ve  zamanın iyi ayarlanamayışı plânsızlık ve gelişigüzel tatbikatlar disiplinle ilgili problemlerin ortaya çıkmasına ve artmasına sebep olur. O halde öğretmenin plânlı, sabırlı, kararlı, hislerine hakim, ayrıca enerjik olması, muvaffakiyetini kolaylaştıracaktır. Böyle olmazsa eğer, öğretmen güvensizlik ve aşağılık kompleksine kapılıp, kendisi problem haline gelebilir. Dolayısıyla öğretmen son derece uyanık olmak zorundadır. Bir çok konuyu çeşitli taraflarıyla görebilmeli, hem kendi hareketlerine, hem de talebelere dikkat etmelidir. 

Talebelerin yanlış hareketleri karşısında, sertlik veya yumuşaklık göstermek yerine, bu yanlışları izah ederek çözüm cihetine gitmelidir. 

Okul Müdürü ile Öğretmenlerin Gaye Birliği: 

Otoriter ve tecrübeli bir okul müdürü, -daha önce izah edildiği gibi- aynı  zamanda örnek bir öğretmendir. Onun içindir ki, öğretmenleriyle hiçbir zaman ciddî bir biçimde anlaşmazlığa düşmez. Hele de usta öğretmenlerle okul müdürü arasında anlaşmazlığın olması düşünülemez! Çünkü böyle bir halde okul müdürü, kendi şahsî düşünce ve isteklerini zorla kabul ettirmeyi düşünemeyeceği gibi, öğretmenler de şahsî kabiliyetlerini müdüre karşı kullanmak istemezler. Böyle iyi yetişmiş ve tecrübeli elemanların bulunduğu bir yerde okul müdürü ve öğretmenler, daha yüksek gayelerin şartları içerisinde, disiplini sağlama mesuliyetini yüklenmişlerdir. Talebelere daha iyi bir eğitim ve öğretim sağlamak konusunda, ortak güç ve gayelerini hizmet alanında kullanırlar. Böyle olunca da, idareci ve öğretmenlerin prestijlerinin daha da güçlendiği görülür.

Diğer taraftan, usta ve tecrübeli bir idareci yalnız talebeleri değil, aynı zamanda öğretmenleri ve diğer teknik personeli de yetiştirmeyi hedef alan plânlar geliştirir ve bunları ustalıkla tatbik etmeye çalışır.