"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eğitim idaresi

Naci TEPİR
25 Ocak 2018, Perşembe
“İdare”, umumiyetle belirli gayelere matuf insan çabalarına yön ve bütünlük vermek için yapılan etraflı çalışmalardır. Teşkilât bir yapı olarak kabul edilirse, idare de bir sistemdir. Bu da kararla başlayıp, kararla bittiğinden, denilebilir ki idare bir kararlar sistemidir.

İdarecilik hem bir ilim, hem de bir san’attır. İdarenin ilim olarak başlıca hususiyetleri; metot geliştirmek, umumileştirmek, tahminde bulunmak ve tekrar etmek (aynı sebeplerle, aynı neticeleri alabilmek)tir. İdarenin san’at olarak başlıca hususiyetleri ise; kabiliyetli olmak, teşhis ve dirayet ile kapasite durumudur. Örnek bir eğitim idarecisinde, idarecilik ilim ve san’at hususiyetlerinin hepsi de az çok gelişmiş olmalıdır.     

Okul müdürü ve müdür yardımcılarından, Millî Eğitim Bakanı’na kadar çeşitli statü ve seviyedeki bütün eğitim – öğretim kurumlarındaki idareciler, “Eğitim İdarecisi”dir. Salâhiyet ve mesuliyeti ne olursa olsun, iyi bir eğitim idarecisi, aynı zamanda iyi bir öğretmendir! 

Okul İdaresi:

Eğitim-öğretim çalışmalarında öğretmenin payı inkâr edilemez. Öyle de, okulun bir bütün olarak verimli seviyeye gelmesinde de okul müdürünün ve durumuna göre müdür yardımcılarının fonksiyonları büyüktür. Çünkü Talebelerle iç içe ve her an münasebet halindedirler. Hatta, öyle problemli okullar vardır ki, buralarda okul müdürü ve müdür yardımcıları büyük bir fedakârlıkla vazife yapmaktadırlar!

Başta okul müdürünün başarılı olması için, müdür yardımcıları ve öğretmenlerle iyi bir organizasyon geliştirmesi gerekir. Kendisi, okulunda örnek bir öğretmen veya örnek bir eğitimci durumunda olmaya gayret göstermeli, adeta okulun itibarlı görüntüsü olmalıdır. Okul ihtiyaçlarını tesbit ve temin ederek, bunların israf edilmeden en uygun biçimde kullanılmasını sağlamalıdır. Bu arada eldeki alet ve malzemelerin verimliliğini arttırmaya çalışmalıdır. Daha verimli bir eğitim ve öğretim olması için plânlar hazırlamalı ve geliştirmelidir. Okulun bütün dershanelerini en uygun ve verimli bir şekilde eğitim ve öğretime hazır durumda bulundurmalıdır. Eğitim ve öğretim çalışmaları sırasında ortaya çıkabilecek aksaklıkları sür’atle gidermeye gayret göstermelidir. Müdür yardımcılarının, bölüm başkanlarının ve çeşitli kol çalışmalarında bulunan talebelerin yürüttükleri plânlama çalışmalarına katılarak, rehberlikte bulunmalı. Eğitim yoluyla çözülmesi mümkün olan problemler üzerinde plânlı ve programlı çalışarak kabiliyetini göstermelidir. Okul müdürü idarecilikte tesirini arttırması için, müdür yardımcıları ve diğer öğretmenlerle iyi münasebetler geliştirmiş olması, onları çok iyi tanıması gerekir. Kendisinin açık fikirli, doğru sözlü, tarafsız ve adil olduğunu kabul ettirmelidir. Bunu yaparken de idarecilik otoritesini sarsacak tedbirsizlikten kaçınmalıdır. Yani, hem samimî bir iş arkadaşı ve dert ortağı, hem de otoriter ve sayılan bir amir fonksiyonunu korumalıdır. Ayrıca, adaletli davranmaya büyük özen göstermelidir. Bu çok mühim bir husustur! Böyle olunca, bir çok tatsızlıklar ve çıkabilecek problemler baştan engellenmiş olur. Hem de adaletten ayrılmayan bir idareciye herkes güvenebilir. Aslında iyi bir organizasyon geliştirmek için de güven kazanmak şarttır. 

Diğer taraftan idareci, çevresindekileri iyice tanıyıncaya kadar hiç kimseye tam olarak güvenmemelidir. Elbette ki bu, idare yönünden bir tedbir olup, herkesten şüphelenilecek mânâsına gelmez. Dolayısıyla bu konuda kurnaz davranmalıdır. Yani, hiç kimseye tam olarak güvenmediğini hissettirmeyecek. Bununla birlikte -maslahata binaen- bazen kör, bazen de sağır olmasını bilmelidir. Ama, asla şaşkın veya vurdumduymaz olmamalıdır. Ayrıca, her an çevresinden haberdar olmalı ve olur olmaz şeylere de önem vermemelidir. Eğer, gerçekten önem verilmesi gereken bir durum olursa, bir an önce üzerine gitmeli ve asla ihmal etmemelidir. Elbette ki, böyle hallerde, büyük ölçüde temkinli davranmak gerekir. Eğer gerçekleri belirtmek mecburiyetinde ise, en mantıklı ve müsbet ifade tarzını kullanmalıdır. 

Örnek Bir İdareci:     

Örnek bir idareci, çok konuşan değil, işlerini plânlı olarak uygun biçimde yapmaya çalışandır. Her elemandan yapabileceği ölçüde iş istemeli, fazlasından kaçınmalıdır. Aynı zamanda temizliğine, kılığına, kıyafetine, hal ve hareketlerine, ses tonuna dikkat etmelidir. Vazife zamanında, bilhassa makamında izzetli ve onurlu, diğer zamanlarda ise  mütevazi ve alçak gönüllü olmasını bilmelidir. Çevresiyle iyi münasebet kurmaya ve geliştirip, sürdürmeye gayret göstermelidir. Bütün bunları yaparken de önceden  hazırlıklı olacak, elinden geldiği kadar açık vermemeye çalışacaktır. 

Bir idarecinin, otoritesini veya saygınlığını sarsmadan ve samimiyetini kaybetmeden Muvaffak olabilmesi için, maharetini iyi kullanarak, yerine göre klâsik, yerine göre de modern idare teorilerini tatbik etmesi, yerinde olur. Meselâ, klâsik idare teorisinde idareci, hiyerarşik sisteme göre statü lideridir. Modern yönetim teorisinde ise liderlik yalnız idarecinin değil, idareci grubunun veya idare kurulunundur. Klâsik idarede salâhiyet devredilebilir; fakat mesuliyet bölüşülemez. Modern idarede ise salâhiyet de mesuliyet de aynı ölçüde devredilebilir ve bölüşülebilir. Yine klâsik Teoriye göre, teşkilâtta veya müessesede icabında fert-eleman harcanabilir. Salâhiyet ve değerlendirme de statü liderinin tekelindedir. Modern Teoride ise teşkilât veya müessesede fert-eleman harcanamaz. Fertlerin salâhiyetini -liderlikte olduğu gibi- umumî anlayış tesbit eder. Aynı şekilde, değerlendirme de grup veya kurul çalışmasıyla olur. Usta bir idareci, yerine, zamanına ve çalışma biçimine göre bu teorilerden en uygun olanını başarıyla tatbik edebilir. 

Yani idarecilik hem bir san’at, hem de aynı zamanda bir ilimdir. İdareciliği bir san’at olduğu kadar, aynı zamanda bir ilim dalı olarak gören idareci, kalıplaşmış tavırlar yerine, duruma göre müsbet netice verebilecek hareketlerde bulunur. Usta bir idareci, teşkilât yapısının iyi işlemesi için, elemanların hal ve hareketlerinin dinamik yönlerinden faydalanır. Teorik olarak bir idareci, geçmişi anlatmaktan daha ziyade, geleceği tahmin etmekte becerikli olmalıdır. 

İdarecilikte, tecrübenin yeri ve ehemmiyeti inkâr edilemez. Prensipler, pratik ve şahsî olmadığı için, idareciye karşı duyulan kırgınlığın ortadan kalkmasını sağlar. Akılcı teşkilâtların bir hususiyeti de prensiplerin oluşudur. İdare sisteminin gelişmesi, sağlam ve yanılmaz prensiplere bağlıdır. Çok az ve özel hallerde doğabilecek zararları engellemek için geçici olarak kurallar bozulursa da, umumî neticelere zarar vermez. Bunun içindir ki, “İstisnalar (özel haller), kaideyi (prensibi) bozmaz” sözü yaygındır. İdarecinin, elemanlarından hürmet beklemesi, onların kararlarını geri çevirmesi ve müessesede kontrolü ele alması gibi salâhiyeti vardır. Buna karşılık da elemanlarına rehberlik etmek, yardımcı ve şefkatli olmak gibi vazifeleri vardır. 

Yönetimde plânlama, idarenin pusulasıdır. Plân yapılırken lâzım olan bilgiler toplanır, tahminler yapılır ve çözüm şekilleri araştırılır. 

Aynı zamanda personelin iyi seçilmesi ve yerleştirilmesi gerekir. Bu yapıldıktan  sonra, gereken koordinasyon sağlanır. Koordinasyon, önceden plânlanmış gayelerin gerçekleştirilmesi için, madde ve insan kaynaklarını birleştirmektir. Koordinasyonun iki mühim gayesinden biri idare etmek, diğeri de netice almaktır. Demek oluyor ki, eğer netice alınamıyorsa, koordinasyon iyi sağlanamamıştır. 

Okunma Sayısı: 1256
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı