"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gerçek Cumhuriyet

Naci TEPİR
03 Kasım 2016, Perşembe
Geçtiğimiz Cumartesi Cumhuriyetin ilân edilişinin 93. yıl dönümü alayişli törenlerle kutlandı.

Alışılmış hamasi nutuklar atıldı! Çeşitli yerlere bununla ilgili ifadeleri ihtiva eden afişler, pankartlar asıldı. Medyada uzun uzun işlendi. Dolayısıyla kutlamalar görkemliydi!

Her yıl yapılan kutlama merasimlerinde, saltanatın kaldırılıp, onun yerine en güzel idare şekli olan Cumhuriyet idaresinin getirilmesi hamasi nutuklarla ifade edilir. Peki, gerçekten Cumhuriyet idaresine geçildi mi? Devlet idaresinde halk söz sahibi olabildi mi? Sadece Meclis duvarında ve birkaç yerde kayıtlı bulunan “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir!” sözü tahakkuk ediyor mu? Halkını, inancıyla, bütün değerleriyle kucaklayan, halkıyla bütünleşen bir Devlet olabildik mi? Bu ve buna mümasil sorulara verilecek cevap, “Maalesef hayır” olacaktır. Bediüzzaman Hazretleri (ra) bizdeki tatbikatı şöyle tasvir ediyor:

“(.…) istibdad-ı mutlaka (diktatörlüğe) cumhuriyet namını vermekle, irtidad-ı mutlakı (katı inkârcılığı) rejim altına almakla, sefahet-i mutlakaya (gayrimeşrû eğlencelere) medeniyet namını takmakla, cebr-i keyfi-i küfriye (dinsizliğin keyfi dayatmalarına) kanun namını vermekle ….” [*]

Yine Cumhuriyeti “en güzel idare şekli” olarak ifade eden Bediüzzaman Hazretleri, bir müdafaasında şöyle demiştir: “Hulefa-i Raşidîn (Dört Halife hem halife, hem reis-i cumhur idiler. Sıddîk-ı Ekber, Aşere-i Mübeşşere’ye ve Sahabe-i Kirama elbette reis-i cumhur hükmünde idi. Fakat mânâsız isim ve resim değil, belki hakikat-ı adaleti ve hürriyet-i şer’iyeyi taşıyan mana-yı dindar cumhuriyetin reisleri idiler. [**]

CUMHURİYETİN GEÇİRDİĞİ SAFHALAR

1920’de ilk T.B.M.M.’nin toplanması, Cumhuriyet’in çekirdeğini teşkil eder. Duâlarla, Kur’ân-ı Kerîm ve Buhari Şerif’in hatmiyle kurbanlar kesilerek açılan ilk TBMM’nin mebusları, halkın hür iradesiyle seçilmişlerden meydana gelmişti. Bu Meclisin hazırladığı 1921 Anayasası da gerçek manada bir Cumhuriyet Anayasası idi. Fakat, bu anayasa 1923’te mühim bir değişikliğe uğramıştır. Aynı zamanda Meclis’in yapısı da, kontenjan sınırlamalarıyla değişikliğe uğradı ve ilk safiyetini yitirdi. Cumhuriyetin ilânına bu değişikliklerden sonra gidildi.

Cumhuriyet’in ilânından 1950’ye kadar ülke, 27 sene tek parti (CHP) ile, yani dikta rejimiyle idare edilmiştir. 1950’de “Çok Partili Sistem”e geçilmişse de, çok sürmemiştir. Hunhar ve çapulcu zihniyet tarafından zaman zaman yapılan darbelerle “Cunta” ve “Dikta” rejimi devam ettirilmiştir. 27 Mayıs darbesiyle, halkın sevgi ve itimadını kazanmış bir Başbakanla iki Bakan katledilmiştir.

Halk hâkimiyeti şöyle dursun, halkın değerlerine ters düşen, halkıyla kavgalı, ırkçılığı ön plana çıkaran bir idare sistemi geliştirilmiştir! Bu sistem aynı zamanda, totaliter rejimlerde olduğu gibi, metazoriyle, dağa taşa korku salarak halkı sindirme, belli şahısları ve görüşlerini zorla sevdirme, tabulaştırma metodunu tatbik etmiştir. Halkını kucaklamak yerine, halkına- bilhassa manevî değerlerine karşı- savaş açmıştır. Din, vatan ve hürriyet uğrunda canını feda eden bu mübarek ecdadımızın, gelecekte Kur’ân’ının yasaklanacağı, camilerinin kapatılıp ahıra çevrileceği, dini inancına karşı savaş açılacağı ve sair örf ve âdetlerine ters düşen, icraatların yapılacağı hiç akıllarının köşesinden geçer miydi? Aradan 93 yıl geçmesine rağmen, bugün gelinen nokta: Hâlâ “Gerçek Anayasa” yerine “Darbe Anayasası”yla idare edilmesi, hemen hemen bütün resmî ve özel müesseselerin militarizmin kıskacında bulunması, ekonominin, eğitimin, siyasetin felçli hali, hiç de Cumhuriyetle bağdaşmayan manzaralardır!

Hülâsa; defolu bir sistem “Cumhuriyet” diye yutturulmaya çalışılmıştır.

Asıl ihtiyaç ise, toplumun geri kalmışlığıyla birlikte, hızla sürüklendiği bu bunalımlardan ve kaos ortamından kurtarılmasıdır. Bu da ancak “Gerçek Cumhuriyet İdaresi”yle mümkün olacaktır!

Okunma Sayısı: 1308
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı