"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gerçek bir kahraman “Şehit Adnan Menderes”

Naci TEPİR
18 Ekim 2018, Perşembe 01:02
Bilindiği gibi kahramanlık sıfatı, dîn, vatan ve millet, hattâ bütün insanlık için, her türlü fedakârlıklara katlanan, lüzumu halinde canını seve seve feda edenlerin sıfatıdır.

Kahramanlığın derecesi de bu fedakârlıklarla ölçülür. Aldatmayla, propagandayla, dayatmayla ve beyin yıkamayla telkin edilen kahramanlıkların gerçek kahramanlıkla alâkası yoktur.

İşte rahmetli Adnan Menderes, “Kimin himmeti, milleti ise, yani bütün gayreti ve çalışmaları milleti için ise, o tek başına bir millettir!” diyen Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin (ra) tabiriyle “tek başına millet” ve bir İslâm kahramanıydı.

Evet, TBMM tarafından İstiklâl Madalyası verilen rahmetli Adnan Menderes, İstiklâl Savaşı boyunca (1919–1922), kendi çiftliğinden her türlü yiyecek, giyecek ve çeşitli malzemeleri çiftlik arabalarıyla cepheye taşımış, kahraman askerlerimize lojistik destek sağlamıştır.

Cumhuriyetin ilânından (29 Ekim 1923) sonra ve tek parti döneminde, demokrasi ve hürriyet fikirlerinin yayılması için büyük gayret göstermiştir. Bir ara yeni kurulan ‘Serbest Cumhuriyet Fırkasına (partisine)’ girerek faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu fırkanın 1930’da ‘Menemen Hadisesi’ bahanesiyle kapatılmasından sonra, tekrar tek partili döneme geçildiği için, ‘Cumhuriyet Halk Partisi’nden Kütahya milletvekili seçildi. Daha sonra bu partinin toprak reformu teşebbüslerine karşı olduğu için bu partiden istifa etti. Çok partili hayata geçişte, ‘Demokrat Parti’ kurucuları arasında yerini aldı ve 1946 seçimlerinde Aydın’dan milletvekili seçildi. Nihayet 1950 seçimlerinde, Demokrat Parti’nin büyük bir ekseriyetle iktidara gelmesiyle de Başbakan ve ‘Demokrat Parti’ genel başkanı oldu.

MENDERES’İN ALTIN DÖNEMİ

Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi, ülkeye büyük bir bayram sevinci yaşatmıştır. Çünkü, CHP iktidarının o zamana kadar despot zihniyetiyle halkımıza reva gördüğü esir muamelesinden ve dinî inancına varana kadar türlü yasaklarından, dayanılmaz işkencelerinden ülke kurtulmuştu! Onun içindir ki CHP, bir daha halkın hür iradesiyle iktidar yüzü görememiştir.

Hele de ahır veya depo olarak kullanılan camilerin tekrar ibadete açılması, Kur’ân-ı Kerîm üzerindeki yasağın kaldırılması, Ezan-ı Muhammedî’nin (asm) aslına çevrilmesi gibi icraatlar, yıllarca büyük üzüntü yaşayan halkımızı çok büyük sevince boğmuştur.

Devletten bir kuruş maaş almadan 10 sene Başbakanlık yapan rahmetli Adnan Menderes ayrıca, kendi yakınlarının devlet ihalelerine girmelerini yasaklamıştır.

Yine bu dönemde (1950–1960) vatandaşa değer verilmiş, fakirlikten kurtarılmış, karnı doymuş ve cebi para görmüştür! Ülkede yeni yeni iş sahaları açılmış, memleket baştan başa imâr edilmiştir.

Dış münasebetlerde de başarılı bir siyaset takip edilmiş, CENTO gibi çeşitli “pakt” veya “ittifak”lar kurularak memleketin itibarı oldukça yükseltilmiştir. Bu devirde yapılan çalışmalar ve gelişmeler, birkaç cümle ile değil, ancak bir kaç kitap ile ifade edilebilir.

İşte, bu gelişmeleri çekemeyen dış düşmanlar ve onların yerli işbirlikçileri 27 Mayıs 1960’da hunhar bir darbeyle Demokrat Parti iktidarına son verdiler. Bununla da kalmadılar, başta rahmetli Menderes olmak üzere, Demokratlar hakkında utanmadan, sıkılmadan olmadık iftiralarda bulundular. Devlet hazinesini kendileri soydukları halde, Demokratların soyduğunu iddia ettiler. 27 Mayıs’ı, “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” ilân ettiler! Uydurma konuları tarih kitaplarına eklediler. Tabi bunların hiç biri tutmayınca, halk da yutmayınca, sonraları kaldırıldı.

ADNAN MENDERES’İN EĞİTİM DÜŞÜNCESİ

Eğitim hakkındaki görüşlerini “Konya Nutku”nda şöyle dile getirmiştir: “(….) Vicdan hürriyeti bahsine gelince: Türk Milleti Müslümandır ve Müslüman olarak kalacaktır. Evvelâ kendine ve gelecek nesillere dînini telkin etmesi, onun esâsını ve kaidelerini öğretmesi, ebediyyen Müslüman kalmasının münakaşa götürmez bir şartıdır. Halbuki mekteplerde din dersi olmayınca, evlâdına kendi dînini telkin etmek ve öğretmek isteyen vatandaşlar bu imkânlardan mahrum edilmiş olurlar. Müslüman çocuğu dînini öğrenmek gibi pek tabiî bir haktan mahrum edilmemek icap eder. Böyle mahrumiyet ve imkânsızlık vicdan hürriyetine uygundur denilemez. Bu itibarla orta mekteplerimize din dersi koymak, yerinde bir tedbir olacaktır (….) Gelecek sene lise seviyesinde ilk mezunlarını verecek olan Konya İmam–Hatip Mektebi’nin ileri seviyede din tahsili veren bir tedris müessesesi haline getirilmesi ve bu müessesenin benzerlerinin yurtta fazlalaştırılması uygun olacaktır.” (Emirdağ Lâhikası, s. 418, 419, İstanbul – 1997)

Bu mümtaz İslâm Kahramanı ve Örnek Devlet Adamının ruhu şâd olsun.

Okunma Sayısı: 2780
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı