"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eğitim zaviyesinden bayramlar

Naci TEPİR
15 Eylül 2016, Perşembe
Lügatta “Bayram”, neşe, sevinç, olgunluk, şenlik, dinlenme ve meşrû yönden eğlenme manalarına gelen bir mefhumdur.

Bu ise sadece dar bir çevrenin, belli bir sınıf halkın veya küçük bir grubun işi değil; bütün İslâm âlemini teşkil eden milletler, toplumlar tarafından idrak edilen bir değerdir. 

Geçtiğimiz 12 Eylül Pazartesi günü başlayıp, 4 gün devam eden (bugün 4. Gün) Kurban Bayramı, başta İslâm coğrafyası olarak dünyanın birçok yerinde tam bir bayram şuuruyla devam ediyor. Her yıl Ramazan ve Kurban bayramlarında yediden yetmişe herkes, inancıyla, adet ve töresiyle bu mutluluğu yaşıyor ve paylaşıyor! Bu bayrama ismini veren “Kurban” kelimesi Allah’a (cc) yakınlaşmak manasına gelmektedir. Kurban kesmek ise ulvî bir coşku ve heyecan uyandırmaktadır! Kesilen yüzbinlerce kurban, milyonlarca aç ve fakir insanı sevindirmektedir! Bundan başka çeşitli yardımlaşma şekilleri (zekât, fitre, sadaka, hediyeleşmek) ile akraba, eş, dost ziyaretleri ve diğer kaynaşmalar hep bu iki bayramın güzel hususiyetlerindendir. 

Bayramların eğitici gücü

Büyük bir eğitim aracı olan bayramlar oldukça kuvvetlidir. Adeta canlı bir laboratuvardır. Pedagojik olarak üzerinde uzun uzun durulmasına değer bu hususu kısaca özetleyecek olursak:

Fert bazında; aile bağlarını kuvvetlendirir. Ayrıca, insanların bencillikten sıyrılıp dostluk, sevgi-saygı, paylaşma-yardımlaşma, fedakârlık, hüsnüzan (hoşgörü) ve sair gibi insanî duyguların gelişmesini sağlar.

Toplum bazında; toplumun siyasî, sosyal, kültürel, etnik ve sair hususiyetlere sahip çeşitli grupları arasındaki kin ve nefret duygularını törpüler, aralarında yakınlaşmayı, kaynaşmayı, kısacası sosyal barışı sağlar. Dolayısıyla toplumun huzurlu olmasına yol açar.

İşte gerçek manadaki bayram budur!      

Bir de her sene 23 Nisan’da “Millî Hakimiyet ve Çocuk Bayramı” ve 19 Mayıs’ta “Gençlik ve Spor Bayramı” ile 29 Ekim’de “Cumhuriyet Bayramı” adıyla kutlanan resmî günler var. Bu resmî günlerin mahiyetini bir çok kimse hatırlamaz bile. Ayrıca, hâlâ darbe anayasası ile idare edilen ülkemizde, hangi cumhuriyetten, hangi egemenlik ve millî hâkimiyetten bahsedebiliriz?1 Bu resmî kutlamalara bayram ismini vermek yanlış değil mi? “Millî Günler” demek daha doğru olmaz mı? Zira, kutlamalar sırasında bu kavramlar istismar edilerek bazı siyasiler ve sivil toplum kuruluşlarının organize ettiği yürüyüşlerle, kutlamaların kavga ve gerginlik ortamı haline getirildiği, etrafa zarar verip tehditler savrulduğu geçmişte çokça müşahede edilmişti! Bu ise “Bayram” kavramıyla hiç de bağdaşmayan bir hadise! Bunun neresi bayram? Kurban Bayramı veya Ramazan Bayramı’yla yanyana getirdiğimizde arada ne kadar büyük farklılıklar olduğu açıkça görülecektir! Dolayısıyla bayram kavramı, tamamen İslâmî bir kavramdır.

Diğer taraftan, Cumhuriyetin laiklik prensibini dinsizlik olarak algılayan resmî ideoloji, dînî mefhumlara karşı olurken; işine gelen dînî kavramları sahiplenmesi, çifte standart değil de nedir?

Dipnot: 1- Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri (ra) bugünkü Cumhuriyetin temelini şöyle tasvir ediyor: “(...) İstibdad-ı mutlaka cumhuriyet namını vermekle, irtidad-ı mutlakı rejim altına almakla, sefahet-i mutlakaya medeniyet namını takmakla, cebr-i keyfi-i küfriye kanun namını vermekle...” (Şuâlar, s. 329.)

Okunma Sayısı: 1803
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı